Vincent ertesi gün gündüz vardiyası için pizzacıya geldi. Patron ile beraber tekrar anlaşıp vardiyasını akşamdan gündüze aldırdı. Bunu yapması o kadar da zor olmamıştı. Animatronikler cansız bir şekilde sahnede duruyordu. Vincent'ın yüzüne yarım yamalak bir gülümseme yayıldı. Siyah uzun saçları açılan dükkan kapısı ile havalandı.Hizmetliler animatroniklerin bakımı ve gündelik işler için dükkana doluşmuşlardı bile. Kimisinin elinde paspas ile beraber siyah beyaz parkeleri yıkıyor, kimisi animatronikler ile ilgileniyordu. Vincent sıkılmış bir şekilde etrafa bakınırken bir hizmetlinin balon kardeşler ile ilgilendiğini gördü. Balon kardeşlere tatlı kıyafetler giydirilmişti. Yüzlerinde bir gülümseme mevcuttu.
Vincent'ın duygusuz gözleri bu iki animatronikte gidip gelirken yüzüne adice bir gülümseme yayıldı. İşe onlardan başlayabilirdi.
Hizmetliler işlerini bitirdikten sonra dükkandan çıkarken Vincent, bileğindeki saate baktı. Dükkanın açılmasına son yarım saat kalmıştı. Robotlar devre dışıydı.
Balon kardeşleri boş bir depoya tıktı. Etrafında onları parçalayacak bir şey olup olmadığına baktı. Hiçbir şey yoktu. Oda bomboştu. Birkaç saniyeliğine boş depodan çıktı. Balon kardeşler her şeyin farkındaydılar. Vincent'ı ilk gördüklerinde kalplerine dolan katıksız öfke hareket etmelerine sebebiyet verebilirdi. Ancak karanlık bir depo, onlara fazlasıyla tanıdık sahneler hatırlatıyordu.
Kalplerindeki öfke yerine korkuyu alırken çaresiz hissetmişlerdi kendilerini. Vincent geri döndüğünde elinde uzun bir semir sopa tutuyordu. Deponun içine girdi ve kapıyı arkasından kapattı. Ardından balon kardeşlere demir sopa ile vurup parçalamaya başladı.
Fiziksel olarak hiçbir şey hissetmeyen metal bedenlerin yanı sıra metal zihinleri sessiz çığlıklar içindeydi. Plastik derileri yırtılıyor, yeni giydikleri elbiseler yıpranıyordu. Demir eklemleri birbirinden ayrılıyordu. Sanki yere yayılan kanmış gibi, yağları usul usul zeminde ilerliyordu. Yapacakları hiçbir şey yoktu. Karşılarındaki katile yapmamasını söylüyorlardı. Duyulmayacak çığlıklar atıp çırpınıyorlardı. Parçalanmış metallerden kurtulmadan önce, kırık gözleri ile birbirlerine baktılar. Vincent işini bitirmişti ve hafif kıkırtılar ile depodan çıkıp bir poşet getirmeye gitmişti. Kardeşler beklemedikleri biçimde bedenlerini hareket ettirip kırık elleri ile birbirlerine tutundular. Balon girl'ün yavaşça plastik gözleri cansızlaşırken Balon boy'un gülümsemeye çalıştı.
"Sonunda gidiyoruz kardeşim."
Sesi bir fısıltıdan farksız şekilde karanlık odada yankılanmıştı. Balon Boy'un mavi gözleri parlaklığını yitirirken, bir ışığın içinde kardeşini gördü. Ortam daha da netleştiğinde bir trendeydiler. Yeşil ve ağaçlık alanlardan geçiyorlardı. Karşılarındaki koltukta ailesi oturuyordu. Annesi ona ve kardeşine gülümsüyordu. Babası kahkaha atıyordu. Elini oğluna doğru uzattı.
"Başardın Jack. Kardeşin Julia ile beraber başardınız."
Sonra tren ışık dolu bir tüneli giriyormuş gibi etraf görünmez olmuştu. Kulaklarında hissettiği çınlamadan sonra kendisini hiç olmadığı kadar huzurlu hissetti.
----
Gece boyunca Balon kardeşlerin yokluğu diğerlerini etkilemişti. Chica onca arayıştan sonra pizzacının hiçbir yerinde onları bulamamıştı. "Bonnie... onları en son ne zaman gördün?"
Bonnie'nin kızıl gözleri yorgunlukla yere bakıyordu. "Bilmiyorum Chica... Sadece bir gece oldu ama sanki uzun zaman geçmiş gibi."
Mari korku içinde gözlerini yere odaklamış durumdaydı. "Onlara kötü bir şey olmamıştır değil mi?"
Sesinde gizleyemediği bir dehşet vardı. Foxy sarı gözlerini Mari'ye çevirdi. "Mari... elimizden gelen en iyisini düşünmek."
Freddy ve Bonnie onaylarcasına kafalarını salladılar. Golden Mari'nin sırtını sıvazladı yavaşça. Onun plastik kulaklarına doğru eğildi. "Sakin ol.."
Mari, Golden'nın sesi ile biraz daha rahatlasa da hala korkuyordu. Bir kalbi olsaydı eğer, göğsünden çıkacakmış gibi atardı. Nefeslerini düzenlemek için çabalar, kendini sıkar ve ağlamamaya çalışırdı. Ancak şu an ne bir çocuk gibi ağlayabiliyor ne de nefesini düzene sokabiliyordu.
Korku ince siyah bedenini kontrolü altına almıştı ve onla baş edemiyordu.
Golden Mari'yi sıvazlamaya devam ederken Freddy elinden beyaz eldivenleri çıkardı. Plastik, düz ellerine baktı. Tırnakları bile çizilmemişti. Sadece eldivenliyken elleri gerçekçi ve insansı gözüküyordu. "Belki de bu metal tutsaklıktan kurtulmuşlardır." Diye fısıldadı. Fısıltısını sadece Bonnie duydu. Bonnie yavaşça kafasını çevirip Freddy'e baktığında, onun gözlerinde delice yanan bir pırıltı gördü.
Hem hüzün hem umudu bir arada taşıyan bir pırıltı. O gözler yavaşça Bonnie'nin kızıl , parlak gözlerine çevrildi.
Freddy'nin yüzündeki hüzünlü bir gülümseme ile Bonnie paramparça olduğunu hissetti. En yakın arkadaşını ilk kez bu kadar karmaşık bir haldeyken görüyordu. Aslında kendisi de karmakarışıktı.
Chica herkesin aklındaki düşünceyi sesli bir şekilde dile getirdi.
"Bize en kötü ne yapılabilir ki?"
Herkesin bakışları yavaş yavaş Chica'ya odaklandı.
"Zaten yaşadığımız en berbat anları ve zamanları yaşadık. Dün biraz mutlu ve huzurlu hissettik diye mi oluyor bunlar?"
Foxy yavaşça söze girmek istedi. "Chica.." Ancak Chica izin vermedi. "Hayır! Gerçek ne biliyor musunuz? Korkuyorum. Deli gibi korkuyorum. Onlara her ne oldu bilmiyorum ama eğer kötü bir şey ise ki aklımda nasıl senaryolar var bilemezsiniz, o kötü şeylerin bana rast gelmesinden korkuyorum."
Metalik turuncu dudaklarından küçük bir hıçkırık ve yakarış çıktı. "Lütfen... bu hissi tekrar görmekten sıkıldım."
Foxy şaşkınlık ve hüzün ile Chica'ya bakarken yavaşça onun yanına geldi. Chica'nın pembe gözleri morlaşmış gibi duruyordu. Foxy metal elleri ile Chica'nın ellerini kavradı. "Clarke, hayat okyanus gibidir." Chica morlaşmış gözlerini Foxy'e çevirdi. "Gelgitler olur. Gelgitlerin arkasında bıraktığı binlerce deniz yıldızı karaya vurur."
Bonnie ve Freddy'de yavaşça Chica ve Foxy'nin yanına yaklaşıp yere çömelirler.
"Bu binlerce deniz yıldızı, öğlen güneşinin altında kuruyup giderler." Dedi Bonnie.
"O kadar umutsuzlardır ki... Diğer gelgiti beklemekten başka çareleri yoktur." Bunu söyleyen Freddy'di. Mari ve Golden'de diğerlerine katıldı. Foxy devam etti.
"Ancak ölmüş olsalar bile asla yalnız değildirler. Çünkü binlerce deniz yıldızı aynı kaderi paylaşmakta."
Golden devam etti. "Chica... biz de korkuyoruz. Tıpkı senin gibi."
Foxy Chica'ya sarıldı.
Chica yana düşmüş metal kollarını zorla kaldırıp Foxy'nin bedenine sardı.
Bonnie ve Freddy'de onlara sarıldı. Mari ve Golden sonradan katıldı.
"Ama hep beraberiz."
Tek tesellileri buydu. Birliktelikleriydi. Tıpkı deniz yıldızları gibi.
Onlar gökyüzündeki yıldızlar gibi sonsuz veya parlak değildiler. Işık ve sıcaklık bir yıldızın temeliyken deniz yıldızlarının kaçınılmaz sonlarıydı.
ic-&
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metal Zihinler
Fanfiction~Bu bir Five Nights at Freddy's fanfictionıdır.~ •Size hem robot olmadan önceki hem de robot olduktan sonraki halimizi anlatsak...• °Masumduk. Önce birbirimizi tanımıyorduk ama birbirimizi tanımak için karanlıkta kalmamız yetmişti. Size anlatacağız...