(Bölümü İpek’e ithaf ediyorum.Yorumların beni çok mutlu ediyor tatlım♥ Multimedia kısmında Başak ve bölüm şarkısı var.)
18. Bölüm
Sabah, sanki o kadar saat ben uyumamışım gibi büyük bir yorgunlukla uyandım. Kafamın içindeki düşünceler, kararsızlıklar o kadar fazlaydı ki beden yorgunluğumu düşünemeyecek kadar kafamın içini yorgunlukla kaplıyordu. Sanki kafamı saatlerce duvara vursam rahatlayacaktım. Yazın bitmesine ve buradan ayrılmamıza az bir vakit kaldığı beni biraz olsun rahatlatıyordu ama Berk ile ayrı şehirlerde yaşıyorduk. Sanırım ayrılmak bizim için kaçınılmaz olacaktı.
Bu düşüncenin verdiği mide bulantısıyla yatağımdan kalkarak lavaboya gittim. Yüzümü yıkayıp, saçımı düzelttikten sonra gardırobumun önüne geçtim ve içinden fıstık yeşili şortumla uçuk pembe sporcu atletimi alıp üzerime geçirdim. Dudağıma da şeftalili nemlendiricimi sürdüm ve telefonumu alarak merdivenlerden inmeye başladım.
Annemin neşeyle “Günaydıııııın.” demesiyle adımlarımı mutfağa çevirip yanaklarına sulu öpücüklerimi bıraktım ve kestiği salatalıklardan birini ağzıma attım.
Kahvaltı hazır olduğunda sessizce önümüzdeki yemekleri yedik. Tam tabağımı elime almış kalkacakken annemin ‘Otur.’ şeklindeki el hareketinden sonra yüzüne bakarak tabağımı tekrar masaya koydum ve bekledim.
Nihayet ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra, “Baban gelecek yarın.” dedi. Kafamı salladıktan sonra tekrar kalkamaya yeltendim ama annemin sözleri durmamı sağladı.
“İki hafta burada kalacak, sonra birlikte döneceğiz. Okullar açılmadan 10 gün önce orada olmamız daha iyi olur. Sende hazırlık yaparsın.”
Annemin ilk cümlesi resmen beynime bir ok gibi saplanmıştı. Bu kadar kısa süre sonra gitmemizi beklemiyordum en azından. Okulların açılmasına 1 gün kala bile gitsek olurdu. Henüz gitmeye hazır değildim. Henüz Berk’ten ayrı kalmaya hazır değildim işte.
“Neden o kadar erken?”dedim umutsuzca.
Eline birkaç tabak alıp, kalkan annem ise geçiştirerek “Daha iyi olur. Ben temizlik yaparım, sende okul eşyalarını hazırlarsın.”dedi.
Ağzımda ‘Tamam’ diye bir şey geveledikten sonra hızla mutfaktan çıkıp, kendimi dışarı attım.
***
-Samet-
Başak ile konuşmamızdan sonra birlikte basit bir tost yapmış, televizyonun önünde onları yiyorduk. Bir taraftan bende ne yapacağımızı düşünüyordum. Başak’ın bir şekilde Berk’in karşısına çıkması gerekiyordu ama Berk bunu nasıl karşılardı bilemiyordum. Ama sanırım en doğrusu Başak’ın ona her şeyi anlatmasıydı. İlk önce Berk onu karşısında görünce sinirlense de anlatacaklarının sonunda kesinlikle yumuşardı. Tabii bir de Hazal tarafı vardı bu işin. Berk ile Başak’ın yakınlaşması ve Hazal’ın bunu görmesi gerekiyordu. Onu üzmek bu dünyada isteyeceğim son şeydi ama eğer bu üzüntü onu bana getirecekse buna göz yummam gerekiyordu.
Düşüncelerim kapı ziliyle uçup gittiğinde Başak ayağa kalkmış, bir sağa bir sola gitmeye başlamıştı bile.
Sessizce, “Sakin ol. Kim gelmiş bir bakayım.” dedim ve kapı deliğinden baktığımda karşımda Hazal’ı gördüm.
Başak’a dönüp, “Hazal gelmiş.” dedim.
Bana anlamayan bakışlar attığında “Berk’in sevgilisi.”diye devam ettim. “Hemen yukarı çık, tabağını da al. Girdiğin odanın kapısını kapat. Hadi acele et Başak suratıma bakmayı kes.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle Sonsuza Kadar
Teen FictionBir tercih yapacak olsaydınız kimin yanında olmayı seçerdiniz? Kendinizi güvende hissettiğiniz, her kötü zamanınızda yanınızda olan kişinin mi yoksa sevdiğiniz kişinin mi? Peki ya sevdiğiniz kişi sizi çok üzdüyse? İşte Hazal’ın hikayesi de kendini...