Bölümü İrem'e armağan ediyorum, umarım beğenirsiiin :') Multimedia'da Berk ve bölüm şarkısı var. Dinleyiin. Fazla uzatmadan sizleri, uzun süredir beklediğiniz bölümle baş başa bırakıyorum❤
∞
Berk nihayet karşıma geldiğinde serin havanın etkisiyle titredim. Bir an önce konuşmak istediği şu saçma konuyu konuşup gitmek istiyordum.
"Ben seni özled-" diyecek oldu ama elimi kaldırıp durması için işaret verdim.
"Şu kendini acındırma seanslarını geçsen de direk konuya girsen?" diye sordum gözlerimi kısarak. Hayır, cidden şimdi onun kendini acındırmasını çekecek havada değildim.
Dudaklarını yalayıp "Pekala." dedikten sonra ilerideki bankları işaret etti. "Oturabiliriz?" diye önerdiğinde kafamı belli belirsiz sallayıp üstümdeki hırkaya daha çok sarılarak önünden yürümeye başladım.
Banka oturduğumda o da sessizce oturdu ve vücudunu bana doğru döndürdü. Bense önüme boş gözlerle bakıyordum. Elini çeneme koyup bana döndürmeye kalktığında, "Dokunmazsan iyi edersin." diye tısladım tekrar. Onun bana temas etmesini falan istemiyordum. Hatta şuan onunla burada oturmam bile beni Samet'e karşı suçlu bir duruma düşürüyordu. Cidden kendimi kötü hissetmeye başlamıştım.
Kafasını sallayıp elini çektiğinde bende ona doğru kafamı hafifçe çevirdim. Sanki söyleyeceği şeyden hoşnut değilmiş gibi yüzünü buruşturduğunda sıkıntıyla saçlarını karıştırdı.
"O gün, bizi veranda da gördüğün gün." deyip derin bir nefes aldı. O gün kendimi ne kadar iğrenç hissettiğimi düşünmeyi bir kenara bırakıp devam etmesi için elimle işaret ettim.
"Başak'ı oraya ben çağırmamıştım Hazal inan bana. Geleceğinden en ufacık bir fikrim yoktu." Yine derin bir nefes aldığında, "Onu ben öpmedim." diyerek sözünü bitirdiğinde gözlerimi irice açıp sesimin yüksek çıkmasına önem vermeden bağırmaya başladım.
"Seni geri zekalı! Bana onu öpmediğini sakın bir daha söyleme. Çünkü onu nasıl yiyecekmiş gibi öptüğünü gözlerimle gördüm anlıyor musun? O boktan yalanlarını kendine sakla! Seni dinlemeye bile gelmemeliydim." dedikten sonra sakinleşmek için derin bir nefes aldım ve hızlıca yerimden kalkıp alışveriş merkezine doğru yürümeye başladım.
Bana onu öpmediğini nasıl söyleyebilirdi ki? Gözlerimle görmüştüm, lanet olsun iğrenç bir şeye tanık olmuştum ve o bana öpmediğini söylüyordu.
Bileğimi sertçe tutan elle arkama çevrildiğimde sinirle suratına baktım. Tam bir şey söylemek için ağzımı açacaktım ki söze başlamasıyla sustum. "Daha bitirmedim. Oraya Başak'ı benim çağırmadığımı söylerken ciddiydim. Kimin çağırdığını merak etmiyor musun?" diye sorduğunda umursamazca ona bakmaya devam ettim. Evet, bana o kızı kendisinin çağırmadığını söylediğinde ciddiydi ama kızın dudaklarına kendisinin yapışmadığını söylediğinde ciddi değildi.
"Onu oraya Samet çağırdı." demesiyle kafamın içinde şimşekler çaktı. Zavallının teki olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı işte. Alayla güldükten sonra, "Samet Başak'ı ne diye oraya çağırsın ki?" diye sordum.
"Hâlâ nasıl anlayamıyorsun Hazal?! Başak'ı oraya çağırdı ve beni öpmesini bu sırada da senin orada olmanı sağladı! Çünkü o takıntılı bir manyak! Sana takmış durumda. En başında beri." diye kükremesiyle yutkundum. Gözlerimi kapatırken derin bir nefes aldım ve tekrar açtım. Şuan yalan söylediğini umarak, "Ya yalan söylüyorsan?" diye mırıldandım. Yalan söylemesi şuan en ihtiyacım olan şeydi. Samet'in gerçekten bunu yapması imkansızdı. Çünkü eğer yaptıysa, canım o gün Berk'i o kızın dudaklarının arasında gördüğümden bin kat daha fazla acırdı. O Samet'ti. Babamdan sonra güvendiğim tek erkekti ve hayır bunu yapması tüm ona karşı olan güvenimin boşa çıkmasından başka hiçbir şeye yaramazdı.
Kollarımın üstünde Berk'in ellerini hissetmemle kafamdaki onlarca düşünceye bir son verip geri çekildim.
"Sana, bana dokunmaman için bir uyarıda bulunmuştum!" diye bağırmamla şaşkın ifadesini görmem bir oldu. "Geri zekalı herif bana bir daha dokunma!"
Afallamış bir şekilde suratıma bakarken öfkeden neredeyse kulaklarımdan ateş fışkıracağını hissettim. Şuan birilerini yumruklamak istiyordum. Bir daha normal bir gün geçireceğimi falan düşünmeyecektim. Asla. Çünkü düşününce neler olduğunu görmüştüm ve bu bana yetmişti.
Berk söze, "B-ben sanmıştım ki-" diye başlayacak oldu ama büyük bir kahkaha atmamla sözü yarıda kaldı.
"Sen ne sandın Berk? Bütün bunları söylemenin, bütün bu olayın Samet'in bir planı olduğunu söylemenin senin o kızı öptüğün gerçeğini değiştireceğini mi sandın?" derin bir nefes aldım. "Hayır. Sana karşı hissetiğim hiçbir şey değişmedi. Sen onu öptün. Her ne kadar ilk o seni öpmüş olsa da, öptün. Geri çekilmedin anlıyor musun? Onu öptün aptal. Ve şimdi gerçek anlamda umrumda değilsin. Her şeyi anlattığına göre hayatımdan defolup gitmen sence de çok uygun olmaz mı?"
Beklediğinin bu olmadığını dehşete düşmüş ifadesinden anladım. Gerçekten, onu affedeceğimi sanıp buralara o umutlarla gelmiş olamazdı. İlk kimin kimi öptüğü umurumda değildi. Önemli olan Berk'in onu engellememiş olmasıydı. Kafamın içindeki uğultular artarken gözlerimi sımsıkı yumup derin bir nefes aldım ve gözlerimi tekrar açtım.
Donmuş vücudunun yanından geçerken "Hoşça kal." diye fısıldadım ve kollarımı göğsümde birleştirip yürümeye başladım.
Tekrardan bileğimde hissettiğim elle arkamı döndüğümde "Ne var?" diye kükredim. Cidden ne vardı? Her şeyi anlatmıştı ve bu kadardı işte. Onu affedeceğim falan yoktu.
"Yani-" dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Biz?-"
"Biz diye bir şey yok Berk. Anlattıkların için teşekkürler ama bunlar sandığın gibi sana yarayacak şeyler değildi. Sana karşı düşündüklerim zerre değişmedi aksine bunları anlattıktan sonra seni affedebileceğimi düşünmen seni daha zavallı biri olarak hatırlamamı sağlayacak." diyerek lafını kestim.
Büyük bir hayal kırıklığıyla bana yaklaştığında bir adım geri gitmem bir oldu. "Sadece-" dedi ve gözlerini yumdu. "Sadece seni hâlâ çok sevdiğimi bilmeni istiyorum. Benim için hiçbir şey değişmedi. Ve lanet olsun seni ölesiye özledim." deyip aniden kollarını bedenime sardı. Karşı çıkmadım. Çünkü bunun son görüşmemiz olacağını biliyordum. Buraya sırf bana herşeyi anlatmak için dönmüştü ve gidecekti. En azından ben böyle olmasını umuyordum. Saçlarıma birkaç öpücüğünü bırakıp, kokumu içine çektikten sonra geri çekildi.
"Beni asla affetmeyeceksin." diye mırıldandığında kafamı aşağı yukarı salladım.
"Evet affetmeyeceğim Berk. Bana yaşattıklarından sonra seni affedemem. Hayatına devam etmelisin." dedikten sonra onu orada öylece bırakıp alışveriş merkezine doğru yürüdüm.
Şimdi aklımda olan tek bir şey vardı. Samet bana nasıl böyle bir oyun oynayabilmişti? Berk'e zavallısın diye hitap etmiştim ama asıl zavallı olanın ben olduğumu hissediyordum. Gözlerimin içine baka baka bunu bana yapabilmiş olması kalbimin bir kez daha paramparça olmasına yol açmıştı. Beynimin içindeki uğultular daha da artarken doğru orantıda Samet'e olan kızgınlığımda artıyor ve kocaman oluyordu.
***
-Berk-
Yerimde öylece durup gidişini izlemekten başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Sadece beni bırakışını izliyordum. Öylece.Bu kadar çabuk bitmesine izin vermeyecektim. Böyle olamazdı. Herşeyi boşverip geri dönemezdim. Buraya Hazal'ı tekrar kazanmaya gelmiştim ve bundan vazgeçmek yapacağım en son şeydi. Ellerimi ceplerime sokup telefonumu elime aldığımda rehberde Koray'ın ismini bulup yeşile bastım. Birkaç çalıştan sonra açıldığında konuşmasına fırsat bile vermeden, "Kuzen şu bahsettiğin evin sahibiyle konuşur musun? Kiralamaya karar verdim." dedim.
✗
Yorum ve vote'larınızı heyecanla bekliyorum. Yeni hikayem Eva'nın tanıtımına da bakmayan varsa bir göz gezdirsin lütfen. Hepinizi kocaman öptüüüüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/4327103-288-k76225.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle Sonsuza Kadar
Roman pour AdolescentsBir tercih yapacak olsaydınız kimin yanında olmayı seçerdiniz? Kendinizi güvende hissettiğiniz, her kötü zamanınızda yanınızda olan kişinin mi yoksa sevdiğiniz kişinin mi? Peki ya sevdiğiniz kişi sizi çok üzdüyse? İşte Hazal’ın hikayesi de kendini...