''Bazı yalanlar güzel,
Bazı gerçekler acıymış.
Bazı ölümler uzun,
Bütün hayatlar kısaymış.''
/ Teoman
11.
Acele ile yazıldı. Yazım hataları varsa üzgünüm.
(Bu bölümü Funda H.'dan özür dileyerek yazıyorum.)
*
An itibariyle içerisinde bulunduğum dünyamda zaman kavramı yoktu, kulağımı fısıldayan içgüdüsel varlıklar da yoktu. Bir tek ben ve göğüs kafesimi delip geçmek için çaba harcayan kalbim vardık.
''N-ne oluyor burada?'' Effy ve Araz'ın aksine ağzını açmayı başarabilen Kai'nin sesi şaşkınlığını bariz bir şekilde içine almıştı.
Dudaklarım istemsizce aralandı. İlk önce boğazımdaki yumruyu söküp atmak istedim, beceremedim.
''Ne oluyor burada Uraz?'' diye sordu Araz dişlerinin arasından. Ses tonunda yatan öfke fazla katıydı ve benimle özellikle göz göze gelmek istemiyor gibiydi.
''Kai'nin verdiği görevi yerine getiriyoruz,'' diye yanıtladı Uraz, benim aksime gayet rahat bir tavırla.
Bir an onun rahatlığı üzerime bulaşır gibi oldu, ardından mantığım yerine tamamen oturduğunda hızla Uraz'ın üzerinden kalktım.
''Kelepçe?'' dedi Kai sorar bir şekilde. Zar zor ciddileştirdiği sesinin altında yatan alayı duyabilmiştim.
''Kızlar,'' dedikten sonra yutkundum. ''Sonra anlatırım.''
Effy hiçbir şey söylemeden gözlerimin içine bakmaya devam etti, Kai ise başıyla onayladı.
Uraz ayaklanıp Araz ile dip dibe geldi. Birkaç santimle Uraz'ın boyu, Araz'ı geçiyordu. Ardından aralarında anlam veremediğim bir bakışma geçti. Kısa bir süre onları izledik. O ortamdan bir an önce sıyrılmak istedim ama Uraz'ın bileğine bağlanan bileğim buna izin vermedi.
''Aç artık şunu!''
Siyah gözleri ağır hareketlerle bana döndü, sonra umursamaz bir tavırla cebinden anahtarı çıkardı ve bileklerimizi birbirinden ayırdı. Demir kelepçe yere sendelenip tok bir ses çıkardıktan hemen sonra Uraz gitti. Giderken Araz'ın omzuna çarpan omzu, Araz'ın dengesini bozmuştu. Sessizliğin bir süre hükmettiği ortamda Araz'ın öfkeye bulanmış gözleri gözlerimi yakaladı, bir süre durdu, sonra uçup gitti. Bakışları ile birlikte o da gitmişti.
''Ne oluyor?'' diye sordu Kai tam önümde biterek.
Bir şey dememeyi tercih ederek Effy'e çevirdim bakışlarımı. Gülümsedi; gülümsemesinin sahteliği karşısında bakışlarımı ondan da aldım ve gidip su içtim.
''Bu olayın üzerine bir bardak su içilir zaten!'' diye seslendi Kai alayla.
Gözlerimi devirip kızları orada bıraktım ve üst kata, odamıza çıktım. Yatağa sırt üstü uzanmış beyaz tavanı izlerken düşüncelerimin istilasına uğruyordum. Düşüncelerimi bastırması amaçlı telefondan bir müzik açacağım sırada kapı açıldı ve içeriye Effy ile Kai girdi.
"Ne yapıyorsun ?" Diye sordu Kai.
''Hiç,'' diye mırıldandım. ''Müzik dinleyecektim biraz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİLKİ
AçãoYa ölümü istiyordu karanlığın içinde filizlenen kalbi ya da O'nu. Ama O... ölümden pek farklı sayılmazdı. Başlamasına sebep olduğu bu satranç oyununda siyah takım olmayı o seçmemişti ve o, sadece bir piyondan ibaretti. Kim derdi ki o siyah piyon, b...