19.Bölüm: ÇOBAN YILDIZI

366 30 164
                                    

(Acele ile yazıldı, yazım hatalarını belirtirseniz çok mutlu olurum ve geç, erken gelmesi bakımından diğer bölüme oy ile yorumların çok katkısı olacak.)

"Saatiniz;

Bir bakacaksınız üç,

Bir bakacaksınız hiç..."

~

PLUMB|CUT.

19

Hani ağlamamak için kendiğimizi zor tuttuğumuz, nefesimizi kestiğimiz anlar olurdu ve o anlarda boğazımızda bir düğüm oluşurdu. İşte ben, o düğümü günlerdir taşıyordum boğazımda. Ve o düğümün gün geçtikçe çözülmesi gerekirken, tamamen kördüğüme dönüşüyordu.

"Neler oluyor Kılınç?" Annemin, titrek ve şok dalgasına kapılmış sesiyle babama yönelttiği soru, babamı da şaşkına uğrattı.

Cidden, ne oluyordu? Benim annemin ölmüş olması gerekirdi.

"Bu kız..." dedi babam şok içerisinde. Bakışları üzerime çivilenmişti. "Yalan söylüyor."

"Kes lan sesini!" Uraz bir anda babamın yakasına yapışınca kolu sırtıma çarptı, yere savruldum. "Yeter lan artık!" Öfkeden kudurmuş gibiydi. "Senin bu kıza bunları yaşatmaya ne hakkın var orospu çocuğu!"

Kai'nin bakışlarının bana çevrildiğini hissettim ama ona dönmedim bile. Kehribar gözlerim, annemin zümrüt yeşili gözleriyle kenetlenmişti. Ne yapması gerektiğini bilemiyormuş gibi bakıyordu gözleri.

Başını iki yana sallayıp ayağa kalktı ve elini Uraz'ın omzuna koydu. "Bırak onu." Uraz'ın, babamın üzerindeki bedeni anında donakaldı. İlk baş siyahın en karanlık tonuna bürünen gözler bana çevrildi, ardından annemin, omzundaki eline ters bir şekilde baktı. "Kalk üzerinden."

Bu da neydi?

"Zeliş Demirbüken," dedi Kai sert bir sesle. Annemin gözleri Kai'ye döndü. "Sakın o adama inandığını söyleme. Hayatın boyunca yaptığın en büyük hata bu olur."

"Adam mı?" Dedim küçümseyici bir tavırla ve gülmeye başladım. Sinirlerim bozulmuştu, sabaha kadar gülebilirdim.

Zümrüt yeşili gözler yorgun bir bakışla bana döndü, durdu, durdu ve uçup gitti.

"Kalk üzerinden," diye tekrarladı Uraz'a.

O kadar boş hissediyordum ki.

Uraz ilk baş bırakmayacak sanmıştım, babamın yakasını biraz daha sıktı ama hemen ardından tiksinir gibi bıraktı ve ayağa kalktı.

Babam da küfredip ayağa kalktı ve üzerindeki takımı elleriyle silkelemeye çalıştı. "Seni pişman edeceğim köpek!"

Uraz'ın dudakları saniyeliğine yukarı kıvrıldı.

"Kılınç," dedi annemin sesi.

Babam hışımla ona döndü. "Sakın şunlara inandığını söyleme!" Kolunu tutup Çilek Demirbüken yazılı mezara çevirdi. "Kızımız öldü bizim! Ne kadar kabullenmek istemesen de öldü!" Ardından bize döndü. "Neyin peşinde olduğunuzu bilmiyorum ama amacınıza ulaşamayacaksınız!"

Kahkaha atmaya başladım. Delirmiş gibi hissediyordum. Herkesin gözü üzerimdeydi. "Ama biliyor musun," dedim kahkahalarımın arasından. "Yağız'ın söylediği yalan da mükemmeldi. Kan kaybından ölüm, ha?" Alkış yaptım. "Perfect."

TİLKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin