22. Gece - Sona doğru

645 52 33
                                    

"Hey! Balon Kardeşler nereye kayboldu?"

Küçük kızın ince sesi ağlamaklı bir şekilde diğer çocukların sesleri arasına karıştı.

"Bilmiyorum ki... Bizi bırakıp gittiler sanırım."

Kız kendisiyle konuşan arkadaşını umursamadı ve biraz ileride duran, dik saçlı çocuğa doğru hızla yürüdü.

"Hepsi senin suçun Jason!"

Jason denen çocuk gülmeyi kesti ve kendisine hızla yürüyen kıza baktı.

"Neyden bahsediyorsun sen?"

Kız tam Jason'nın önünde durdu. Kaşları çatık bir haldeydi. "Senin yüzünden Balon kardeşler gitti! Çünkü onların çok aptalca olduğunu söylemiştin. Oysaki ben onları seviyordum!"

Küçük kızın gözlerinde yaşlar birikmeye başladığında Jason'nın suratı asıldı. Kızı teselli etmek için öne doğru uzandığında kız kendisini hemen geri çekti. "Senden nefret ediyorum!"

Küçük kız koşarak pizzacı dükkanından dışarı çıktı. Jason ise eli havada kalmış bir şekilde şaşkınca kızın gidişini izlemişti. Yüzü daha da çok asılırken huysuzca omuzlarını silkti. Hikaye anlatan Foxy'i bile dinlemedi. Oysaki onun korsan maceralarını dinlemeye bayılırdı.

"Öf be.."

Sıkıntıyla ve somurtarak yavaşça pizzacı dükkanından çıktı.

Küçük kızın gönlünü almak zorundaydı. Bir kızın kalbini kırılmış bir şekilde bırakmak bir erkeğe yakışmazdı ne de olsa. Annesi ona her zaman böyle derdi. Suç kendisinin olmasa bile, birini özellikle bir kızı kırmak yanlıştı.

Ellerini dik saçlarından geçirdi ve sıska ayakları kızın peşinden koşmaya başladı.

----

Vincent kendi ofisinde bulunan, metali parlak bir şekilde duran baltaya baktı. Dümdüzdü. Keskin tarafları yayılan ışıkla beraber parıldıyordu. Baltanın metal kısmından kendi acımasız yansımasını görebiliyordu. Gülümsedi. Baltanın sapından kavradı ve koridora çıktı. Personellerin bulunduğu kısımlarda pek çocuk olmazdı. Balon kardeşlerinin olmayışı ise pizza dükkanında küçük bir karmaşıklığa neden olmuştu. Diğer görevliler çocukları teselli etmekle uğraşırken patron o küçük animatroniklerin nerede olduğunu sorguluyordu. Vincent elindeki baltasıyla salına salına yürüdü.

Deponun önüne vardığında yüzünde yayılan sinsi bir gülümseme ile kapıya baktı. Ardından kapıyı yavaşça açtı. Kapının gıcırtısı koridorda yankılandı. Siyah beyaz renkli mozaik parkelerin üstüne biraz ışık ve Vincent'ın gölgesi düştü.

İşte oradaydılar.

Golden Freddy'nin başı yana yatık bir şekilde hareketsizce duruyordu. Kukla ise ona yaslanmış durumdaydı. Vincent kuklaya tiksinerek baktı. Kendisine çocukluğunu hatırlatıyordu.

Ayyaş babası tarafından bir kukla gibi oluşunu hatırlatıyordu.

Kendi yaşayamadığı çocukluğu, diğer çocukların kahkahaları arasında boğulup gidiyordu.

Karanlık ve donuk gözleri biraz olsun saydamlaşırken görüntü hala bulanık haldeydi.

Baltanın sapını sıkıca tuttu.

Dişlerini birbirine tangırdattı.

Ağlayacak mıydı?

Uzun süredir ağlamamıştı oysa.

Dişlerini o kadar sıkı kapatmıştı ki...

Çenesi kasılıyordu.

Tüm vücudu şiddetle titremeye başladığında dudakları yukarı kıvrıldı.

Başını eğdiği yerden kaldırdı.

"Ne ağlaması?"

Gülümsedi.

Yavaş adımlarla Golden ve Mari'ye doğru yürürken Golden hareket etmek için çırpınıyordu. O katilin yüzünü hatırlıyordu. O yüzü gördüğünde gözlerinin önüne annesinin yüzü geliyordu. Pişmanlığı boğazını yakıyordu.

Katil donuk bir gülümseme ile kendisine ve Mari'ye doğru ilerliyordu. Mari'yi korumak için kolunu kaldırmayı denedi. Ama olmuyordu. Ne iskeleti hareket ediyordu ne de ruhu. Katil baltasını havaya kaldırdığında Golden güçlü bir çığlık attı.

Kimsenin duymayacağı bir çığlık.

Gözlerinden yaşlar akarken katile baktı.

Onun hesabı bitmek zorundaydı.

----

Gecenin az parlaklığı yerde yatan animatronikleri aydınlatıyordu.

Chica ve Foxy yan yana duruyordu. Foxy'nin uzun kızıl saçları mozaikli parkelerin üstünde nazlı bir şekilde yayılmıştı. Korsan ceketi yere dökülüyordu. Çenesi kırık bir şekilde yana sarkıyordu. Metal derisi çatlayıp parçalanmış, o derinin altından demirlerden oluşan iskeleti ve çarkları gözüküyordu.

Kablolar birbirlerine sarılmış bir halde yüzünden aşağı sarkıyordu.

Kırık kolu Chica'nın üstündeydi. Sanki onu korumaya çalışıyormuş gibi duruyordu.

Parmakları cansızca sarkıyordu. Chica'nın sarı saçlarının bir tutamı Foxy'nin kızıl saçlarının arasına karışıyordu. Eteği yırtılmış, bacakları ters dönmüş durumdaydı. Foxy'nin yüzündeki gibi çatlaklar kendi yüzünde vardı.

Gözleri açık bir şekilde karşıya bakıyordu. Mor gözlerinde bir ruhun parıltısı yoktu. Sadece boşluk vardı.

Freddy elinde mikrofonu ile sahneden aşağıya sarkıyordu. Eldivenleri parçalanmıştı. Takım elbisesinin yer yer bazı kısımları kopmuş, yırtılmıştı. Göğüs kafesinin olduğu kısımda metal kaburgaları, kırılmış derisinin altından gözüküyordu.

Şapkası yere düşmüş, kıvırcık saçları durduğu sahneden kafasıyla beraber aşağı sarkıyordu.

Ay ışığı onun buklelerini aydınlatıyordu.

Freddy'nin ağzından yağ damlaları yere dökülüyor ve sessizlikle bir ses çıkarıyordu.

"Tıp."

"Tıp."

"Tıp."

Metalin metala çarpma sesi duyuldu. Bonnie arkasındaki raflara çarptı. Karşısında kim vardı göremiyordu. Göz retinaları ve kameraları kırılmıştı. Kör gibi elleri ile kendisini savunmaya çalışıyordu.

Normalde hiçbir şey hissetmeyen animatronikler neden bu yakıcı darbeleri hissediyorlardı anlayamıyordu. Ses sistemi ona ihanet ediyor ve bağıramıyor, çığlık atamıyordu.

Çarptığı raflardan bir benzin deposu yere düştü ve yağ akmaya başladı.

Karşısındaki kişi ona bir darbe daha indirdi. Kırmızı eldivenleri parçalanıp, parmaklarından birkaçı koptu.

En sonunda boğazına denk gelen bir darbe ile kablo sistemleri kesildi ve yağın yayıldığı parkelere düştü.

Elektrik sistemleri birbiri ile bağlantı kurmaya çalışırken küçük bir kıvılcım sıçradı.

Vincent baltayı Bonnie'nin yanına atarken koridorun sonundaki depodan motorunun anahtarını almak için çıktı.

Bonnie'nin iletişim sisteminden çıkan kıvılcım yere düştü. Yağın üstünde yayıldı ve küçük çaplı bir ateş hızla yayılmaya başladı. Bonnie'nin kıyafetleri ve de saçları tutuşmaya başlarken kırmızı gözlerinde ateşin dans edişi gözüküyordu.

itie�?�A9�X

Metal ZihinlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin