19.

4.8K 235 57
                                    

Not; İnternetimin kalan son demleriyle bu bölümü paylaşmadan önce sizden ufak bir ricam olacak. İkinci hikayem Cennet Kuşu'nun birinci bölümüne göz atarsanız çok sevinirim. Bundan sonra ona da boş vakitlerimde bölüm yazacağım. Bu bölüm hakkında fikirlerinizi merak ediyorum. Çoğu kişi olayları çok yavaştan alıyorum diye düşündüğü için zaman atlaması yaptım. Umarım beğenirsiniz.

Oylarınızı ve yorumlarınızı her iki hikayeme de bekliyorum. Bütün tatlı okuyucularıma güzel rüyalar diliyorum:)
Bir cümlenin insan hayatını ne kadar etkilediğini bütün insanlar bilse, kelimeler ağzımızdan dökülmeden önce saatlerce beklerdik. Ben o gün kelimeler ağzımdan dökülürken pek de düşünmemiştim. Onlar benim hayatımı yeterince batırmışlardı ve onlara karşı düşünceli davranmak zorunda değildim. Bunu hak ettiklerini biliyordum. Şimdi televizyonda ki kadın sunucu onların boşandıklarını bir kez daha tekrar ederken dudaklarım istemsizce yukarı kıvrılmıştı. O beni düşünmemişti. Benim de onu düşünmemem lazımdı. Teorik olarak olması gereken buydu. Ama olan şey bu değildi. Boşanmalarına üzüldüğümü dile getirecek kadar samimiyetsiz değildim. O kadar Polyanna olmamıştım hiç bir zaman. Yine de onun ne yaptığını merak ediyordum. Şu an ne düşündüğünü herşeye rağmen bilmek istiyordum. O kadını özlüyor muydu? Pişman mıydı? Ve ya acı çekiyor muydu? O da benim gibi yastığa kafasını koyduğunda saatlerce hayaller kurabiliyor muydu? İçinde ki aşk Eylül'e ait bile olsa, benim ne durumda olduğumu hissetmesini istiyordum. Bana umurumda değilsin dediği gibi, onun da sevdiği kişinin umurunda bile olmamasını istiyordum. Belki bu acımasızlıktı ve ya vicdansızlıktı ama kimse benim kalbimi kırarken ona bu yaptığın acımasızlık dememişti.

Hoş, ben bir şey bile yapmıyordum.

İki gün önce Emre ile Yağmur, Sevim teyzelerin yanına gittiklerinde yanlarında beni de götürmek istemişlerdi. Ama ben onlarla gitmek yerine ailemden bana kalan şirin bir dağ evine gelmiştim. Emre başta buna karşı çıkmıştı. Tek başıma burada kalmamın tehlikeli olduğunu ve onlarla gidersem çok eğlenebileceğimizi defalarca tekrar edip beni ikna etmeye çabalamıştı. Kabul etmemiştim. Sevim teyze ile Ahmet Amca'yı çok özlemiştim ama bir süre yalnız kalıp kafa dinlemek bana iyi gelecekti. Dilek gecesinin ardından bir aydan fazla geçmişti sanırım. Bu bir ayda bir çok şey olmuştu. Can kendini affettirebilmek için gittiğimiz bir çok yerde Yağmur'un neredeyse ayaklarına kapanmıştı. Biliyordum ki bu Yağmur'un da hoşuna gidiyordu. Affetmesi için hala zaman gerekiyordu ama eninde sonunda affedecek kadar yumuşak kalpli ve aşıktı. Onların mutlu olmasını ben de istiyordum ama bu sadece Yağmur'un Can dışında biriyle mutlu olamayacağını bildiğim içindi. Benimle konuşmaya çalıştığında yanından ayrılarak bunu kendisine de göstermiştim. Kendi açımdan hiç bir şey değişmemişti. Onlar her şeye rağmen sevdiğim insanlar olacak kalacaklardı ama Yağmur'un onlardan tercih yapmalarını istediği zaman, hepsinin Kerem'in yanında yer aldıklarını da asla unutmayacaktım.

Bugün Kerem'in boşanma haberini duyduğum anda evlilikleri boyunca bana olan davranışları gözümün önünden geçmişti. Yaklaşık altı ay evli kalmışlardı ve Kerem bu kadar zamanda ayrıldığı bir kadın için beni elinin tersiyle hayatından silmişti. Gözünde ne kadar değersiz olduğumu bana bir kez daha hatırlatmıştı. Ama eskisi kadar canım yanmıyordu. Biliyordum ki artık yanma sırası Kerem'deydi. Hiç bir insan yaptıklarının bedelini ödemeden bu dünyadan göç etmezdi. Televizyonda başka bir habere geçildiğini fark ettiğimde kumandayla televizyonu kapatıp arkama yaslandım. Beni düşünceler aleminden koparıp alan kapı sesiyle sıkıntıyla oflayarak yerimden kalktım. Normalde hiç çalmayan kapı zilim, yalnız kalmak istediğim için mi şimdi çalıyordu, anlam veremiyordum. Kapının yanına geldiğimde kafamı kaldırarak deliğe gözümü yaklaştırdım. İşte o an hiç beklemediğim bir şey olmuştu. Daha az önce haberini televizyonda izlediğim Kerem kapımın önünde kapıyı açmamı bekliyordu. Sinirle kaşlarımın çatıldığının farkındaydım. Niye gelmişti? Her seferinde yaptığı gibi, boşanma olayı içinde mi beni suçlayacaktı? Aklımdan yukarı çıkıp yatağa girerek onu yok saymak geçiyordu. Ama onun yerine derin bir nefes alarak elimi kilide götürdüm ve iki tur sola çevirdim. Kapının açıldığı belirten o sesi duyduktan sonra yavaşça kapıyı araladım.

Cennet GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin