Küçük bir kalbe sığar ya dostluk, bir ömre sığmaz...
Keyifli okumalar.
Tohum; afiyetle yenilen meyvenin, dalından koparılan bal şerbetinin, tatsız ama çok işlevli ilk nüvesi. Kocaman ağaçların kalbi, göğe uzanan eli, mis kokan çiçeklerin ciğeri, yemyeşil yaprakların küçük güneşi...
Varlığın özü, gözle görülenin en küçüğünde gizli hep. İnsanın başlangıcı bir nutfeden mesela. Yeri gelip dünyayı titreten insanın yaradılışı bir tohumdan... Küçük ama sırlı yaratılan her bir tohum insana bahşedilen en güzel hediye...
Diktiğiniz ilk ağacın filizleri, ultrasondaki bebeğinizin ilk görünüşü... Küçücük bir tohumdan varlığa dönüşen sayısız nimet, diğeri emanet. Koca bir ömür sırtınızı yaslayacağınız ağaç, ipekten yumuşak saçlarını okşayacağınız bir evlat olur günün birinde. İlk atılan tohuma nefes aldığınız süre boyunca şükredersiniz. Ve sonucunda, yüzünüzde gökkuşağından farksız bir gülümseme oluşur.
Manevi alemde atılan tohumlarsa tam bir Simurg zerafetinde. Renkleri gözün görebileceği en canlı boya, kanatları ruha özgürlük dağıtan bekçi, gözyaşı yüreklere şifa. Küllerinden doğmak için önce nefsini öldürmeli ki Simurg gibi efsane olabilsin insan. Yorulmamalı ki, kalp yeniden doğuşa şahit olurken nefesi kesilmeli insanın.
Zamanın ötesine geçmeli yürekler, tohum atıldıktan sonra su kana kana içilmeli ama hiç doymamalı insan. Yaraşır yüreklere atılmalı ki abı hayatla ölümsüzlüğü kucaklamalı göğsün tam ortasındaki et parçası.
Şimdi Ali'nin Simurg'u kanatlanmış en güzel ateş dansını yapıyordu. Dinlenmeye ne hacet küle dönmeden dirilmek yoktu onun için. Tekrar tekrar yeniden doğacaktı. Aşkı henüz tatmamış yüreği önce kardeşlikle imtihan olacaktı. Kendi masalını yazacaktı Ali. Başrolü de ilk hocası olacaktı.
"Allah senden razı olsun Ali."
"Yanlış replik. Bunu benim söylemem gerekmez miydi?"
Bekir önce gülümsedi sonra omzunu sıkı sıkı tuttu Ali'nin. Tam yüreğinin içine baktı.
"Allah ikimizden de razı olsun o zaman."
"Olsun Hocam."
"Hocam?"
"Hiç mütevazı olmaya çalışma Bekir Hocam. Sözlerin çok çalışılmış, çok okunmuş geldi. Daha aşağısı kurtarmaz artık."
"Eyvallah Ali."
Bekir önce yüzüne baktı Ali'nin gözlerinde ne görmek istediğini bilemeden. Sonra da kardeşliklerini mühürledi.
"Eyvallah Ali'm."
"Eyvallah Hocam."
****
"Her yerde sizi aradım. Yalan oldu desenize şu müze gezisi. Daha sonra mı tanıştırsaydım acaba? Kesin Bekir bilgi yüklenmesini yapmıştır şimdi ben yetemiyorum malum. Arkadaş bir şeyden de eksik kal. Hazretin içi içini kemiriyor. O bilgiyi bulacak illa, kokusunu alıyor önce kitabın sonra durdur durdurabilirsen. Artık kitap kesmiyor, ayaklı kütüphanelere dadandı demek. Bu arada müzenin tıp bölümü gayet iyiydi, bilgili bir ağabeyimiz olacaktı başında aslında ama sonra ne olduysa rahatsızlandı. Müzeyi daha önce gezen bir peri kızı verdi bütün bilgileri. Yani tıp bölümünü aştık. Hiç kaçırmadım hepsini dinledim. Diğer herkes pek memnun kaldı anlatımından. Aslında kalmamalılardı. Fazla mı diktiler gözlerini acaba? Düşündüm de zaman zaman yapmak lazım böyle aktiviteler. Sonuçta bizim de nefes almaya ihtiyacımız var. Ben yine gezi olursa sana ses ederim Bekir. Bu sefer pek verimli olmadı senin için ama söz ben anlatacağım sana. Neden öyle bakıyorsunuz? Burnumda bir şey mi var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 ÇEYREK (Tamamlandı)
Spiritual✒Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam... Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam.. ✒Bekir, Ali, Ömer ve Osman... Modern zamanların klavyelerinden değil, fazla geçmiş bir zamanın tozlu sayfalarından çıkıp geldiler. ✒Hem 4 çeyrek de bir tam ede...