➰
"Allah be! Yürü be Caner! Yürü Caner! At oğlum şu topu! At şu topu! Allah çarpmaya ilaa Caner! Ulan bi top atcaksınız kız gibi oynuyonuz! Para mı alıyonuz sanki!" Elim havada Caner'e saydırırken üzerindeki Fenerbahçe formasıyla tıpkı benim gibi saydıran Yahya'nın çekirdek çöpü tabağını devirmesiyle saydırmayı bıraktım.
"Karı gibi oynuyon lan! Beceremiyosan çık git dayi ne zorluyon işi yani!" Yahya saydırmaya devam ederken gülerek yerden tabağı aldım ve toplamaya girişmeden maçı izlemeye devam ettim. Sonucunu bildiğim maça eğlenmek için bakıyordum, tabii Yahya'yı da bu işe dahil etmiştim. Biz ayrı maç izleyemezdik ki.
Maçın ilerleyen dakikalarında Kuyt emmiden gelen gol ile bağırarak ayağa kalktım.
"Goooooooool! Gol lan gol! Holigam kamkilerim kalkın coşuyoz! Hoppa cuppa hoppa cuppa." Kapının açılmasıyla başımı kapının olduğu tarafa çevirdim. Maç izlerken coşabiliyordum, ergenleşebiliyordum ve yakışıklı futbolculara laf atabiliyordum. 'Pşşt yavrum hepsi senin mi?' Gibi.
"Bersun? Ne oluyor burada?!" Elindeki silahı indiren Mehmet Mirza'ya bakarken YeKa hiçbir şeyin farkında olmadığı haliyle hâlâ zıplarken Mehmet Mirza'nın sert bakışlarıyla koluna vurdum.
"Nooldu dayi zevkime şeetme lan gooooooool!!!" Koluna şimdide bir yumruk geçirince döndüğünde Mehmet Mirza sanki onu tanımış gibi yumuşamıştı. YeKa'da Mehmet Mirza'nın farkına vardığında sırıtarak yanına gitti.
"Ooo enişte, sensin demi maşAllah nası yakışıklı herif!" Elini sıkıp tokalaştıklarında güldüm. Ortam bir pamuk gibi yumuşacıktı. Zaten YeKa'nın her ortamı yumuşatma huyu vardı, onun olduğu ortamda gerginlik olamazdı ki.
"Bittiyse maça döneceğim, sevinmem gereken bir gol daha gelecek." Mehmet Mirza'yla Yahya bana doğru geldiklerinde hemen koltuğa oturdum, loca gibi yerimi kimseye kaptırmaya hiiiç niyetim yoktu.
"Yürü bee! At topu Sow'um at topuu kim tutar seni at topu, bu goller senin hiç durma hadi uçur şampiyonluğaa!" Mehmet Mirza halimize gülerken YeKa'yla havalara zıplıyorduk. Maçın sonlarında gelen golden sonra bilgisayarı kapattım, orada bir kırmızı kart gelecekti ve ben küfürlerimi Mehmet Mirza'nın yanında serbest bırakmayacaktım. Adamın sert kıza zaafı var herhalde ki beni o gün seçmişti, bende zaafının daha da artırmak gibi sonuç verecek sert imajı çizecek kadar aptal değildim.
"Bersun, konuşmamız gerek." Mehmet Mirza'nın sözleriyle YeKa içeri geçmek için hareketlendi. Kapı kapandığında Mehmet Mirza koltukta bana doğru yaklaştı ve ciddi bir şey konuşmaya hazırlanır gibi nefes aldı.
"Şey, Bersun. İmam nikahı kıydırmamız gerek. Tabii imam nikahı için iki tarafında rızası gerek, nasıl yapsak?" Mehmet Mirza'ya bakarken düşünmeye başladım. Bu benim aklıma hiç gelmemişti, elbette imam nikahı kıydıracaktım ama rıza konusu aklımın ucundan bile geçmemişti.
"Kıydırmaktan başka şansımız yok zaten, hiç olmazsa hemen aradan çıksın. Bu akşama halledelim onu." Mehmet Mirza'nın doğru sözlerine başımı salladım. Haklıydı, zaten kıyılacaktı hiç olmazsa hallolsaydı. Hem rıza konusunda yapacak bir şey yoktu. Evliliğe razı gelmiştim ve hiç kaçmayı denememiştim. Hem, abimin canı benim kaçacak olmam kadar önemsiz değildi.
"Tamam, öyle yapalım o zaman." Mehmet Mirza'da onaylayıp işleri halletmek için dışarı çıktığında formamı ve üzerimdeki Fenerbahçe'ye dair her şeyi çıkarmak için odama gittim. Aden'i yatağımda gözleri kapalı, tatlı bir şekilde uyuyor görünce sessiz bir şekilde dolabıma ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERSUN (Töre)
General FictionHer şeyi öğrendiğim gün, ölüm günüm olmuştu, ya da ben öyle sanmıştım. Yaşayan,hayattan zevk alamayan, mutluluğu son demlerine kadar yaşayamayan bir ölüye dönecektim sanırım. O hafif sakallı yakışıklı adam, Mehmet Mirza Miranoğlu anlamsızca beni s...