10. BÖLÜM

99 42 9
                                    

 Yaşadığım şeylerin etkisini üzerimden hala atamamıştım. Bunu kimseye söylememe gerek yoktu. Sadece Ege ve ben bilecektik.

Aklıma takılan o soruyu daha fazla içimde tutmamaya karar vererek laptopu elime aldım. Açılmasını bekledikten sonra e-posta kutuma tıkladım.

Arda Dayı,

Seni henüz tam olarak tanımadığım için sana nasıl hitap edeceğimi de karıştırıyorum. Ama şundan eminim, aklımdaki soruyu sana sormazsam, meraktan öleceğim. Annem neden bana bunları yaşarken söylemedi? O yanımdayken bu şoku daha hafif ve çabuk atlatabilirdim. Neden vefat ettikten sonra bana açıklama gereği duydu? Geri dönersen sevinirim.

Kumsal Tuncer

Derin bir iç çektikten sonra tam laptopu kapatıyordum ki yanıt geldi. Bu kadar çabuk geri dönüş yapabilmesi için ekranın başında benim mailimi bekliyor olması gerekiyordu. Buna aldırmadan mailin üstüne tıkladım.

Kumsalcığım,

Bana istediğin şekilde hitap edebilirsin. Aklına takılan soruya gelince... Sana şöyle açıklayayım, annen öleceğini biliyordu fakat bu kadar erken beklemiyordu. Doktorun söylediği tarihte öleceğini kafasına o kadar yerleştirmişti ki, bunları sana son nefesini verirken söylemeyi planlamıştı. O yaşarken söylemedi çünkü senin hayatın zorluklarına kafa tutmanı sağlamak istiyordu. Annen hasta olmasa bile bir gün ölecekti ve daima senin yanında kalamayacaktı. Annen seni her zaman, uzaktan bile olsa eğitiyordu. Hala eğitiyor.

Arda Dayın

Maili okuduktan sonra bilgisayarı kapatıp Ege'ye baktım. Yüzü bembeyaz olmuştu ve o da şaşkındı. Benimle bu yolda yürümeyi kendi istemişti, o zaman ses çıkarmasına da müsaade yoktu. Ayrıca artık ailemin benden gizlediği herhangi bir sırrı kalmamıştı. 

Annemi ve babamı düşündüm. İkisi de birbirinden zeki ve düşünceliydiler demek ki. Babamı hiç tanıyamamış olmanın verdiği üzüntü bir yana, annemi de tam olarak tanıyamamış olmanın verdiği hayal kırıklığı bünyeme fazla geliyordu. Oysa ki ben onları çok iyi tanıdığımı zannederdim.

Saçlarımı ellerimin arasından geçirerek nefesimi dışarı verdim. Ege donmuş kalmıştı. Biraz rahatlamalıydık. 

Ege'ye dönerek, ''Sence de bir tatilin zamanı gelmedi mi?'' dediğimde bana şaşkın gözlerle baktı. Az önceki olayın üstüne bunu söylememi beklemiyordu belli ki. Fakat psikolojimi ve duygu dengemi yüksek tutmak zorundaydım. Sürekli üzülünce de dengem bozuluyordu.

''Ne dersin?'' dediğimde biraz daha gözleri büyüdü. Ruh halimi okuma konusunda şu zamana kadar kimse Ege'yi geçememişti.

''Aslında harika bir fikir!'' dediğinde gülümsemişti. Ben de ona gülümsediğimde bu kaçamağın üçümüze de iyi geleceğini biliyorduk. Tuanna olmadan olmazdı, kesinlikle!

***

''Nereye gideceğiz peki?'' Tuanna bu soruyu sorduğunda bunu düşünmemiş olduğumu farkettim. O sırada Ege atıldı, ''Çeşme'ye ne dersiniz?'' Güzel bir fikirdi.

''Olabilir.'' dediğimde Tuanna da başını sallayarak beni onayladı. Gerçekten kısa bir tatil bana iyi gelebilirdi. Son zamanlarda yaşadığım gizem ve sırlar bana oldukça fazla gelmişti. Biraz dinlenip kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. 

Hem de Oktay'ı düşünmeden. 

Bana yaptıklarını düşünmeden.

Biraz zamana ihtiyacım vardı. Evet, kesinlikle. Onu unutmak için biraz zamana ihtiyacım vardı.

SIR #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin