''Uyanacak mısın artık?''
Rüzgar'ın sesini duyduğumda, inleyerek ikinci yastığı kafasına geçirdim. Elimde başka bir yastık olmadan uyuyamayan sadece ben değilimdir herhalde?
''Gerizekalı mısın sen? Uyandırmasana beni!''
''Hmm, evet gerizekalı olabilirim. Ama uyanmak zorundasın?'' dediğinde doğruldum.
''Nedenmiş o?''
''Çünkü dışarı çıkacağız.'' dediğinde gözlerimi devirdim.
''Sana bu odaya girme yetkisini kim verdi?'' dediğimde uykum açılmıştı. Beni sinir etmesini çok iyi biliyordu.
''Kendim.'' dedikten sonra güldü. Gerçekten de çok gıcık bir çocuktu.
''Çık dışarı.'' dedikten sonra yastığımı elime alıp kafamı diğer yastığıma koydum. Rüzgar yine hiç zaman kaybetmeyerek yastığı elimden aldı ve,
''Kalk ve hazırlan. Tur atacağız. Şimdi Ege'yi uyandırmaya gidiyorum. Geldiğimde giyinmiş ol ki çirkin bir görüntü oluşmasın.'' dediğinde elimi yumruk yapıp birkaç kere ona vurmaya çalıştım.
Rüzgar gittikten sonra dolabımı açarak bir süre boş boş baktım. Giyecek kıyafetim vardı ama genellikle kararsızlık yaşardım.
En sonunda boş boş bakmayı bırakıp harekete geçerek katlanılanların arasından açık pembe şortumu alıp yatağımın üstüne attım. Hala sarhoş gibiydim. Üst raftan karnımda biten kısa tişörtümü de aldıktan sonra üstümü giydim.
Aşağı indiğimde sanki beni yıllarca beklemişler gibi tepki verdiler.
''Neredesin sen Kumsal?''
''Kaç saattir seni bekliyoruz!''
''Yarına gelir miydin?'' dediklerine kaşlarımı çatarak,
''Off tamam be, ne dır dır ettiniz! Geldik işte. Gidiyorsak gidelim yoksa vazgeçeceğim ona göre!'' dediğimde Ege kollarını bana doğru uzatarak,
''Tamam tamam, hemen gidelim. O kadar beklediğimize değsin bari.''
***
''Buraya getirmek için mi beni o tatlı uykumdan uyandırdın Rüzgar? Seni öldüreceğim!'' dediğimde ismini bilmediğim bir yerdeydik. Daha doğrusu buranın ne olduğunu bile çözememiştim. Aslına bakılırsa umrumda bile değildi. Sadece kendimden ibarettim.
Rüzgar ve Ege benden ayrılıp yine ismini söyleyemediğim bir oyunu oynamak için diğer salona geçtiklerinde kendime bir bank bulup oturdum ve kulaklığımı taktım. Bir an aklımdan buraya geldiğim için pişman olduğuma dair bir düşünce bile geçmişti. Tatilde olmasak bile biz Tuanna ile çok iyi zaman geçirebilirdik. En azından burada olduğu kadar sıkılmazdım.
Ege'yi de anlayamıyordum. Tatile benimle gelmişti ama benden çok Rüzgar ile zaman geçiriyordu. Bu çocuğun bu kadar aramızda girmesini istemiyordum. Hem de hiç.
Yaklaşık yarım saat sonra gülüşerek yanıma gelip oturduklarında yüzlerine bile bakmadım. Beni burada yalnız başıma bırakmaya hakları yoktu. Benimle konuşmaya çalıştıklarında kendimi daha çok dinlediğim müziğe vererek onları önemsemedim. En sonunda Ege kulağımdan kulaklığı çıkardı,
''Kumsal,bizi dinlemiyor musun?''
''Yok, dinliyorum. O yüzden kulağımda kulaklık var.'' dediğimde gözlerimi devirmeyi de ihmal etmedim. Her ne olursa olsun alınmıştım bir kere.
Kulaklığı tekrar taktığımda bu sefer Rüzgar çıkardı,''Neden boş yere alınganlık yapıyorsun?''dediğinde sinirlenerek doğruldum,''Boş yere mi?Ben buraya eğlenmeye geldim ama ikinci plana atılıyorum.Bu durumdan ne kadar nefret ettiğimi sadece ben biliyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR #Wattys2015
Lãng mạn"Babamı tanıyamamışım,hem de hiç." Kumsal. Ege. Oktay. Tuanna. Şu zamana kadar hayatında erkeklere yer vermeyen Kumsal,ilk defa Oktay'a güvenmiştir.Babasıyla arasında geçen diyalogtan da pek hoşnut değildir.Onu tanımamıştır ve annesi ölmeden önce ai...