Hepimiz salonda oturmuş Zehra sultana bakıyorduk. Zehra sultanın baktığı tek kişi ise Atlastı. Atlasa bakışları beni bile rahatsız ediyordu. Son derece korkutucuydu ancak Atlas bu bakışlardan hiç etkilenmiyor gibi duruyordu. Zehra sultan bakışlarını Atlastan çekip sırayla hepimizi süzdü.
"Demek abisisin." Zehra sultanın inanmıyor gibi bir hali vardı. İmalı bir şekilde sormuştu. Atlas başını iyice dikleştirdi ve cevap verdi.
"Evet abisiyim." Verdiği cevap ve ses tonu kendisinden ne kadar emin olduğunu belli ediyordu. Ona bakışlarımı çevirdiğimde bana gülümsedi. Onun gülümsemesi için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırdım neredeyse. O hep gülsün istiyordum. Tıpkı Yankı gibi. Yankıyla Atlas'ın farkı ise; Atlas her daim gülmeye hazır iken Yankıyı güldürecek bir şeyler bulmak çok zordu. Güldüğü anlar sınırlıydı. İşte bu yüzden tam ondan vazgeçmişken tekrar başa dönüyordum. Tam kendimi vazgeçtiğime inandırmışken bir anda bir gülümsüyordu, her şeyi unutup tekrar aşık oluyordum. Aptaldım. Çaresizdim. Zayıftım. Ben ve zayıf olmak. Buna hafifçe gülümsedim. Ne zayıf olmak istiyordum ne de aptal. Benim yapmam gereken tek şey güçlü durmaktı. Yankı bunu alt üst etmişti. Ama bundan sonra ne zayıf olacaktım ne de aptal. Sevgimi içimde yaşayabilirdim. Bunu yapacaktım. Yankı'nın bilmesine gerek yoktu. O an günlerdir yaptığıma tamamen zıt bir şekilde bakışlarımı ona diktim. Büyük ihtimalle kaşlarım çatılmıştı. Yankı'nın bakışları beni bulduğunda ilk olarak onunda kaşları çatılmıştı. Ne olduğunu anlamıyordu. Zaten anlaması da gerekmiyordu. Gözlerimiz birbirine kitlendiğinde hiçbir şey yapmadan boş bir şekilde yüzüne baktım. On saniyelik bakışmanın ardından rahatsız olmuş olacak ki gözlerini kaçırıp yere odaklandı. Kendi kendime bunun zaferiyle gülümsedim. Bu daha başlangıçtı. Bir daha güçsüzlüğümü gün yüzüne çıkarmayacaktım. Hiç kimse için değmezdi. Düşüncelerimde boğulmak üzereyken Zehra sultan ve Atlas'ın konuşmasını hatırladım ve dikkat kesildim.
"Burada kalamazsın." Zehra Sultan'ın bakışları sertti.
"Ben burada kalamıyorsam eğer Elisa da kalamaz." Atlas'ın ise ses tonu sertti.
"Öyle mi? Sence bırakır mıyız Elisayı sana?" Zehra Sultan gittikçe daha da sinirleniyordu. Bunu elini yumruk yapmasından anlamıştım. Atlas kafasını bana çevirip daha dik bir konuma geldi.
"Öyle mi? Sizce ben bir daha Elisayı kaybeder miyim? Eğer beni zorlarsanız polise giderim. Ve her şeyi yalan yanlış veya doğru anlatırım. Beni istemediğim bir şeyi yapmaya zorlamayın. Bunu yaparım. Ne sen ne de başkası umurumda olur. Sakın ama sakın bir daha Elisayla ilgili bir şey de kendinizi öne çıkarmayın. Siz onun hakkındaki hiçbir şeyi bilmiyorsunuz. Onun hakkında olan şeylerin hepsine ben hakimim. O benim kardeşim. Ve siz bir daha onu etkileyecek bir şeyi yapmayacaksınız. Onun bir aklı var zaten. Hiçbir şeye zorlayamazsınız. O ne isterse onu yapar. Bilmediği konularda da ben yardımcı olurum, siz merak etmeyin. Ve onunla ilgili kararlar vermekten vazgeçin hepiniz. "Atlasa kızabilirdim belkide ama bunu yapmak istemiyordum. Benim ondaki yerimi görmemek için aptal olmak gerekirdi. Benim öldüğümü düşündüğü vakitte ne kadar çaresiz kalmış olduğunu anlayabiliyordum. Haklıydı. Beni bir daha kaybedemezdi. Bunun için de her şeyi yapardı. Buna izin veremezdim. Ne Atlası kaybetmek istiyordum ne de buradaki aileme bir şey olmasını. Tek istediğim her şeyin yoluna girmeseydi. Atlas'ın haklı olduğu diğer bir konu ise benim de bir aklımın olduğu konusuydu. Burada yaşadığım günden beri onların dediğini yapmıştım. Benim kararlarım umurlarında değildi. Elisa, Yankı'nın nişanlısı ol,Elisa Derin'in yerine geç, Elisa şunu yap Elisa bunu yap. Sahi en son ne zaman kendi kararlarım doğrultusunda bir sonuca varmıştım. Hızla ayağa kalkıp tüm bakışları üzerimde topladım. Atlas'ın yanına oturup elimi elinin üzerine koydum. Bakışları önce elime kaydı sonra ise yüzüme. Bana gülümsediğinde kendimi ilk kez tam olarak bir yere ait hissettim. Ben o gülümseme de saklıydım. O bakışların arasında gizliydim. Ben tam olarak bu adamdım. Ben tamamen onda saklıydım. Bu adam bendi her şeyiyle. Hepsine tek tek baktım. Bakışlarım en çok Yankı da oyalandı. Bunu bile unursamadım. Hafifçe öksürüp ses tonumu ayarlamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİĞİN YANKISI
Teen FictionBir kaza tüm hayatını değiştirebilir miydi?Elisa Sancaktar... O egoist,şımarık ve zengin bir kız. Hep böyleydi. Ta ki bir trafik kazası geçirene kadar... Artık geçmişiyle ya da kim olduğuyla ilgili bir fikri yoktu. Kendini bir anda yaşlı bir kadını...