1.BÖLÜM: MUSİBET

1.2K 151 124
                                    

''Bu dünyadaki en masum insan bile hırsızdır. Çok güzel kalp çalar, Bayım.''

1.

Başarı ve kayıp;

Bulunduğumuz durumu anlatabilen en güçlü iki kelime.

İnsanoğlu bencildi. Elindekiler ile yetinmeyi bilmez, sürekli daha fazlasına sahip olmak isterdi. Peki ya bizim onlardan ne farkımız vardı? Hayır, hiçbir farkımız yoktu. Elimizdekiler ile yetinmeyi bilmiyor, daha fazlasını istiyorduk.

Bende fazlasının fazlası varken neden hala eksik bir şeyler vardı? İçimde bir yerlerde koskoca bir boşluk vardı ve her an daha da büyüyor, kabuk tutmaya baş gösteren yaralarımı tekrar kanatıyordu. Kefareti ödenmemiş günahlar ile dolu geçmişim, zihnimi tekrar dürttüğünde gözlerimi sıkıca yumup sigaramdan bir yudum daha aldım.

''Bu son muydu?'' Eftelya'nın sesi kulaklarımı tırmaladı; gözleri, önümüzdeki para dolu çantalarda takılı kalmıştı.

''Her sonun, bir başlangıcı vardır. Bundan sonra ne yapacağız?'' diye araya girdi Kainat.

''Tıpkı her başlangıcın bir sonu olduğu gibi...'' diye mırıldandım kendi kendime.

Kai'nin -Kainat- deniz temsili gözleri bir an üzerimde duruverdi, sonra uçup gitti.

Effy'nin -Eftelya- umurunda değil gibiydi. Kızıl saçları yüzüne dökülmüş, zümrüt yeşili gözleri ile arama perde çekilmişti.

''Effy,'' diyerek dürttü Kai, Effy'i.

Effy bir anda kendine geldiğinde, şaşkın bakışları ben ve Kai arasında mekik dokudu.

''Sen iyi misin?'' diye sordum, dumanın eşlik ettiği nefesim ile.

''İyiyim,'' Dedi neye uğradığına şaşırmış bir şekilde. ''Sadece dalmışım.''

Yarısına geldiğim sigaramdan bir yudum daha alıp, önümdeki kül tablasına bastırdım. Sigaramın, ruhumun bir tutamını temsil ettiğini düşünürdüm hep. Hayatım hep bir parça yarım kaldırdı; tıpkı sigaram gibi.

''Kalkın,'' dedim ayaklanırken. ''Gidip uyuyun.''

''Sizi çok seviyorum,"' diye mırıldandı Effy dalgın bir şekilde.

''Effy yine duygusala bağladı, ben kalkıyorum," dedi Kai sahte bir ciddiyetle -bunu hep yapardı- ve ayağa kalktı.

Gülümsedim. Effy ise zayıf bir kahkaha attı. Kai bir şey söylemeden merdivenlere doğru ilerledi, giderken ise bize dönmeden, ''Ben de sizi seviyorum,'' diye seslendi, sonra gözden kayboldu.

Zümrüt yeşili gözler anında, bir şey beklercesine kehribar gözlerime kenetlendi. Baktı, baktı ve baktı... Ardından gözleri sustu, dili devreye geçti:

''İyi geceler, Tilki.''

Gülümsedim. ''İyi geceler.''

Kırık gülümsemesi yüzüne dağılırken, paraları masanın üzerinden alıp, içerisinde paralarımızı barındırdığımız odaya doğru ilerlemeye doğru başladı.

Kapıdan içeri girmeden önce, ''Ef?'' diye seslendim. Durdu, bana doğru dönmedi. ''Ben de sizi seviyorum.'' Bir anda derin sessizlik bir sis gibi bulunduğumuz salona yayıldı. Sonra kapı sesi, sessizliğin üzerine darbe indirdi ve yine kendi iblislerimle baş başa kaldım.

***

Elli sekiz, elli dokuz ve... gece yarısı! Saat ibrelerinin on ikide buluştukları o an, ölmek için güzel bir zaman dilimi...

TİLKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin