Multimedia kısmında kızları görebilirsiniz. Keyifli okumalar, hepinizi öptüüm :*
Duştan çıktığımda üstüme rahat bir şort ve tişört geçirip saçlarımı taradım. O izni kesinlikle almalıyım düşüncesiyle merdivenleri yavaş yavaş inip mutfakta yemek hazırlayan annemin yanına gittim. Bana kısa bir bakış attıktan sonra yemek yapma işine geri döndü.“Seni dinliyorum Hazal” diyerek beni tabi ki şaşırtmadı. O benim annemdi ve şu bakışımla bir şey isteyeceğimi hemen anlardı.
“Hiç” diyerek omuzlarımı silktim. Bu eminim daha sinir olmasını sağlardı ama hemen izin istersem vermezdi. Bende bunu düşünerek salona gidip kendimi koltuğa attım. Biraz daha izin isteme metodları düşünürken annem içeriden “Hadi yemek hazır” diye bağırdı. Ben de yerimden kalkıp yemek masasına doğru gidip, sandalyeye oturdum.
Annemin “Hazal artık anlatacak mısın kızım?” sözleriyle çatalımı elimden bıraktım ve ellerimi göğüslerimin altında birleştirdim.
“Bak ama kızmayacağına söz ver” diyerek işaret parmağımı havaya kaldırıp yavru köpek bakışımı attım.
İşte başlıyorduk.
“Hazal!” diye hafifçe bağırmasıyla uyarıcı bakışlarından birini attı. Sinirliydi. Normalde böyle olmazdı çünkü. Normalde yumuşak sesiyle ‘Neden kızayım Hazal, hadi anlat artık’ demesi gerekirdi.
“Bugün plajda bir sürü arkadaş edindim. Hepsi çok iyiler. Ve şey, bugün birinin evinde toplanıp maç izleyeceklermiş. Beni de çağırdıl-“
“Daha bugün tanıştığın kişilerden birinin evine mi gitmek istiyorsun?” diyerek kafasını anlamıyormuş gibi yana çevirdi ve bana bakmaya devam etti. Annemin nesi vardı böyle?
“Evet? Anne gerçekten çok iyi çocuklar. Kalabalık bir grubuz zaten. Kızlı, erkekli. Gitmek istiyorum” derken isteğimi daha da belli etmeye özen gösterdim. Böyle mızmızlanmayı sevmezdim ama gerçekten gitmek istiyordum.
“Hemen grup oldunuz yani?” derken diğer söylediklerime pek dikkat etmemiş gibiydi. Lanet olsun sadece maç izleyip geri gelecektim. Neydi bu şimdi?
Sesimi biraz daha yükselterek “Evet anne. Sadece maç izleyeceğiz. Ne var bunda? Hem bütün yaz burada kalacağız, bırakta eğlenmemi sağlayan arkadaşlarım olsun” dedim.
“Kimin evinde toplacaksınız?” derken daha yumuşamış gibiydi.
“Berk’in. Herkes oraya gelecek yani.” dedim bende sesimi yumuşatarak.
“Hiç birini tanımıyorum Hazal” dedi bu sefer kesin bir tonla.
Bu kez sesimi daha da yumuşatarak “Anne gerçekten hepsi çok iyi. Lütfen, geç olmadan geleceğim” dedim yalvarır bir tonla.
“Ailesi yok mu bu çocuğun bütün arkadaşlarını evinde topluyor. Hem kaç kişisiniz siz?” diye sorular yöneltti.
“Var tabi ki” diyerek bir yalan attım. Yani vardı herhalde, bilmiyordum ki. Sonra devam edip, “12 kişiyiz. 6 kız 6 erkek” derken meraklı gözlerimi anneme yönelttim.
“10’dan önce kesinlikle evde olacaksın Hazal. Eğer 1 dakika bile geçerse kesinlikle bir daha benden böyle bir izin alamazsın” dedi. Hemen yanına koşup kollarımı boynuna doladım ve yanaklarından öpmeye başladım.
Kıkırdarken “Tamam söz” dedim.
“Tamam, haydi yemeğini ye artık” deyip kollarımı boynundan çekip yerime oturdum. Biraz zor olmuştu ama olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle Sonsuza Kadar
Novela JuvenilBir tercih yapacak olsaydınız kimin yanında olmayı seçerdiniz? Kendinizi güvende hissettiğiniz, her kötü zamanınızda yanınızda olan kişinin mi yoksa sevdiğiniz kişinin mi? Peki ya sevdiğiniz kişi sizi çok üzdüyse? İşte Hazal’ın hikayesi de kendini...