7.

3.5K 199 2
                                    

Not; Eğer oylar iyi olursa akşam bir bölüm daha gelecek. İyi okumalar :)

Odanın sıcaklığı beni uykumdan ayırdığında gözlerimi güçlükle açıp etrafıma kısık gözlerle baktım. Yağmur geceden beri gitmemiş ve benimle birlikte bu hastane odasında uyumuştu. Benim aksime o pes etmiyordu. Bana olan güveni, beni şaşırtacak kadar fazlaydı. Onun hala bana inanması beni mutlu ediyordu. Evet, bende kendime inanmaya çalışıyordum ama ben bunu yapmaya mecbur olduğum için yapıyordum. Peki ya o? İntihar eden birine inanmak. Bu dünyadan kurtulmak isteyen bir insanın, tekrar hayata bağlanabileceğine inanmak kulağa mantıksız geliyordu. Zaten düşününce şu ana kadar pek de mantıklı hareketler yapmayan biri olarak, mantık hakkında düşünmem bile mantıksızdı. Ben değil miydim aşık olmamam gereken birine aşık olan? Yıllarca hislerini kimseye anlatamayan. Aşık olduğu adamın düğününe giden. Aşık olduğu adamın bebeğinin ölümüne sebep olan. Kendini uçurumdan atan. Elimi saçlarımdan geçirip gülümsedim. Ne kadar sorunlu bir insandım ben böyle? Bir de sorunlu olduğumu düşünüp kıkırdıyordum. Ama kendimi tutamıyordum. Bu seferde sesli bir kahkaha
dudaklarımdan firar ettiğinde Yağmur yaslandığı yerden hafifçe kafasını kaldırdı. Bana anlamsız bakışlar atarken konuşmaya başlamıştı.

'' Merak ediyorum da; kafanın yarılmasına mı, bir gözünün mor olmasına mı, kolunda ki alçıya mı, yoksa 2 gündür hastanede olmamıza rağmen hala ayağa kalkamamana mı gülüyorsun? Buradan bakınca deli gibi görünüyorsun onu da söyleyeyim de.'' Dediklerinden sonra daha çok gülmeye başladım.

'' Aslında ben de neye güldüğümü bilmiyorum. Uzun zamandır gülmeyince sanırım hangi zamanlarda gülmem gerektiğini unuttum.''

Dediğimde Yağmur burukça gülümsedi.

'' Yapma böyle Zeynep. Unutmak mı istiyorsun, birlikte unutucağız. Canın mı yanıyor, yaralarını birlikte saracağız. Gülmeyi mi unuttun, o zaman gülmeyi öğreneceğiz.

Birlikte. Unuttun mu? En yakın arkadaşlar herşeyi birlikte yapar. Onların yıktığı duvarları tek tek birlikte öreceğiz. Belki zaman alacak ve yorulacağız. Ama en azından bu sefer sağlam malzeme kullanmış olacağız. Yıkılmayacağız. Tamam mı?''

Bir şey demeden sarılması için kollarımı açtım. Yağmur da beklemeden kollarımın arasına
girip belimi sardı. Bir şey demeye ne gerek vardı ki? Anlayana sarılmak en iyi cevaptı zaten. Kapının çalmasıyla Yağmur'un omuzları üzerinden kapıya baktım. Hemen sonra da kapı açılmıştı. Doktorumun içeri girmesiyle Yağmur'dan ayrılıp oturduğum yerde dikleştim.

'' Eee benim depresif hastam bugün nasıllar?'' Bir doktor için fazla neşeliydi ama bu adamla Yağmur olmasa sıkıntıdan ölürdüm heralde. Bu saçma hayatıma az da olsa renk katıyorlardı.

'' Bugün daha iyiyim ama buradan kurtulursam daha iyi olacağım.'' Elindeki dosyadan kafasını kaldırıp bana alınmış gibi bir bakış attığında gülümsemeye çalıştım.

'' Sizin hayatınızı kurtardık farkındaysanız hanım efendi.''

'' Peki sizce intihar etmek isteyen biri için bu yaptığınız teşekkür edilecek birşey mi?''

'' Ehh pek sayılmaz. Ama bilirsin benim gibi yakışlı erkekler günün kahramanı olmaya bayılır.'' Dediğinde gülümsedim. Doktor haklı sayılabilirdi. Tabi 40-50 yaşlarında olmasaydı. Elindeki dosyadan bir kağıt çıkarıp birşeyler not aldıktan sonra Yağmur'dan bana göz kulak olmasını istemişti. Bana söylemeseler bile doktorların tekrar intihar edeceğimi düşündüğünü biliyordum. Sonuçta ölmek isteyen biri intihar etmeye çalışıp gözünü hastanede açtığında, herşey bir anda toz pembe olmuyordu.

Cennet GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin