Bersun; Bölüm 17: Çağlar.

11.5K 365 60
                                    

Babamın sözleri üzerine herkeste şok etkisi yankı yaparken neye uğradığımı şaşırmış şekilde babama bakarken Mehmet Mirza yatağından hızlıca ve sertçe kalkıp yanımıza geldiğinde sinirli gözlerle bir bana bir babasına bakıyordu.

"Baba! Sen Bersun'a tokat mı attın?!" Babasıda sinirlenmiş bakışlarını Mehmet Mirza'ya yönelttiğinde içim korkuyla dolmuştu, çevremde alınıp verilen hırslı nefesler hiç hayra alamet gibi görünmüyordu. İbrahim ağanın gür sesi kulaklarımıza dolduğunda söyledikleri ortamın pamuk ipliğine bağlı gerginliğini parçalayıp toz etmişti.

"Attım! Atarımda, herkes haddini bilecek ve sen Mehmet Mirza bana, babana karşı bu kadını savunmayacaksın!" Mehmet Mirza'nın sinir doku gözlerine şaşmınlıktanda bir tutam eklendiğinde midem ve çevresinden garip hareketlenmeler hissediyordum, hayır bunlar kelebekler değildi, kusmuktu. İstemsizce ağzıma kadar gelen kusma hissini geri ittim, ortam bu kadar gerginken birde kusmuk temizlemekle uğraşamazdım.

"Bak baba, sana bugüne kadar bir kez olsun saygısızlık etmedim, lafından ileri gitmedim kendime hayat felsefesi diye '2 kere 2 4 babam 5 diyorsa 5' lafını belledim ama iş benim karıma, benim namusuma gelince biter baba! Bir daha Bersun'un kılına bile zarar vermeyeceksin!" Mehmet Mirza'nın beni böylesine savunmasıyla kalbim hızla atmaya başlamıştı, göğüs kafesim kırılmak üzereymiş gibi hissederken gözlerimi yumdum. Aklıma gelen şeyle ise bütün mekanizmam durmuştu.

"Zaten zarar veremeyecek, artık kızımı göremeyecek bile! Boşanacaksınız dedim o kadar!" Mehmet Mirza tam cevap verecekken derin bir nefes aldım, gözlerim dolmuştu, belki hayatımın fırsatı karşımdaydı, ondan boşanacaktım ve kendi hayatıma bakacaktım, mutlu olacaktım. İzmir'e geri dönüp belki okula devam edecektim belkide şirketlerin başına geçecektim.. Gözyaşlarımdan biri gözümü arsızca terk ederken yanağıma ulaşmanın heyecanıyla akıp çeneme inmişti. Yeniden derin bir nefes aldım, kalbim sıkışıyordu. Mehmet Mirza'nın konuşmasına fırsat vermeden elimi kaldırdım.

Böyle öğrenmemelilerdi, affedin beni canlarım.

"Baba, boşanmayacağım. Boşanmayacaklar, hem ben kocamı seviyorum hem de, Didar hamile." İçimden Didar'ın ve abimin beni kısa sürede affetmeleri için dileklerde bulunurken sinir dolu yüzlerden sırasıyla şaşkınlık heyecan ve mutluluk dalgaları geçmişti. Heyecan dalgasının üzerinden biraz geçmesinin üstüne babamları salona aldım, Mehmet Mirza'yı da yardımcı olarak salondaki tekli koltuğa oturttum.

İçeriyede götürdüğüm sandalyelerden birini çevirip oturduğumda babam konuşmaya başlamıştı, beni düşünmesi çok hoşuma gitmişti, benim için gerekirse töreyi çiğneyecekti.

"Mehmet Mirza, kızımı sana emanet ediyorum. Eğer onun saçının teline, tırnağının ucuna zarar gelse seni sorumlu tutarım demedi deme. İbrahim ağa! Bir daha kızıma yaklaşmayacaksın bile, bir de şartım var, " babamın bakışları Mehmet Mirza ve beni bulduğunda işaret parmağıyla ikimizi gösterdi. "Siz ikiniz artık o konakta yaşamayacaksınız, o konakta yaşamaya devam edeceğiz diye tutturursanız andım olsun berdeli bozarım, canım pahasına olsun bozarım!" Babamın sözleri üzerine sorarcasına Mehmet Mirza'ya baktım, düşünceli gözleri beyaz üzerine gümüş ve siyah desenli halının üstünde geziniyordu. Hafif doğrulduktan sonra babama döndü, ellerini önünde kavuşturup konuşmaya başladı.

"Şartın kabulümdür Şahin ağa, zaten sen şart koşmasanda ben karımı o konakta yaşatmazdım. Bir süre işler için İzmir'e ve İstanbul'a gideceğiz. Bu arada hazır gelmişken sana danışacağım bir mevzu vardı, onu diyeceğim. Bersun'un Suat babası şirketleri Bersun'a bırakmayı düşünüyor, ben onay verdim lakin Bersun seninde rızanı istiyor. Sen ne dersin bu işe?" Mehmet Mirza'nın sorusu üzerine babam bir süre tepki vermedi, yeterince düşündüğünde ellerini yavaşça birbirine sürdü, hafifçe yüzünü kaşıdıktan sonra konuşmaya başladı.

BERSUN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin