Gitme...
Tek kelimelik basit bir cümle kalbimi parçalara ayırabilir miydi? Daha yeni toparlanmaya başlamışken birisinin ağzından çıkan basit bir kelime beni yerle bir edebilir miydi? Ediyordu işte. Bunun için cümleler gerekmiyordu. Biz birbirimize en baştan geç kalmıştık. Bunu biliyorduk her ikimizde. Geç kalmışlığımızın bir bedeli olması ne kadar doğruydu?Sen her şeyi kendin yaptın.Başından beri bir sonunuzun olmayacağını biliyordun. Bile bile sonunu hazırladın.
İç sesim haklıydı. Tercihlerimin sonuçlarında oluşan cezaları bir şekilde çekiyordum. Yanımda oturan adama ve Atlas'a baktım. Sahiden ne kadar tanıyordum onları? Evet samimi hissediyordum Atlasa karşı. ona kendimi emanet edecek kadar güvenmemin sebebi neydi? Bu sorunun cevabını bilmediğim için belkide bu haldeydim. Gözlerimi yumdum ve hiçbir şey düşünmemeye çalıştım. Yirmi dakikalık uzun bir yolun ardından yaşadığım yere gelmiştim. Buraya gelmekle ne kadar doğru bir karar almıştım? Neden orada kalacaktım peki? Burada neden kalıyordum? Her yere yabancıydım. İnsanlar bana yabancıydı. Bu ev,bu araba,geldiğim ev,Giray,Yankı hatta Atlas bile yabancıydı. Ben bile kendime bu kadar yabancıyken başkalarının bana yabancı olmasını yadırgamam saçma değil miydi? Atlas hadi der gibi gözlerimin içine baktı. Tepki vermiyordum. Tek bir yere odaklanmış duruyordum. Düşüncelerim beni boğmak üzereydi. Bu eve girersem çıkışım yoktu. Belki de Yankıyı unutacaktım. İstemiyordum! Yankıyı unutmak istemiyordum.
Bedeninin,aklının her köşesine o kazınmışken unutamazsın zaten.
Unutmamalıydım. Eğer unutmaya başlayacaksam kendimden başlamalıydım unutmaya. Kendimi unutursam eğer gerisi umrumda olmazdı. Arabadan indiğimde etrafıma göz gezdirdim. Neden korkuyordum ki? Atlas yapamayacağımı anlamış olacak ki elimden tutup itiraz etmeme bırakmadan kapıdan içeri girdirdi. İçeriye girdiğimiz anda arkası dönük bir kadınla adamın sesini duymam bir oldu. Atlas orada olduğumuzu belli eden bir ses çıkardı ve kadın arkasına döner dönmez gözlerindeki mavilik beni esir aldı. Fotoğrafta gördüğüm kadından farklıydı. Saçları daha uzun,gözleri şişmişti. Uzun süredir ağladığını belli eden kırmızı burnu ve yanaklarındaki ıslaklık içimden bir şeyler kopmasına neden oldu. Benim yüzümden bu haldeydi. Bir anneye yaşatabileceğim en ağır şeyi yaşatmıştım. Nasıl bir insandım sahiden? Uzun süren bakışmamız ardından gözlerim yanındaki adama kaydı. Baba diyemiyordum anne diyemediğim gibi. Bilmiyordum yabancı hissediyordum. Hitap etmemek en doğrusuydu.
"K-kızım ger-çek-ten yaşı-yor." Kadının sesiyle tekrar ona döndüm. Ve bana doğru gelmesiyle bir an irkildim. Sarılacak mıydı? Kaldırabilecek miydim? Annem olan kadının gözlerindeki acının üstünde daha çok pişmanlık vardı. Neydi bu pişmanlığın sebebi? Beni koruyamadığını düşünmesi mi? Ah ne yapmıştım ben? Atlas'ın beni arkadan itmesiyle kadına biraz daha yaklaştım. Bundan cesaret alan kadın birden sarıldı ve ağlamaya başladı. Ne yapmam gerekiyordu şu an? Ellerimi sarılmak için kaldırdım ama bir şey engel oluyordu. Tanımadığım insanlara sarılmak ne kadar doğruydu? Evet belki geçmişimde tanıyordum ama şu an bana yabancılardı. Atlas sarılmamı işaret ettiğinde başımı hayır anlamında salladım. Bana şaşkın bir şekilde bakınca bana sarılan kadını hafifçe kendimden uzaklaştırdım. Bir anda kapıya doğru koştum. Burada olmak istemiyordum. Bana bu kadar kırgın bakarlarken onların yanında iyi hissedemezdim. Kapıdan çıktığım anda birinin kolumu tutmasıyla durdum.
"Nereye gidiyorsun?" Atlas'ın sesiyle daha fazla tutamayacağım gözyaşlarım bir bir yanaklarımdan süzüldü. Birilerinin yanında ağlayamazdım. Ağlamamalıydım.
"B-benim yalnız kalmam lazım. Lütfen izin verde yalnız kalayım." İhtiyacım olan neydi ki? Birine sarılıp ağlamak mı? Tek başıma tüm olanlara karşı haykırabilmek mi? Atlas cebinden bir şey çıkarırken camdan bakan adama odaklandım. Adam demek ne kadar doğruydu. Babamdı ama ben adam diyordum. Bana o kadar güzel bakıyordu ki. Her baba bu kadar güzel bakabilir miydi? Gözlerimi adamdan ayırmamı sağlayan şey Atlas'ın elime telefon ve bir miktar para koymasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZLİĞİN YANKISI
Teen FictionBir kaza tüm hayatını değiştirebilir miydi?Elisa Sancaktar... O egoist,şımarık ve zengin bir kız. Hep böyleydi. Ta ki bir trafik kazası geçirene kadar... Artık geçmişiyle ya da kim olduğuyla ilgili bir fikri yoktu. Kendini bir anda yaşlı bir kadını...