''Senin zirven, benim zeminim.''2
Boğazımda yer alan sertlik yutkunmamı engelliyordu. Hayatımı adadığım iki insandan birinin göz göre göre acının peşine takılıp, ona muhtaç olacağına izin mi verecektim?
Onun kırılışı, benim parçalara ayrılışım demekti.
Ona, onlara -Kai ve Effy- zarar gelmemesi için kalbimi yerinden söküp ortaya koyabilirdim.
''Canım acıyor.'' Burnunu çekti. ''Keşke...'' işaret parmağımı dudaklarının üzerine bastırıp susmasını sağladım ve konuştum:
''Sana kaçıncı kez söylüyorum o lanet olası kelimeyi kullanma diye?''
Omuz silkti, ''İstemsizce söylüyorum, Tilki.''
Sıkıntıyla soludum.
''Tilki?'' dedi bir süre sonra, sorarcasına. Bana Tilki demelerinin nedeni fazla bariz olsa gerekti. Herkes gibi benim de bir ismim vardı: Asi. Asi Demirbüken.
''Hım?'' diye mırıldandım.
''Sen... Hiç aşık oldun mu? Belki bize söylememişsindir... Kimseye karşı hissetmedin mi bir şeyler?'' Sorduğu soru içimdeki mutsuzluğun saydam duvarının üzerine bir tuğla daha ekledi. Aşk ve ben? Fazla zıt kutuplar.
''Zıt kutuplar birbirini çeker," dedi içimdeki Tilki.
Ah.
''Hayır...'' diye mırıldandım. ''Olmadım, olmam da.''
Neşeden uzak gülüşünü duyar gibi oldum. ''Olacaksın...''
Olmayacağımı biliyordum, Kai'nin inat edip aksini iddea edeceğini de biliyordum. Bu yüzden sustum. Bana asır gibi gelen sessizliğin ardından ilk konuşan o oldu: ''İkizlere bir şey yapacak mısın?''
Dudağımın sağ kenarı istemsizce yukarı doğru kıvrıldı. ''Bir şey değil, çok şey yapacağım.''
|
Harflerin birleşip bir kelime yarattığı, kelimelerin ise satırlarda toplanıp tekrar can bulduğu hazinenin kapağını açtım. Bir süreliğine içindekileri incelemeye koyulduğumda gözüm bir cümlede takılı kaldı: ''Yeniden iyi biri olmak mümkün.''
Kitabı kapatıp kapağına küçümseyici bir bakış attım. ''Sana inanmayacağım,'' dedim kitaba, her ne kadar bana cevap vermeyeceğini bilsem de... ''Yeniden iyi biri olamam ben.''
''Vahşi?'' Bir anda kulağımın dibinde duyduğum tanıdık erkek sesi ürkmeme sebep oldu.
Rahat bir tavırla yanımdaki sıraya yayılarak oturdu. Öfke, kalbimde yer edinip oradan damarlarıma sızarken yumruklarımı sıktım.
''N'aber?'' dudağının sağ kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. ''Özledin mi beni?'' Yüzüne daha da yayılan gülümsemesi, mizah duygusundan tamamen yoksundu.
Midemde kötü önseziler yeşermeye başladı, bir anda sancı saplanmış gibi hissettim. ''Ne istiyorsun?'' diye sordum.
''Anlaşma yapmaya geldim.'' Bunu söylerken kalın ve biçimli kaşlarını kaldırmıştı. ''Bu arada ben Uraz.'' tekrar yüzüne tuhaf gülümsemesini takındı.
''Ne anlaşması?'' diye bağırdı Kai sınıf kapısının pervazına yaslanmış bir şekilde.
Sınıftaki öğrencilerin gözleri anında üzerimize dikilince yerimde huzursuzca kıpırdandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİLKİ
AçãoYa ölümü istiyordu karanlığın içinde filizlenen kalbi ya da O'nu. Ama O... ölümden pek farklı sayılmazdı. Başlamasına sebep olduğu bu satranç oyununda siyah takım olmayı o seçmemişti ve o, sadece bir piyondan ibaretti. Kim derdi ki o siyah piyon, b...