Bersun; Bölüm 23: Yine Yeni Yeniden EVET!

11.8K 344 30
                                    

"Ben her şeyi hatırlıyorum!" Mehmet Mirza'nın yüzündeki ifade kalp atışlarımı hızlandırırken heyecanım tavan yapmıştı, saçma gelse de o kız başıma vurduktan sonra hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti. Küçüklüğümden itibaren her anım, Eymen'in yüzünü hatırlamıştım, onunla yaşadıklarımı, Muzaffer Berk'in ölüm haberini getirişini, yıllarca Eymen'in arkasından tuttuğum yası, bir anda evlenme kararımın verilişini, evlenmemi, kendimi Cancun'da buluşumu, orada yaptığımız anlaşmayı, geldikten sonra Mehmet Mirza'nın vuruluşunu, adamı dövüşümü ve üzerine tokat yeyişimi, Mete'ye ev ayarlatışımı, o evde babamın bizim boşanmamızı istemesini ve benim kabul etmeyişimi, Didar ve abimin bir çocuğu olacağını, Çağlar'ın bize yaşattıklarını, Aden'in doğum haberi üzerine buraya gelişimizi, yazdığım itiraf, acı ve aşk dolu mektubu... Her şeyi hatırlıyordum.

"Sen, gerçekten mi?" Gözleri kalbimin derinliklerine işlerken şaşkınlığı üzerimde garip bir etki bırakıyordu. Karşımda gözlerimin içine şaşkınlıkla bakan Mehmet Mirza vardı, kocam, uğruna birini öldüresiye dövdüğüm adam vardı. Kalbimdeki kelebekleri sonsuzluğa uçuran, bir bakışıyla karnımda bir hayvanat bahçesinde olabilecek tüm hayvanları zıplatan adam vardı.

"Gerçekten." Bersun, ben Bersun Miranoğlu'yum. Yalnızca Mehmet Mirza'nın Bersun'uyum. Yıllarca aşık olduğumu bildiğim Eymen, yıllarca bana aşık olduğunu bilmediğim Çağlar ya da sevdiğini bildiğim ya da bilmediğim bir başkasının değil. Karşımda duran baby face, hafif sakallı, kahverengi ve bana dolu dolu gözlerle bakan adamındım. Tıpkı onun yalnızca benim olduğu gibi. Yıllarca aşık olduğunu bildiği Berrak ya da yıllardır ona aşık olduğunu bilmediği Gülşah ablam ya da bir başkasının değil, benimdi.

Sırtımda hissettiğim kollar üzerine ben de kollarımı Mehmet Mirza'nın boynuna doladım. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Her şeyi hatırlıyordum, kolları belime dolanmış adam sayesinde her şeyi hatırlıyordum. Onun sayesindeydi çünkü o kadını eve o almıştı. Evet! O cadıyı eve o sokmuştu!

Allah'ım affet bu mutlu anı bozuyorum ama ne yapayım o da eve o cadıyı getirmeseydi!

"Mehmet Mirza!" dedim kollarımı çekip kızgın gözlerimi onun masum kahvelerine dikerken. Anlamlandıramadığı her halinden aşikar olan Mehmet Mirza'ya kızgınlığı birazcık kaçmış gözlerimle baktım, normalde kro kılıklı bir adamın şaşkın halinin bu kadar tatlı olması anormal değil miydi?

"Ben sana bu kadına gerek yok dedim, tuttun bu manyağı aldın eve söylediklerini duyman lazımdı! Neymiş efendim ben sana büyü mü yaptırmışım, neymiş ben kara kuruymuşum, neymiş efendim benim bir mavi gözüm varmış o da Sibirya kurdunda da varmış, neymiş efendim sen haşin erkekmişsin, senin adın bile yakışıklıymış! Yolarım ben o kızı, yeminim olsun yığarım ben onu yere mahvederim! Hasta hasta kavga ettirdi bana!" Gülmemek için kendini sıkar halde olan Mehmet Mirza'nın dudakları birbirine sıkıca basılı olduğu için kızarır gibi olmuştu. Kaşlarımın çatıklığı Mehmet Mirza'nın bu haliyle artarken omzuna bir yumruk attım. "Gülme!" diye çıkıştım ama kahkaha atmaya başlamıştı bile.

"Bersun! Sen baya sinirlenmişsin hele beni epey kıskanmışsın!" Kahkahalarının arasından zar zorda olsa anladığım cümlesi üzerine surat astım. Sinirlenirdim elbet, benim hakkımda ne kadar terbiyesizce konuşmuştu öyle, hele Mehmet Mirza'ya yanaşacakmış! Yakarım ben o yanaşmayı! Sen kimin kocasına yanaşıyorsun bir kere, ahlaksız kadın!

"Sinirlendim kabul ama kıskanmadım, ahlaksız olması sinirlerimi bozdu sadece!" Omuz silkip onu izlerken gülerek başını sallıyordu, alaya almıştı resmen beni, sinirlerimi bozmak baya hoşuna gidiyordu.

'Alay etmek hojdır ama senena?!' Diye bağıran iç sesime dur desemde benden bile çirkef olduğu için onu durduramıyordum. O beynimin içinde bağırıp yankılar oluştururken ben aklıma düşen şeyle durdum, ne çatık kaşlarım ne de sinirli gözlerim vardı.

BERSUN (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin