(Bölüm Tuğba için –tubiisv- Umarım beğenirsin tatlım♥ Multimedia’da Hazal ve dinleminizi şiddetle önerdiğim bölüm şarkısı var.)
14. Bölüm
“Hayır Berk, bu işi yalnız halletmek istiyorum.”diye karşı çıktım ve verandanın merdivenlerini çıkmaya başladım.
“Bir şeyi unuttun ama.” diyerek o da merdivenleri çıkıp arkamdan sarılarak açıkta kalan boynumu öpmeye başladı.
Gülümsememi bastırmaya çalışarak “Hey gören olacak uslu dur.”dedikten sonra ona doğru döndüm ve dudağına minik bir öpücük kondurdum. Ondan ayrıldığımda kaşlarını çatıp “Çabuk gel.”dedi ve arkasını dönüp sahile doğru yürümeye başladı.
Her şey güzeldi. Özellikle dün gece hayatımdaki en güzel geceyi geçirmiştim. Her ne kadar içten içe Berk’in beni üzmeyeceğinden emin olamasam da onun yanında olmak istiyordum. Belki de dün gece ona giderek hayatımdaki en doğru kararı vermiştim. Belki bile değil kesinlikle öyleydi.
Şimdi ise en zor görevi ben üstlenmiştim. Samet’e Berk ve beni söylemem gerekiyordu. Nasıl bir tepki vereceğini az çok tahmin edebiliyordum. Muhtemelen bu kararıma çok kızar, Berk’in beni yine üzeceğini defalarca söyler, 1-2 hafta benimle konuşmazdı. Bense, bu kararıma saygı göstermesini tercih ederdim. Sonuçta 17 yaşındaydım ve kendi başıma karar verebilirdim.
Derin bir nefes alıp, kalbimin hızlıca atmasını önemsemeyerek zillerine bastım ve beklemeye başladım.
Yaklaşık bir dakika sonra kapıya doğru gelen ayak seslerini duyduğumda tişörtümü düzeltip, derin bir nefes daha aldım.
Kapıyı Samet’in annesi Aysun Teyzenin açmasına pek şaşırmasam da kendimi Samet’in açacağına hazırlamış, gereğinden fazla heyecanlanmıştım.
Aysun Teyze güler bir yüzle, “Hoş geldin Hazalcım, içeri gelsene.”diyerek içeri girmem için kapının önünden çekildi ve beni içeri çekti.
Bir an önce Samet’le konuşup şu işin bitmesini istiyordum.
“Nasılsın Aysun Teyze?”diye sordum bende onun gibi gülümseyerek.
Aysun Teyzenin “İyiyim tatlım. Bende annene gidecektim fazla bekletmeyeyim. Samet odasında siz keyfinize bakın.”cevabından sonra gülümseyerek kapıdan çıkıp gitmesiyle salonda bir süre öylece bekledim ve sonunda yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladım.
-Samet-
Kapımın bir anda açılmasıyla önümdeki kağıdı çabucak bir kitabın altına sakladım ve kapıya doğru başımı çevirdiğimde 3 gündür görmediğim Hazal’ı gördüm. Doğum günümden beri ortalarda pek görünmemişti.
Gülümseyerek “Hoş geldin.”dedim ve ayağa kalkıp ona doğru yürüdükten sonra sımsıkı sarıldım. Bu hareketime ben bile şaşırırken onun şaşırmaması çok garip olurdu sanırım. Ama özlemiştim işte. Kokusunu, gülüşünü, her şeyini özlemiştim.
Bunu pek istemesem de ondan ayrılıp suratına bir süre baktım. Rahatsız bir ifadesi vardı. Rahatsız olmuştu ya da bana öyle geliyordu. Sonuçta ona ilk defa sarılmıyordum bunun neresi garipti ki?
Gülerek “Nerelerdeydin yine?” diye sordum ve kendimi yatağımın üstüne atarak rahatlamaya çalıştım. O da çalışma masamın sandalyesine oturup “Hiç.” diye mırıldandı.
Neyi bekliyordum ki? O akşam Berk’i değil, beni seçmişti. Benim yanıma gelmişti ve ben hala ona açılamıyordum. Şimdi de benim yanımdaydı işte. Berk’in değil, benim yanımdaydı. Yazın yarısına gelmiş sayılırdık ve ben bu süre içinde Hazal’ı deliler gibi sevmiş, ona hiç açılamamıştım. Artık Berk’te olmadığına göre aramızda hiçbir engel yoktu. Söylemem için bir şeyi de beklememe gerek yoktu yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle Sonsuza Kadar
Dla nastolatkówBir tercih yapacak olsaydınız kimin yanında olmayı seçerdiniz? Kendinizi güvende hissettiğiniz, her kötü zamanınızda yanınızda olan kişinin mi yoksa sevdiğiniz kişinin mi? Peki ya sevdiğiniz kişi sizi çok üzdüyse? İşte Hazal’ın hikayesi de kendini...