-Özel Bölüm-
Herkese selam! 2K şerefine (Şu an 3K ama o ayrı bir şey, teşekkürler!) istediğiniz ağızdan yazmamı istediğiniz bölüm geldi :D Ve eh.. romantik pek yazamıyorum bu yüzden biraz odunca yazılan bir bölüm oldu he? Umarım beğenirsiniz ve eh evet oylamadan haberi olmayanlar için bir hatırlatma. Özel bölüm kurgudan 'biraz' kopuk bir bölüm. Bunu da göz önüne alın lütfen. Keyifli okumalar.
Not: Bu bölümü tüm foxica hayranlarına ithaf ediyorum.
Bugün güzel bir gündü.
Öyle olmak zorundaydı.
Bugün benim en harika günümdü.
Çünkü bugün beraber yazlığa gidiyorduk.
Babam şirketin iflasından sonra annemi aramış ve yazlığa gitmemiz gerektiğini söylemişti. Kalbim bir kuş gibi kanat çırpıyordu sanki. Bugün farklı olacaktı. Çünkü babam geri dönmüştü. Annem beni sabah erkenden uyandırmak için odama geldiğinde ben çoktan hazırlanmış bacaklarımdan beyaz çorapları geçiriyordum. Dizime kadar gelen beyaz renkli çoraplara heyecan ile bakarken annemin gülümseyen yüzüne de karşılık veriyordum.
Yazlık en sevdiğim yerdi. Okyanus oldukça yakındı. Etrafta fazla ev olmazdı ve genelde yalnız olurdum ama ailem ile beraber oldukça eğlenirdim. Kendimi yatağa attığımda annem hala kapının önünde dikiliyordu. Nedense kadının yüzünde anlamlandırmadığım bir gülümseme vardı. Yattığım yerden doğrulduğumda gülümseyen yüzümle ona bir soru sordum.
"Sen de heyecanlı mısın anne?" dedim. Annem küçük bir kıkırtı ile gülümsediğinde kapının kolunu biraz daha araladı.
O an siyah uzun saçları, kırmızı fırfırlı elbisesi ile Clarke gözüktü. Mavi gözleri ile bana bakıyor ve gülümsüyordu. Elimde olmadan yüzüme yayılan gülümseme ile yataktan aşağı atlayıp Clarke'ın yanına gittim ve soran gözlerle anneme baktım. Annem küçük bir gülümseme ile bana baktığında "Clarke'ın annesinin bir işi çıkmış ve babası onu almaya gelemiyormuş. Yani o da bizimle beraber yazlığa gelecek." Dedi. Annemin narin parmaklı eli benim saçlarımı okşadığında "Eh.. artık sıkılmazsın değil mi?" diye sordu. Başımı hızla iki yana salladım ve yüzümü kaplayan koca gülümseme ile devam ettim. "H-Hayır! Asla sıkılmam." Annem gülümsedi ve kafası ile aşağı inmememiz gerektiğini anlatan bir jest yaptı. "Kahvaltı aşağıda sizi bekliyor. Bir saat sonra zaten baban gelip bizi alacak." Dediğinde başımı hızla salladım.
Gözlerim Clarke'ın çilli yüzünde dolaştığında Clarke'ın mavi gözleri benle buluştu. Beni dirseği ile dürttüğünde ince ve tatlı sesi ile "Bana Joker'den biraz daha bahsedersin değil mi?" diye sordu. İstemeden de olsa ağzımdan kopan bir kahkaha ile "Elbette gösteririm!" dedim ve onun küçük parmakları tutup beraber kahvaltıya indik. Kırmızı fırfırlı elbisesi ile beraber merdivenlerden zıplaya zıplaya inerken süs bebeklerine benzetemeden edemedim kendisini. Annem mutfaktan bir kase peynir daha masaya koymuş ve gülümseyerek bize bakıyordu.
Beraber masaya yerleştiğimizde annem Clarke'a doğru "Annenle konuştun mu tatlım?" diye bir soru yöneltti. Gözlerimi Clarke'a çevirdiğimde yüzünde küçük bir gülümseme oluştuğunu ve "Evet, haber verdim efendim." Dediğini gördüm. Masanın ortasında duran patates kızartmasına kısa kolları ile ulaşmaya çalıştığında kıkırdamadan edemedim. Sandalyemden biraz daha doğrulup patates kızartmalarını ona uzattığımda bana gülümseyerek teşekkür etti. Yanında bulunana ketçapı tabağına doldurdu ve birkaç patates kızartmasını ağzına attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metal Zihinler
Fanfiction~Bu bir Five Nights at Freddy's fanfictionıdır.~ •Size hem robot olmadan önceki hem de robot olduktan sonraki halimizi anlatsak...• °Masumduk. Önce birbirimizi tanımıyorduk ama birbirimizi tanımak için karanlıkta kalmamız yetmişti. Size anlatacağız...