Kendimi zaten ilk hikayemin final oluşundan dolayı yeterince üzgün hissediyorum, o yüzden fazla uzatmayacağım.
Bu bölüm kesinlikle Büşra'nın olmalıydı diyerekten bölümü ona ithaf ettiiiim.
Ve siz, şimdi o güzel parmaklarınızla aşağıya inip multimedia'da ki şarkıyı açıyorsunuz. Keyifli okumalar!♥
Sizleri çok çok çok seviyorum❤❤❤
∞
FİNAL
“Nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum. Tek söyleyebileceğim, içimdeki suçluluk duygusu beni yakıp kavuruyor. Suçluyum. Seni üzdüğüm için suçluyum. Sen acı çekerken ben orada öylece oturup sana gerçekleri söylemediğim için suçluyum. Çok suçluyum Hazal, biliyorum. Seni öyle çok seviyordum ki yaptığımın yanlış olduğunu göremeyecek kadar kördüm, kabul ediyorum. Şuan bunları senin yüzüne söylüyor olabilmeyi öyle çok isterdim ki. Korkağın tekiyim. Karşına çıkamayacak kadar korkuyorum. Cesaret edemiyorum.
Sesini özlüyorum, kokunu özlüyorum, tenini özlüyorum. Bazen öyle özlüyorum ki, deli gibi. Kapına kadar gelesim geliyor, gelemiyorum.
Kokun benim için evrende ki tek gerçek iken içime çekemiyor olmak, tarif edilemez inan bana. Vazgeçemiyorum. Her şeyden vazgeçiyorum ama senden vazgeçemiyorum. İçimdeki bu acıyı sadece senin sonlandırabileceğini biliyorum ama isteyemiyorum. En çokta bu yakıyor canımı. Benimle olmanı isteyemiyorum. Karşına geçip, 'Beni affet.' diyemiyorum mesela. Diyemeyeceğim. Çünkü kimse, benim gibi aciz biriyle olmak istemez. Hak etmiyorum seni, biliyorum. Ama yine de sevmekten vazgeçemiyorum. Unutmayı düşünemiyorum bile. Sanki seni unutmak yeryüzünde ki en imkansız şeymiş gibi geliyor. Bazen 2 haftadır değil de birkaç yüzyıldır sensizmişim gibi hissediyorum. Bu beni kahrediyor.
Adın öyle güzel geliyor ki, bütün dünyamı adınla kaplamak, tüm satırları adınla doldurmak istiyorum. Sana bir daha Hazal diye seslenemeyeceğimi bilsem de, istiyorum.
Seninle yaşamak istediğim onca gün varken, gidiyor olmak inan bana canımı yakıyor. Ama gitmekten başka yapabileceğim bir şey yok. Bırak başka bir ülkeye, sensiz diğer sokağa bile gitmeyi istemiyorum ama çaresizim. Sensizken, hiçbir şeyi mantıklı düşünemiyormuşum gibi. Ama şu durumda bana en mantıklı gelen tek şey, gitmek. Çok yakınımda olduğunu bile bile seni göremiyor olmak beni daha da öldürüyor. Buna bir son vermem gerek. Çünkü ben zaten sensiz olduğum her gün ölüyorum. Defalarca.
Nasıl başlamam gerektiğini bilmediğim gibi nasıl bitirmem gerektiğini de bilmiyorum.
Gitmem gerek. Böyle olması gerekiyor çünkü diğer türlüsü doğru değil. Beni sevmiyorsun. Ama ben seni seviyorum Hazal. Seni seviyorum ve seveceğim.
Sonsuza kadar.”
8 aydır yaptığım klasik şeyler arasında, gitmeden önce zahmet edip bana yazdığı mektubu okumak vardı. Her okuduğumda kendimi daha da berbat hissetsem de okumadığım tek bir gün bile geçirmiyordum. Kızgındım. Hissettiklerimin arasında en yoğun olanı kızgınlıktı. Benim neler hissettiğimi bilmeden gitmesi aptal oluşunun en büyük kanıtıydı. Sormamıştı. Bir kez bile onun için neler hissettiğimi sormamıştı.
Ben onu seviyordum. Ona gitmiştim. Her şeyi boş vermiş ve ona gitmiştim. Bana söylediği yalan umrumda değildi, tek umrumda olan gidip bir an önce ona sarılmaktı ama o, yoktu. Sadece bir mektup bırakıp öylece gitmişti. Kalbimi kırmış ve bunu fark etmeden gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle Sonsuza Kadar
Teen FictionBir tercih yapacak olsaydınız kimin yanında olmayı seçerdiniz? Kendinizi güvende hissettiğiniz, her kötü zamanınızda yanınızda olan kişinin mi yoksa sevdiğiniz kişinin mi? Peki ya sevdiğiniz kişi sizi çok üzdüyse? İşte Hazal’ın hikayesi de kendini...