ACI

132 37 2
                                    

Hastaneden çıkmış yeni bir hayata adım atıyordum. Yeni bir hayatın başlangıç çizgisindeydim. Ya o çizgiyi geçip sona ulaşacaktım ya da hep olduğum yerde kalacaktım. Peki o çizgiyi geçtiğimde sonumu görmeyi başarabilecek miydim? Kararsızdım . ne yapmam gerektiği konusunda hala aklımda soru işaretleri vardı. Bu soru işaretlerinin yok olması için bir yerden başlamam gerekiyordu. Hazır değildim ancak bana gelip hazır olup olmadığımı da soran yoktu zaten. Hayat bana savaş açmış ve benim onunla mücadele etmemi istiyordu. Şu anlık skor belliydi. Hayat 1 ben 0 . sıfırdan başlamış olabilirdim ancak büyük bir atak yapıp öne geçebilirdim. Savaşmadan sonucu nasıl bilebilirdim ki zaten. Yanımdaki kadına kim bakarsa gözlerindeki mutluluk pırıltısını görürdü. Gözlerinin içi gülmek deyiminin vücut bulmuş haliydi. Bu kadının mutlu olması gülümsememe neden oluyordu. Öndeki adama baktığımda ise kaşlarını çatmış,eliyle bacağına vurup ritim tutuyordu. Bir şeyler düşündüğü belliydi. Bu düşüncelerin benimle ilgili olduğunu bilmemek için aptal olmak gerekirdi. Bana çarptığı için suçlu hissetmesi gerekmez miydi? Ama o daha çok onlarla gittiğim için benden tiksinir gibi davranıyordu. Bunu davranışlarından açıkça sergilemekten kaçınmıyordu. Ne kadar önemsemem gerektiğini,onun suçlu olduğunu kendime hatırlatsam da bir yerden sonra üzülmeye başlıyordum. Taksi durduğunda şirin bir evin önünde durduk. Taksiden inince etrafıma dikkatlice baktım. Sevimli,sakin bir mahalleye benziyordu. Ne fakir ne de zengin insanların yaşadığı bir yer gibi değilde daha çok ekonomik durumları orta insanların yaşadığı bir yer gibiydi.

"Hadi içeriye geçelim kızım. Yorgunsundur az dinlen." Cevap vermeden eve doğru yürümeye başladım. Genç çocuk kapıyı açtığında ilk kez bir kibarlık yapıp ilk benim geçmem için kenarda durdu. Ona ilk kez samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme gönderdim. O ise hafif bir tebessümle karşılık verdi. En azından bu da bir şeydi. Evin içi sıcak renklerle döşenmişti. İnsanın içini karartacak şekilde değil de daha çok insanın içini ısıtan,samimi bir tarzda duruyordu. Kapının kapanma sesiyle odayı incelemeyi bıraktım ve ne yapacağımı bilemez bir halde yüzlerine baktım. Yabancılığım ilk kez canımı yaktı. Hep böyle mi olacaktı bilmiyordum.

"İstersen odanı göstereyim dinlen biraz ne dersin?"

"ayıp olmayacaksa ben biraz uyusam?"O an bu adamın adını bilmediğimi fark ettim. Genç duruyordu. Normal hayatında çoğu anında güldüğüne emindim. Nereden bildiğime emin olmasam da öyle hissediyordum.

"Haydi gel dinlen sonra her şeyi konuşuruz."bana ilk kez bu kadar içten davranıyordu. Bunun nedenini merak ettim ancak bu durumdan rahatsız olmadığım için çenemi kapalı tutmayı başardım. Merdivenlerden çıkarken yorulduğum için durdum ve bir yerden destek almak için bir yere yaslandım ancak koluma yaslandığım için gözlerimi kapatıp acının geçmesini bekledim.

"İyi misin? Sen manyak mısın kızım?Yorulduysan söyle bana ben yardım ederim. Kendi başına halletme bir daha."bir bakıma haklıydı ancak unuttuğu bir şey vardı. Ben bu eve,ona kendime bile yabancıydım. Çekinmeden ne yapabileceğimi,nasıl biri olduğumu bile bilmiyordum ki. Ama bunların hiçbirini ona söylemedim. Derin bir nefes aldım.

"Teşekkür ederim şey."Adını bilmiyordum o yüzden şey demek zorunda kalmıştım. Bunu anladığında yavaşça elimi tutup ondan destek almamı sağladı ve merdivenlerden tekrar çıkmaya başladık.

"Giray." Daldığım düşüncelerden onun sesiyle çıkmaya başarmıştım.

"Anlamadım?"

"İsmim Giray ."

"Ah evet tanıştığıma memnun oldum Giray."

"Şöyle bir bakarsak aslında tanışmadık. Ben adını bilmiyorum mesela."hiçbir şey dememiştim. Ne diyebilirdim ki? Haklıydı.tanışmamıştık. ben ne onunla ne de kendimle tanışmıştım. Bir insanının kendini tanımaması,kendine yabancı olması,geçmişini bilmemesi kendini aptal gibi hissettiriyordu.

SESSİZLİĞİN YANKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin