YEMEK

114 29 13
                                    

Arkadaşlar okuyan bir arkadaşımız biraz komik olsun hep duygusal olmasın dediği için bu bölüm böyle oldu.Ne kadar komik olamasada her zamankinden farkli biraz. Umarım beğenirsiniz.

Her şeyin bir başlangıcı vardı. Yeni bir işin,yeni bir aşkın,yeni bir okulun,yeni bir hayatın. Bunların hepsi için bir başlangıç yapmak zorundaydık. Kararlıydım bu sefer yeni bir başlangıç yapacaktım. Bu sefer diğerlerinden farklı olarak o şansın bana gelmesini beklemeyecektim. Ben o şansa gidip,onu yakalayacaktım. Ne demişti Yankı "İsteyipte başaramayacağımız hiçbir şey yoktur." Nedenini bilmesem de ona güveniyordum. Bana güven veriyordu. Kötü biri değildi ancak mesafeliydi. Bunun Derinden kaynaklandığı belliydi. Çok sevmişti. Derinde onu sevmiştir. Bundan emindim. Yoksa seni sevmeyen birini neden severdin ki? Sana acı veren şey senin onu sevmene neden olur muydu? Acı veriyorsa sevemezdin. Derin nasıl biriydi acaba? Bu sorunun cevabını çok merak etmeme rağmen onlara soramazdım. Bu onların üzülmesine sebep olurdu. Birini kaybetmek. Özellikle canından çok sevdiğin birini kaybetmek. Bu dayanılmaz olmalıydı. Acaba ben geçmişte kayıplar vermiş miydim? Bu düşünceyle ürperdim.

Lütfen geçmişimde kimseyi kaybetmemiş olayım.

Odamın kapısı açıldığında yerimden sıçradım.

"Korkutmak istememiştim Elisa. Sadece kahvaltıya inmen gerekiyor."

Yankı yine hiçbir şekilde samimi davranmamıştı.Yüzünde bir mimik bile oynamamış,odadan çıkıp gitmişti. Bana sarıldıktan sonra aramızın çok iyi olacağını,onu hayata döndürüp yeniden yaşama sevincini geri kazanmasını sağlayacağımı düşünmüştüm. Ama böyle şeylerin sadece filmlerde ve kitaplarda olduğunu unutmuştum. Bana soğuk davranan birine bende samimi davranmazdım. Yüzsüz olmak bana göre değildi. Eğer böyle bir şeye ihtiyacı varsa o gelirdi zaten. Ben peşinden koşacak değildim. Üstümü değiştirip aşağı indiğimde herkesin kahvaltısıyla meşgul olduğunu gördüm.

"Günaydın." Yavaşça yerime geçtiğimde pekte aç olmadığımı fark ettim. Ama ayıp olmasın diye masadan kalkmayıp birkaç şey yemeye çalıştım. O an izlenildiğinizi hissedersiniz ya öyle bir duyguya kapıldım ve kafamı kaldırdım. Yankıyla göz göze gelince onun bana her zaman yaptığı gibi bir ifadesiz bir suratla ona baktım. Kafasını ilk çeviren ben olmayacaktım. Bir süre birbirimize düşman gibi bakarken sıkılmış olacak ki o kafasını çevirdi. Zaferle gülümseyip önümdeki zeytini ağzıma attım.

"Nasılsın bugün yavrum?" Zehra sultanın yüzüne baktığımda güldüğünü gördüm ve bende gülümseyerek cevap verdim.

"İyiyim Zehra sultan. Sen nasılsın bugün?"

"Bende iyiyim kızım." Ona gülümseyip Giraya baktığımda bizi dinlemediğini fark ettim. Masanın altından ayağına tekme atınca o anın şaşkınlığıyla ağzından bir küfür çıktı. Sanki hiçbir şey yapmamış gibi öksürmeye başladım.

"Ya burada kız var be. Hadi kızı geçtim. Babaannen var. Az dikkat et. Bu ne terbiyesizlik." Yüzüme de şaşkın ve onaylamaz bir ifade yerleştirdim. Beni şaşırtan Yankının bana ayak uydurmasıydı.

"Hadi babaanneni de geçtim. Ben varım lan. Abin varken böyle konuşman doğru mu kardeşim?" Onaylamaz mırıltılar çıkartıp Yankıya baktığımda o da gülümsüyordu.

"Siz ne ara müttefik oldunuz ? Sen benim kardeşimsin Elisa unutma onun değil canım. O yüzden kardeşler ağabeylerinin yanında olurlar. Sana gelince Yankı Haznedaroğlu iki ayın lafını yapıyorsan kardeşim yazıklar olsun sana." Hafif bir şekilde kıkırdadım ve babaanneme baktım gözleri hafif buğulanmıştı ama gülümsüyordu. Onun bu gülüşünde burukluk vardı. Bu burukluğun nedeni belliydi ama bir şey dememeye karar verdim. Giray ve Yankının keyfini bozamazdım. O an aklıma gelen soruyla gülümsedim. Artık geçmişimi bilmemek bana acı vermiyordu. Bunu eğlenceli bir hale bile getirmeye çalışıyordum.Aklımdaki düşünceyi unutmadan hemen sandalyeden kalkıp odama koştum. Arkamdan endişeli bir şekilden adımı seslenince "Bir şeyim yok"diye bağırdım. Hemen çekmeceden bir defter ve kalem aldım. Aşağı indim.

SESSİZLİĞİN YANKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin