18. Gece- "Kahkahalar"

654 63 60
                                    

"Bir kabus gördüm."

Mari kafasını dizlerinin üstüne yasladı ve bacaklarını biraz daha kendine çekip olduğu yerde büzüldü.

"Kötüydü." Dedi.

Golden yumuşayan kalbi ile ona bakarken derin bir iç çekti ve arkasındaki duvara yaslandı. "Ben de gördüm." Dedi. Mari olduğu yerde biraz sarsıldı. Ağzından küçük bir hıçkırık kaçtı. Golden siyah gözlerini Mari'den alamıyordu. Hıçkırıklarla sarsılan ince bedeni, Ensesinden aşağı dökülen beyaz saçları...

Golden onun da kendisi gibi acı çektiğini gördü. O da kötü şeyler yaşamış olmalıydı. Ama biliyordu ki kendisine anlatmayacaktı. Tıpkı kendisini ona anlatamayacağı gibi. Kolunu ileri uzattı ve Mari'nin sırtını sıvazladı. Kendisine dokunulduğunu hissettiğinde aniden irkildi. Kafasını çevirip Sam'e baktığında Golden'nın gözlerinin önüne gölge düştüğünü gördü. Başını eğmişti ve saçları onun alnını kapatıyordu. Gözleri kapalı haldeydi ve Mari'nin sırtını sıvazlamaya devam ediyordu. Mari, son bir hıçkırık ile sarsıldı, ardından beyaz çember gözlerini Golden'a çevirdi.

"Sana anlatabilir miyim?" diye sordu. Golden gözlerini açtı ve Mari'ye baktı. Yüzü düşmüştü. Gözlerinden ağzına inene şeritler ağlamak için tasarlanmış gibi durmasına neden oluyordu.

Hafifçe başını salladı. "Kabusunu bana elbette anlatabilirsin." Dedi. Mari gülümsedi.

"Rüyam iyi gidiyordu. Ben çocukken sokağa pek çıkmazdım. Ama rüyamda çıkmıştım. Sonra pizzacıya gidiyordum."

Mari ağzından bir hıçkırık daha kaçırdı ve elleri ile kollarını sıktı.

"Kahkahalar bizden çok uzakta." Diye fısıldadı. Kabusunun devamını anlatmadı. Zaten anlatmaya hiç başlamamıştı bile. Golden metal parmakları ile onun omzunu kavradı ve kendine çekti. Mari Golden'nın omzunda hıçkırıklarla sarsılırken deponun dışında çocuk kahkahaları duyuluyordu.

---

Akşam saat sekizde pizzacı dükkanı kapatılmıştı. Açılış olduğu için normale göre daha geç kapamışlardı. Etraf temizlendi. Yerler cilalandı. Camlar parlatıldı ve animatronikler düzeltildi. Balon kardeşleri yeni kıyafetler giydirildi. Freddy'nin gömleği değiştirildi ve bu sefer siyah bir gömlek giydirildi. Beyaz kirlenmiş eldivenleri çıkarıldı ve onların yerine siyah eldivenler konuldu. Chica'ya bu sefer fırfırlı bir elbise yerine düz turuncu bir elbise giydirildi. Önüne bir aşçı önlüğü bağlandı. Beyaz önlüğün önünde Let's eat! Yazıyordu.

Bonnie'nin yeleği çıkarıldı ve onun yerine mor bir ceket giydirildi. Cekette tavşan siluetleri vardı.

Foxy'nin saçı arkadan örüldü ve kendi kafasına bir bez parçası geçirildi ve bez parçasının üstüne şapkası takıldı. Ardından serbest moda bırakıldılar ve pizzacı dükkanından çıkıp gittiler.

Bir görevli robotlara göz kulak olmak için pizzacıya geldi ve kendi yerini aldı.

Robotlar kendilerine geldiklerinde Bonnie'nin kırmızı gözleri hemen Görevlinin gittiği yere takılmış durumdaydı.

Yüzü fazla gözükmemişti ama morlar içindeki adama da benzetmeden duramamıştı. Sahiden aşağı indi. Sessizce görevlinin bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Gerçekten de o morlu adam mıydı? Karanlık koridorda görünen tek şey Bonnie'nin iki kırmızı ışık gibi yanan gözleriydi. Yavaş yavaş yürürken amacı en az düzeyde ses çıkarmaktı. Sadece görevliye bakacaktı.

Görevlinin olduğu kısma yaklaşırken kafasını kapıdan içeriye doğru uzattı. Görevli önündeki bilgisayara bakmaktaydı. Bonnie içeri girmek için bir hamle yaptı ama görevlinin bir düğmeye basmasıyla kapı kapandı. Az kalsın kapının arkasında sıkışacaktı. Neyse ki son anda geri çekilmişti. Kızgınlıkla kapıya bakarken omuzlarını silkti ve sahneye geri döndü.

Chica kendine geldiğinde az kalsın kusacak gibiydi ama son anda kendini tuttu. Zaten kusabilir miydi orası tartışılırdı. Bonnie'nin yanından çoktan ayrılmış olduğunu gördü. Etrafına bakındığında kıyafetlerinin değiştirilmiş olduğunu gördü. Dümdüz bir elbise giymişti ve üstünde bir önlük bulunuyordu. Freddy'e baktı. Freddy'nin gömleğinin değişmiş olduğunu gördü.

Freddy kapalı gözlerini açtı ve mavi gözleri ile Chica'ya baktı. "Yarının gelmesini hiç istemiyorum." Dedi. Ardından sahneden aşağı indi. Bonnie sırtını bir kolona dayamış kollarını önünde kavuşturmuştu. Huysuz bakışlar ile etrafına bakıyordu.

Foxy kendi korsan sığınağından çıktı ve biraz gerindi. Ardından Bonnie'ye doğru yürümeye başladı. "Selam." Diye fısıldadı Foxy. Sesi oldukça yorgun ve bezmiş gibi çıkıyordu. Bonnie çatık kaşları ile "Selam." Diye karşılık verdi Foxy'e.

Chica etrafına bakındı ve "Balon kardeşler nerede?" diye sordu. Ellerinin birileri tarafından çekiştirildiğini hissettiğinde aşağı baktı ve Balon kardeşlerin ellerini tuttuklarını gördü.

"Zor bir gündü ha?" diye fısıldadı. Balon boy sadece omuzlarını silkti. "Alışkındık buna zaten." Dedi.

Freddy, Bonnie ve Foxy'nin yanına gitti. "Sam ve Mari nerede?" diye sordu. Foxy omuzlarını silkerken Bonnie onu görmezden gelmişti.

Freddy onlardan gözlerini çevirip depoya bakmak adına koridorda yürümeye başladı. Depoya doğru giderken açık bir kapının ardından ışık geldiğini gördü. Işığın geldiği yere doğru gittiğinde aniden kapının kapandığını duydu. Neden kapı kapansın ki?

Bunu ürkütücü bulsa da yoluna devam etti ve karanlık koridorda depoya doğru ilerledi. Deponun yenilenmiş kapını açtı ve karanlık depoya göz attı. "Golden?" diye fısıldadı karanlığa.

"Efendim?"

Diye cevap geldiğinde rahatladı. "Mari'yi gördün mü?" diye sordu. Golden onayladığını belirten bir ses çıkardı. "Hemen yanımda." Dedi. Freddy başını salladı. "Burada mı kalacaksınız?" diye sordu. Golden yine onaylayan sakin bir ses çıkardı. Freddy onları yalnız bırakması gerektiğini düşünerek deponun kapısını kapattı ve sahnenin olduğu yere geri döndü.

Chica gülümsüyor ve Balon kardeşlerle konuşuyordu. Foxy diğer yanda Bonnie'ye bir şey söylüyordu ama Bonnie Foxy'e aldırış etmiyordu. Freddy Foxy'nin yanına geldi ve kıkırdadı. "Keçi gibi inatçıdır hayatta konuşmaz." Dedi. Foxy sarı gözlerini Freddy'nin mavi gözlerine çevirdiğinde "Zaten kendi kendime konuşmaya alışkındım." Dedi. Bunun üzerine Freddy yarım ağız sırıttı.

"Beyefendi boş konuşan insanları sevmiyormuş." Dedi. Foxy bunun üzerine kızıl kaşlarını havaya kaldırdı ve kıkırdadı. "Ben boş konuşmuyor dolu konuşuyorum." Diye bir espiri yaptığı zaman Freddy kahkahayı patlattı. Andy kırmızı gözlerini gülen ikileye çevirdi ve kırmızı gözlerini devirdi.

Ancak Freddy bir süre sonra kahkahasını kesti ve ciddileşti. "Golden ve Mari aramıza pek katılamıyorlar." Dedi. Foxy'nin kahkahası yarıda kesildi.

"Uzun zaman olmuş gibi geliyor, böyle gülmemek." Diye fısıldadı.

Sadece bir süreliğine Chica ve Balon kardeşler de konuşmayı kesti. Etrafı sessizlik kaplarken koridorun ucundan bir serinlik geliyordu.

Mari bir süre boyunca boş bir şekilde Sam'e yaslandı. "Biliyor musun Golden?" diye fısıldadı. Sam "Neyi?" diye sordu kısık bir ses ile. Mari gözlerini kapadı. Karanlıkta Sam'in çalışan çarklarının sesini duyabiliyordu. Sert bedenin altında tıkırdıları duyulmaktaydı.

"Teşekkür ederim." Dedi Mari. Golden bir şey söylemedi. Mari gözleri kapalı bir şekilde Golden'nın yanında dinlenirken Golden kendi içinde "Bir şey değil" diye fısıldadı. Ama ne ses sistemi bunu söyledi ne de Mari bunu duydu.

Şimdilik bir sorun yok gibi gözüküyordu.

Ancak pizzacının cam vitrinlerinden siyah saçlı bir adam animatronikleri gözetlemeye devam ediyordu. Uzun saçları omuzların dökülüyordu. Yırtık bir pantolon giymişti. Yarım eldivenli ellerini ceplerine sokmuştu. Gülümsedi. Ardında sokağın kenarındaki motoruna bindi ve pizzacının önünden gürültüyle ayrıldı.

Şu sıralar bölümleri normale göre biraz daha kısa yayınlıyorum. Bunun için üzgünüm bazen gerçekten yazamaya vakit bulamıyorum.

Metal ZihinlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin