''Kimse beni kaybetmekten korkmadı.''
3
Kahramanlık yapmaya çalışmasına rağmen işi eline, yüzüne bulaştıran biriydi o; bazen melek, bazen ise şeytan... Ama ben onu her haliyle seviyordum. Turuncu kafalı Effy'm olarak. Yaptığı saçmalıklardan dolayı kızmıyordum ona. Tam tersine, hoşuma gidiyordu. Beni en iyi gülümsetebilen insandı o.
Hızla telefonun mesaj bölümüne girip Effy'e mesaj attım:
Gönderilen : TURUNCU KAFA.
''Neredesin güzelim sen?''
Anında cevap geldi.
Gönderen : TURUNCU KAFA.
''Ankara yolundayım, Ankara!''
Beraber izlediğimiz bir komedi filminin kesitiydi bu, hatırlıyordum.
Gönderilen : TURUNCU KAFA.
''Ay, gülmekten yerlere düştüm. Yerle sevişiyorum şu an. (Göz deviren emoji.)
Gönderen : TURUNCU KAFA.
''Bir sevişmediğin orası kalmıştı. Onu da yaptın demek. Peki.''
Gönderilen : TURUNCU KAFA.
''Gülmedim!'
Gönderen : TURUNCU KAFA.
''Şaşırmadım!''
İyice sinir etmeye başlamıştı beni.
Gönderilen : TURUNCU KAFA.
''Yazışırken dilin çok uzuyor senin. Arıyorum.''
Anında cevap geldi.
Gönderen : TURUNCU KAFA.
''Ben de seni çok seviyorum.''
Gözlerimi devirip aradım ve telefonu kulağıma götürdüm. İlk çalışta açtı, açtığı gibi de konuşmama izin vermeden seri bir şekilde konuştu. ''Dilim kopsun ki şaka yaptım. Yoksa ben bilmez miyim namusunu baş tacı yaptığını? Ne olur kızma bana lütfen, lüt...'' söylediği saçmalıklara dayanamayarak sözünü böldüm.
''Neredesiniz?''
''Bizim yerde?''
Telefonu yüzüne kapatıp, Kai'yle beraber okulun çıkışına yöneldik.
Yol on dakikada kadar sürmüştü. Taksi durduğu anda Kai taksiden fırlayıp uçurumun olduğu tarafa doğru koştu. O arada taksi parasını ödeyip taksiyi gönderdim. Yetimhaneden kaçtığımızdan beri buraya hep gelirdik. Bizim yerimizdi burası: uçurumun kenarı...
Ben on üç, Kai on iki, Effy ise on bir yaşındaydı. O yaşlarımızdan bu yana aşıktık buraya. Şu an ise ben on sekiz, Kainat on yedi, Effy on altı yaşındaydı. Tamı tamına beş yıl, diye düşündüm. Ne çabuk geçmiş öyle...
''Bak döverim seni, hayvan!'' Birden bağırış sesleri duyduğumda adımlarımı hızlandırıp Effy'nin, Kai'nin ve Araz'ın olduğu bölgeye gittim.
''Ne oluyor burada?'' diye sordum, kollarımı göğüs altımda birleştirerek.
''Bu hayvan bana ikide bir havuç diyip duruyordu. Hem o yüzden, hem de videonun tehditi amaçlı şey ettim, o yüzden kaçırdım yani...'' Effy'nin saçmalıklarını ifadesiz gözlerle dinledikten sonra Araz'a döndüm. Eli kolu bağlı, ağzı bantlı bir şekilde sandalyede oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİLKİ
AksiYa ölümü istiyordu karanlığın içinde filizlenen kalbi ya da O'nu. Ama O... ölümden pek farklı sayılmazdı. Başlamasına sebep olduğu bu satranç oyununda siyah takım olmayı o seçmemişti ve o, sadece bir piyondan ibaretti. Kim derdi ki o siyah piyon, b...