Düşüyorum.
Pişmanım dediğim şeyi yine mi yaptım?
Havada süzüldüğümü hissediyorum. Hayır, bu sefer bedenim sert bir şekilde yere çarpmıyor. Vücudumun nasıl ezildiğini hissetmiyorum. Kırılan kemiklerimin sesini duymuyorum. Gözümün önünde farklı görüntüler var. Yeşil gözler. Mutlu anılar. Bir kedi? Bunu niye gördüğümü bile bilmiyorum. Son anım olduğunu düşündüğüm o uçurumda da, bunları mı düşündüm? Hatırlamıyorum.
Yeşil gözler vardı. Her zaman oradaydı. Sevilmediğimi mi hissediyordum? Şimdi değil. Gözümün önünde bir silüet beliriyor. Elini uzatıyor.
Kerem. Beni kaybetmekten korkuyor. Bunu gözlerinde görebiliyorum. Bunu istediğimi biliyorum. Oradan atlarken de, şimdi düşerken de tek istediğim oydu. Beni ondan başka kurtaracak kimse yoktu. Olmadığını her zaman bildim. Bu yeni bir şey değil.
Bana uzanan eli yetişmiyor. Belki de elimi kaldırmam gerek.
Yeniden düşmek istemiyorum.
Nasıl canımın acıyacağını biliyorum. Bu sefer korkusuz da değilim. Korkuyorum. Olacakları bilmek aldığım nefesin genzimi yakmasına neden oluyor.
Kafamı çarpacağım o ilk an. Ölememek. Acıyla kıvranmak. Kendi kanımda boğulacağımı sanmak. Sırtımda hissedeceğim kesikler. Bunları yeniden yaşayacağım.
İstemiyorum. Kurtulmam gerek. Beynim nasıl hala havada olduğumu adlandıramıyor. Bildiğim tek şey düşüyorum. Bu sefer o da benimle birlikte düşüyor. Canımın yanmasını istemiyorum. Ama en çok onun canının yanmasından korkuyorum.
Elimi kaldırdığımda parmaklarımız birbirine değiyor. Dudaklarının kıvrıldığını görebiliyorum. Bu duruma rağmen mi? Sonra elimi sımsıkı kavrıyor.
Ne olduğunu anlamadan, ayaklarımın zemine bastığını hissediyorum. Etrafıma bakmaya fırsatım olmuyor. Kerem bana sımsıkı sarılıyor.
"Düşmedin Zeynep. Düşmene izin vermeyeceğim."
Kendi kendime mırıldanıyorum.
Düşmedim.
Bu sefer değil.
"Zeynep?" İyiyim. Sorun yok. Sadece Kerem'in elinin uzaklaştığını hissetmek yüzümü buruşturmama neden oldu.
"Zeynep!" Bu baş ağrısı neden? Düşmenin etkisi mi? Hayır düşmedim. Bu sefer değil. "Düşme-dim." Alıştığım koku burnuma dolduğunda sakinleştiğimi hissettim. "Hayır, düşmedin." Bir el saçlarımın arasında dolaşıyordu.
"Yanımdasın Zeynep. Olması gerektiği gibi. Sorun yok." Nefes almaya çalıştım. Bir şey nefes almamı engelliyor gibiydi. "Sorun yok." Saçlarımdaki el kayarak yanağıma geldi. Gözümün önündeki her şey kaybolduğunda karanlığa boğulmuş gibi hissetmeye başladım.
"Yanındayım. Tamam mı?" Karanlıktan sıyrılmak için gözlerimi açmaya çalıştım. Sanki üzerime büyük bir ağırlık çökmüş gibiydi. "Hadi aç gözlerini. İyisin, iyiyiz." Cılız bir ışık gözlerimle buluştuğunda fark ettiğim ilk şey yine yeşil gözler oldu.
Kaşlarım istemsizce çatıldı. Rüya. Hepsi bir rüya mıydı? Boynumda hissettiğim ağrı ile dudaklarımdan bir inleme kaçtı. "Güzelim, sorun ne?" Kafamı zorlukla ona doğru çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennet Gibi
ChickLitKüçüklüğümden beri bir çok hayalim olmuştu benim. Aileme kavuşmak istemiştim. Olmamıştı. İçimde gün geçtikçe büyüyüp, bana daha çok acı veren bu aşkın beni yakmadan önce son bulmasını istemiştim. Olmamıştı. Aşkım bitmiyorsa sevgime karşılık bulmak i...