Ev

130 24 8
                                    

Gökalp sitesi tüm ihtişamıyla gözlerimin önünde duruyordu. Ben nasıl ki Gökalp sitesine merakla bakıyorsam Yankı da aynı şekilde bana bakıyordu. Ne yapacağımı merak eder gibi bir hali vardı. Ondan bakışlarımı çekip tekrardan siteye bakmaya başladım. Ne yapacaktım şimdi? Ne kadar Yankı veya Giraya belli etmesem de ailemi bulacağımdan emindim. Eğer bulamazsam bir darbede buradan yiyecektim. Kapıyı açtığımda Yankı da benimle birlikte açtı ve aşağı indik. Yine kimseye belli etmememiz gerekiyordu. Girayı hiçbir şekilde tehlikeye atamazdım. Yankının yanına doğru ilerlediğimde Yankının yüzünde endişeli bir hal vardı. Bizim bu sessizliğimizi yabancı bir ses bozdu.

"Evet çocuklar neye bakmıştınız?"Güvenlik görevlisi bizi baştan aşağı süzmüştü. Bundan rahatsızlık duyup bir iki adım geri çıktım. Bunu fark eden Yankı kolunu omzuma atıp beni sahiplenircesine kendine çekti. Yine aynı şeyler olmuştu. Yine Yankının o kokusu her şeyi mahvedip akıl sağlığımı bozmuştu. Değil mantıklı düşünmek,düşünemiyordum bile. Bu koku kesinlikle bana iyi gelmiyordu. Her ne kadar bu kokudan rahatsız olsam da yerimden oynamadım. O sırada Yankının sağ tarafına baktığını gördüm. Ben daha nereye baktığını çözemeden Yankı konuşmaya başlamıştı.

"Biz şu satılık eve bakmak için gelmiştik."Adam bize inanmayan gözlerle bakıyordu. Ta ki yüzüklerimizi görene kadar. Yankının neden yüzükleri taktırdığını şimdi daha iyi anlıyordum. Olası bir durum için demişti. Ve haklı çıkmıştı.

"Emlakcının da burada olması gerekiyordu. O nerede?" İşte şimdi ne diyecektik? Adam bize suçluymuşuz gibi davranıyordu. Bu beni daha çok geriyordu. Hiç konuşmamıştım. Ve şimdi aklıma bir şeyler geliyordu. Sesimi masum ve şirin bir hale getirdim. Ya da bunu sadece yapmaya çalıştım.

"Şey biz nişanlıyız da ev arıyorduk. Bu işler için biraz acemiyiz sanırım. Emlakçıyı aramamız gerektiğini bilmiyorduk. Yardım alabileceğimiz bir büyüğümüz de olmayınca direkt buraya geldik. Yeni yeni öğreniyoruz işte. Lütfen mazur görün bizi." Bunu dememle adamın gözlerinde şefkat kırıntılarını gördüm. İnsanları kandırmaktan nefret ediyordum. Onları kullanıyor gibiydim. Hatta gibi değil kullanıyordum. Bu canımı çok fazla sıkıyordu. Böyle biri olmak istemiyordum. Hayatım resmen yalanlar üzerine inşa edilmişti. Başka şansımda yoktu ama yine de insan vicdan azabı çekiyordu. Girayı ele veremezdim ya. Bazen sevdiklerimiz için yalan söylemeye mecbur kalırdık. Ben tam da bu durumdaydım.

"Ah öyle desenize çocuklar. Genç olmanızdan belli zaten. Şimdi gidin emlakçı ile konuşup öyle gelin."Yankı söylediğim yalanı devam ettirirken ondan uzaklaştım ve kokusunun etkisinden bir an önce çıkmam lazımdı. Yoksa sersem gibi ortalıkta dolaşacaktım. Hızlı adımlarla arabaya bindim. Kafamı hemen toplamalıydım çünkü Yankının gelmesi an meselesiydi. Yankı bir iki dakika sonra geldiğinde bana samimice gülümsedi. Bu gülümsemenin anlamını bilmiyordum. Bu yüzden ona ne var der gibisinden baktım.

"Bakıyorum yalancı çoban olma yolunda ilerliyorsun." Onun bu dediğine bende güldüm. Bir nevi haklıydı. Ama unuttuğu bir şey vardı.

"Senin benden farkın seni Gepetto ustanın yapması mı bay pinokyo?" Ona laf sokmanın verdiği keyifle sırıttım ve radyoyu açtım. Yankı sanırım söyleyecek laf bulamadığından dolayı sessizliği tercih etti. Bense mutlulukla duruyordum. O an aklıma gelen şeyle Yankıya döndüm.

"İyi de biz nereye gidiyoruz?" Laf sokmanın heyecanıyla bu soruyu geçtiğime inanamıyordum. Yankı yavaşça kafasını bana çevirdi ve bir iki saniye sonra kafasını çevirdi.

"Emlakçıya gidiyoruz demedik mi adama? Gidiyoruz işte." Yankı ciddi mi diye ona iyice baktığımda gayet ciddi olduğunu anlamış oldum. Ama neden emlakçıya gidecektik?

SESSİZLİĞİN YANKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin