Marry Perihan'ın sözlerini haklı buldu ve hızlı hızlı yürümeye başladılar, Şehrin en kalabalık caddesi insanların patlamadan sonra terk ettiği bomboş bir arazi halini almıştı. Sadece patlamaya yakın bölgelerde Marry gibi meraklı insanların oluşturduğu kuru kalabalıktan başka bir şey yoktu. Perihan bu caddeyi İstanbul da sürekli olarak gidip geldiği Beyoğlu İstiklal caddesine benzetiyordu, genişleyen ve daralan yollar, insanların oluşturduğu kalabalıklar, lokantalar, restoranlar, eşsiz güzelliği ile dar bir alana yapılmış insanların iç içe oturduğu barlar sokağı, seslerin birbirine karışmadan çıkardığı meyhane şarkıları bayılıyordu Perihan İstanbul'a, ne yazık ki İstanbul da bulduğu sıcaklığı burada bulamıyordu, her şey Almanca her şey yabancı, insanlar soğuk ve bencil, havası pis işgüzarlar ile doluydu. Biraz daha yol aldıktan sonra otobüs durağına yaklaştılar Perihan uzaktan parmaklarının ucuna çıkıp kafasını sağa sola çevirerek Abraham'ın ve kadının durakta olup olmadığına bakıyordu. ''Evet evet oradalar, hadi Marry biran önce yanlarına gidelim. ''O zaman koşalım hayatım yoksa birazdan otobüs gelecek ve kaçıracağız'' ''Olur hadi koşalım'' Marry ve Perihan giydikleri topuklu ayakkabılar yüzünden el ele sendeleye, sendeleye koşmaya başladılar, yüz metre kadar koştuktan sonra nihayet vardılar otobüs durağına, Perihan nefes, nefese Abraham'a dönerek ''Ne oldu bir sorun ile karşılaştınız mı, kadının durumu nasıl iyi mi, kendine geldi mi? ''Sakin ol Perihan, az daha yakayı ele veriyorduk ama kurtulduk bunun sırası değil daha sonra uzun uzun anlatırım, kadının durumu ise biraz ciddi, ateşi çıkmaya başladı...'' Tamam biran önce otobüs gelse de eve götürüp düzgünce tedavi etsek.'' Abraham hızlı hızlı cümlelerini kurdu ''Eczaneye gidin gazlı bez ve tentürdiyot alın yarayı iyice temizleyin, tentürdiyot'u sürün sonrasında yüzünü ve yara bulunan bölgeleri sargı bezi ile sarın, bunları yaparken çok dikkatli olun, yaralar çok derin iyice mikrop kapmasın... ''Sen gelmeyecek misin bizimle?'' ''Hayır'' ''Neden?'' ''Bugün fazla yük oldum size, bu kadarı kafi yaptıkların karşısında sana minnettarım çok teşekkür ederim Perihan hayatımı kurtardın. ''Saçmalama Abraham teşekkürün sırası değil ve bugün eve gitmen çok tehlikeli, bizimle geleceksin hiçbir itiraz kabul etmiyorum. ''Ama Perihan'' ''Aması falan yok doğruca bize gidiyoruz, hem bize çok büyük yardımın dokunur. Abraham Perihan'ın sözlerine karşı gelemiyordu, hemen hazır bir cevap karşısında zorlanacağını biliyordu, daha fazla direnmedi ''Peki Perihan'' Hep birlikte kalabalık otobüs durağında otobüsü beklemeye başladılar, hava bunaltıcı derecede sıcaktı, sıcağın etkisi kadının yüzündeki terlerin akmasına ve yaraların belirginleşmesine sebep oluyordu, tabi bu tuzlu sıvının canını daha fazla yakması da cabasıydı. Durumu anlayan Perihan kadının yüzüne yaklaşarak üflemeye ve serinletmeye çalışıyordu, belki fazla bir etkisi olmuyordu ama elinden de başka bir şey gelmiyordu. Nihayet uzun bekleyişin ardından otobüs geldi apar topar sırayla otobüse bindiler. Bindiler binmesine ama otobüste adım atacak yer dahi yoktu camlar sonuna kadar açık olmasına rağmen kalabalığın ortasında kalan Perihanlara rüzgarın hiç etkisi olmuyordu. Abraham orta yaşlarda oturan bir adama yaklaşarak ''Bayım kız arkadaşım çok rahatsız, izin verir misiniz sizin yerinize oturmasına?'' ''Tabi ki mösyö, getirin lütfen'' Teşekkürler bayım... Abraham ayakta durmakta zorlanan kadının koluna girerek adamın kalkması ile boşalan koltuğa kadını oturtması bir oldu. Birkaç dakika başında dikilmeye başladı, hemde pencereden gelen rüzgar biraz olsun ferahlatmıştı Abraham ile kadını, Abraham arkasına doğru dönerek Perihan ve Marry'e bakmak istedi onlar sıcaktan bunalmış bir şekilde, hem makyajlarını temizliyor hemde söyleniyorlardı. Abraham Marry'e dönerek ''Marry gel birazda sen dur pencerenin önünde'' ''Ohh Abraham tam zamanında söyledin çıldıracaktım burada...'' Geç hadi sırayla Perihan ile yer değiştirirsiniz.... Abraham Marry'e yer verdikten sonra Perihan'ın yanına geldi, Perihan bu adama çok aşıktı, yanına geldiğinde hala utanıyor ve çekingen hareketler sergiliyordu, bunu fark eden Abraham Perihan'a dönerek ''İyi misin Perihan?'' ''Nasıl iyi olayım kadının haline bak'' ''Doğru sende haklısın, daha ilk buluşmada olanlara bak'' Olacağı varmış, sen böyle şeyler ile karşılaşacağını biliyordun elbet... ''Evet biliyordum'' ''Buna rağmen yanıma geldin'' ''Evet çünkü hayır diyemezdim'' ''Neden?'' ''Sizin ile sinemaya gitmek, yan yana film izlemek üniversite de bulunan tüm erkeklerin hayali ve ben bu hayali ayaklarıma kadar gelmişken nasıl redde de bilirdim... Perihan bu sözler karşısında kıp kırmızı oldu, ne diyeceğini hadi bilemiyordu, böylesine yakışıklı bir adamdan bu gibi sözler duymak çok hoşuna gidiyordu. ''Utandırıyorsun beni'' ''Utanın Perihan hanım, böyle bir zamanda sadece utanarak anlıyoruz insan olduğumuzu...'' ''Doğru söylüyorsun insan kılığına girmiş hayvanlar içinde yaşamak insana insan olduğu unutturuyor...'' ''Böylesine güzel ve anlamlı cümleleri nasıl kurabiliyorsun?'' Küçüklükten beri ünlü yazarlarımızın kaleme aldığı eserlerini okumakla meşgulüm, işe yaramış demek, hatırlatırsan sana bizim önemli yazarlarımızdan birkaçını getirebilirim...'' Fakat ben Türkçe bilmiyorum'' ''Aaa haklısın, bende burada Almanca konuşa konuşa Türkçeyi unutacağım, ama olsun ben sana elimden geldiğince neler anlatıldığını ve önemli bilgileri çevirerek açıklayabilirim.'' ''Memnun kalırım'' Sohbetleri o kadar koyulaşmıştı ki yolun ne ara bittiğini evin yakınlarına ne zaman geldiklerini bile anlayamamışlardı, uyanık Marry'de bu durumu fırsat bilip yol bitene kadar camın önünde dikilmişti. Hep birlikte otobüsten inip yürümeye başladılar, yaralı kadın kendine gelir gibi oldu ve yorgun sesiyle birkaç soru sordu... ''Neredeyim ben? Siz kimsiniz? Nereye götürüyorsunuz beni? Perihan kadına dönerek ''Merak etme yaralarını tedavi etmek için seni evimize götürüyoruz... ''Nasıl olur ben, ben'' derken tekrar bayıldı yaralı kadın, Perihan daha hızlı olmalarını ve biran önce eve varmalarını söyledi... ''Marry sen Abraham ile kadını eve götür ben eczaneye gidip gerekli malzemeleri alacağım...
YORUMLARINIZ VE ELEŞTİRİLERİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM ARKADAŞLAR...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHANET SARMAŞIĞI
AdventureAşk-İhanet-Savaş-Romantik- 1933-1941 Yılları arasında, Almanya'nın Köln şehrinde ve ülkenin genelinde yaşanılan savaşı anlatmaktadır. Savaşta tahsilini görmek için Almanya'ya giden Türk kızı Perihan'ın hayatını ele almaktadır.