Gözlerim kapansa da, gecelere kadar laptopla sevgili olsam da, bileğim kendinden geçse de yazıyorum efenim. Geciktiğini düşünseniz de şartlarımı çok zorluyorum. Bu nedenler silsilesi ile... Bir yıldıza tıklamak zor geliyorsa, Allah iyiliğinizi versin efenim ^^ Duyduğuma göre tıklamayanlar evde kalıyormuş. Benden söylemesi. Neyse çeyrek ailem siz özlemişsinizdir çeyreklerimi. Ben bölümle baş başa bırakayım sizleri...
Keyifli okumalar...
****
Osman elini başına yaslamış, dirseğini de koltuğun kolçağına koymuştu. Gözlerini karşıya dikip boş boş bakıyor gibi görünüyordu. Ama aslında düşünüyordu. Gönlünde bir duygu karmaşasıdır gidiyordu son günlerde. Yolu bir iki gündür sürekli Galata'ya düşüyordu ya da düşüyordu bir şekilde işte. Dergahın kapısına kadar geliyor, bir bakıştan sonra dokunuyordu. Kapısına okşar gibi sürüyordu elini. Sonra girişteki yazıyı okuyor, iç çekerek geldiği yolu yavaş yavaş geri dönüyordu. Hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldi.
"Ne diye bekliyorum ki girmek için?" Kendi kendine söylenirken, kapıya çoktan ulaşmıştı bile. Portmantodan montunu almıştı ki ellerindeki köpüğü, önündeki önlüğüne silen İnci çıkageldi mutfaktan. Dudaklarını içe doğru kıvırıp kafasını salladı. "Oğlum! Nereye diye sormuyorum artık." Osman kafasını kaşıyarak baktı İnci'ye. Ne diyebilirdi ki? Yalan söylemezdi. Doğruyu söylemek de içinden gelmemişti. Sanki evde ekmek bekleyen çocuklar vardı da Osman her gün iş aramaya gider gibi gidiyor ve eli boş dönüyordu.
Mahcup bakışlarını dikti İnci'ye. O da bir çırpıda tüketip minnettarlığına kattı, eridi gitti ruhundan. "Çok geç kalma olur mu? İstanbul burası. Aklım kalıyor işte. Uğurlar olsun evlatçım." Osman bir çırpıda annesinin yanına varıp başından öptü. Sormadan anlıyor, sıkmadan merak ediyordu. Bir de rahatlatan gülümsemesini sununca, üzerine tek bir vişne konulan bembeyaz, kar misali bir pastanın tadı kalıyordu damağında. En sevdiğinden...
Osman annesine veda edip, emin adımlarla Galata'nın yolunu tuttu. Ama o emin adımlar kapının tam önünde gayet düşük voltajlı hale gelmişti. Durdu, durdu, durdu... Epeyi bekledi. Tam düşünecekti ki şeytan değil de aslan galip geldi. "Hayrola kardeş? İçeriden mi emin değilsin, yoksa kendinden mi?" Tanıdık sesle arkasını döndü Osman. Bu çocuğa daha kaç kere mahcup olacaktı.
"Aslında ben daha çok nereye varacağımdan emin değilim." Kapının tokmağına asıldı Ali. "Biliyor musun plan yapıyorsun, ummuyorsun ama plan yapanların en kudretlisi sana öyle güzellikler yazıyor ki bir gün sonra yatağından başka biri olarak kalkıyorsun. Yani sen de çıkarken başkası olarak çıkarsan, Rabbin hikmetini gözet. Bil ki en istediğin değil, en hayırlısı gelmiştir başına."
Sağ ayağını içeri atıp Ali'yi takip etti. Ali birkaç adım atmıştı ki durdu. Kapanan kapının ardından gelen ayak sesleri yüreğini ferahlatmıştı. Kabul ediyordu Bekir'e imrendiğini. Bir zamanlar gözlerinde dibi hiç gelmeyecekmiş gibi içine çeken boşluğun, başka gözlerde salınması rahatsız ediyordu Ali'yi. Bulaşıcı bir haldi bu. Bekir'den geçmişti. Ali bir insanın ruhundaki kara lekelerin beyaza yorulması gerektiğini öğrenmişti. Kötü rüyaların hayra çıkması için temennide bulunulması gibi. Kimse kara bir lekeyle yaşamak istemezdi, heyhat herkese öğretilmiyordu renkler.
"En sevdiğin renk ne?" Osman bu beklenmedik soru karşısında duraksadı. Zaten durmasa, Ali'nin sırtına çarpacaktı. İkiletmeden verdi bu ilginç sorunun cevabını. "Değişiyor." Kaşlarını çattı Ali. "Nasıl yani? İnsanın en sevdiği renk hep en sevdiğidir. Değişmez ki!" Osman yüzünü sıvazladı. Doğru bir şekilde ifade edebilmeyi umarak cevap verdi. "Farklılık gösterir ama değil mi? İki şeyden eminim. Birincisi ruh halinin insana etkisi renk ayrımına kadar gidebiliyor. İkincisi de hayat sen beyazı düşlerken, birden kapkara bir bulutu üzerine salıyor. Önceliklerim bile değişirken, bir renk mi beni kısıtlayacak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 ÇEYREK (Tamamlandı)
Spirituale✒Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam... Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam.. ✒Bekir, Ali, Ömer ve Osman... Modern zamanların klavyelerinden değil, fazla geçmiş bir zamanın tozlu sayfalarından çıkıp geldiler. ✒Hem 4 çeyrek de bir tam ede...