Atlastan
Her şeyin bittiği yerdeydim. Her şeyin son bulduğu o lanet uçurumun kenarındaydım. Son bir aydır yaptığım gibi yine gelmiş Elisayla konuşuyor,onun gelmesini bekliyordum. Onsuz bir hayat yaşamak istemiyordum.Zaten bu isteğimle alakalı da bir şey değildi. Onsuz yapmıyordum. Hani en sevdiğiniz kişiyi kaybedince herkesi kaybetmiş gibi hissederdiniz ya o durumdaydım. Hiç kimse umrumda değildi. Ben zaten her şeyimi kaybetmiştim. Her şeyini kaybeden birini hiçbir şeyle korkutamazdınız. Ayak seslerini duyduğum anda kafamı çevirdim. Elisayı görme umuduyla baktığım yerde İdili görmek moralimi bozmuştu. Ne sanmıştım ki Elisa mı gelecekti? Her zamanki gibi yine yanılmıştım. İdil yavaş adımlarla yanıma geldiğinde yine polyannacılık oynayacağına emindim. Ama artık sıkılmıştım bu durumdan. Yok Elisa beni görürse üzülürmüş yok beni böyle görmesini ister miymişim? Gibi birçok şey. Kimsenin anlamak istemediği şey ise Elisa'nın benim üzüldüğümü görmek istemese böyle bir şey yapmayacağıydı. Hala inanmıyordum Elisa'nın böyle gideceğine. o çocukların Elisa olduğunu söylemesine rağmen hala içimde yaşadığına rağmen bir umut vardı. Belkide boşuna umutlanıp kendimi yoruyordum. İdil yanıma oturduğunda en az onun da benim kadar parçalandığını görmek canımı sıkıyordu. Onu çoğu kişi sevmezdi. Elisanın onlara göre şımarık bir kızdan farkı yoktu. Çünkü böyle yetiştirilmişti. Zengindi,her şeye sahipti bu yüzden de şımarıktı. Kimse onun nasıl biri olduğuna bakmamıştı. Yaşam tarzından dolayı belliydi nasıl olduğu. Onların da suçu yoktu. Elisa böyle istemişti. Ona göre insanların hepsi yalandan ibaretti. Yalanlara inanmaktansa gerçeklerle yaşamak isterim derdi hep. Oysaki kendisi de yalan söylüyordu. O sevgiye muhtaçtı. Sadece tek bir kişinin sevgisine değil,birçok kişinin sevgisine ama o korkusu buna izin vermiyordu. Babası bile onun arkasında durmayıp, başka birisinin yanında olup onu yüzüstü bırakabiliyorsa herkes onu bırakabilirdi. Böyle düşünürdü. Ne kadar güçlü kız profili çizmeye çalışsa da onun nasıl biri olduğunu ben bilirdim. İdilin hıçkırık sesini duyduğumda daha fazla dayanamadım bende ağlamaya başladım. Bu çok fazlaydı. Bunu hak ettiğime inanmıyordum. Neyi hak ediyordum ki ben? Kardeşimi bile koruyamamıştım. Ona yeterli olamamıştım ki o ölüme sığınmıştı. Oysaki ölüm onun için ne kadar da soğuktu. O bunu bile bile gitmiş sığınmıştı. Bu dünyada yapacak bir şeyim kalmış mıydı? O nefes almazken benim burada nefes almam doğru muydu? Bunların hepsinin kötü bir kabus olmasını dilemekten başka ne yapabilirdim?
"Onun intihar edeceğini düşünmüyorum. Yapmaz. Hem seni bırakmaz. Ben Elisa'nın olduğunu düşünmüyorum Atlas. Hem bana sen kazandın,gerçek Elisayı bulacağım demişti. O işlerini yarım bırakmazdı ki." İdil haklıydı. Elisa yapmazdı. Ama ya yapmışsa? Bunu düşünmekten kendimi alamıyordum. İdile cevap vermemeyi tercih ettim. Çünkü ben bile içimde neler olduğuna akıl sır erdiremezken kelimelere döküp söyleyemezdim.
"Nasıl tanıştınız onunla?" Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Elisayla ilgili konuşmak,onun hakkında başkalarına bir şey anlatmak onun yanımda olduğunu hissettiriyordu. Belkide o anıları tekrardan yaşadığımdandır,bilemiyordum.
"Onu 8 yaşındayken görmüştüm ilk kez. Bense 10 yaşındaydım. Mor bir ceketi vardı üstünde. Çok severdi onu. Üstünden çıkarmazdı. Babasının ona aldığı son şeydi o ceket farklı bir yeri vardı onda. Biliyor musun? Evine gitsen mavi bir çekmecesi var hemen orada o ceketi bulabilirsin hala saklar." O anlar aklıma geldi ve tekrardan gülümsedim. Dün gibi aklımdaydı o anlar ve o ceketini hala o mavi çekmecede saklaması. O an aklıma gelen şeyle yüzümü buruşturdum ve söylediğim cümleyi düzelttim.
" Yani saklardı. Her neyse işte. Ben bir köşeye sinip sadece ısınmayı düşünüyordum. O ise sadece dalgınca yürüyordu. Neden dikkatimi çekmişti bilmiyordum ama nasıl desem sanırım hayatımın değişeceğini o zaman anlamıştım. Büyük ihtimalle bu yüzden o kadar dikkatliydim. Onu izlerken birden öksürük krizine girdim,arada oluyordu böyle şeyler.
Sokaklardaysan eğer normaldi senin için. O an yanıma geldi ve çantasından suyunu çıkarttı. Yavaşça içirmeye başladı. O kadar masumdu ki. Suyu içtikten sonra az da olsa kesilmişti öksürüklerim ama o hala başımda bekliyordu. Sonra ayağa kalktı ve bana bilmiş bilmiş bakıp konuşmaya başladı. Bilirsin klasik Elisa. Onu sevmesinler diye uğraşan Elisa gibiydi yine. O zaman da böyleydi.
Gördün mü? Evine gitmezsen böyle hastalanırsın. Hadi evine git de iyileş bir an önce. Hasta hasta çok iğrenç olacaksın.
İğrenç olacağımdan dolayı evime gitmemi istediğini söylüyordu ancak kalbinin farklı bir şey dediğinden emindim. O an bana ne dediğinin farkında değildim zaten. Umursamıyordum da dediklerini. Uzun süre ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİĞİN YANKISI
Teen FictionBir kaza tüm hayatını değiştirebilir miydi?Elisa Sancaktar... O egoist,şımarık ve zengin bir kız. Hep böyleydi. Ta ki bir trafik kazası geçirene kadar... Artık geçmişiyle ya da kim olduğuyla ilgili bir fikri yoktu. Kendini bir anda yaşlı bir kadını...