17. Bölüm

113 26 4
                                    

Abraham dudaklarını biran olsun ayırmadan üzerinde bitiriyordu Perihan'ı, Perihan ise tamamen kendini Abraham'a bırakmış ellerini beline atarak hafif okşamalar ile ortamı daha da sıcaklaştırıyordu. Perihan nefes almak için başını yana doğru eğerek dudaklarını ayırdı, her ikisi de bulundukları ortam neticesinde sessizce duruyor ve sadece alıp verdikleri nefes duyuluyordu. Daha sonra Abraham tekrar dudaklarını Perihan'a yaklaştırdı artık her ikisi de alışmıştı aralarında geçen heyecan verici duruma, ilk sefere oranla daha ateşli ve daha şehvetli öpüşüyorlardı, fakat daha da ileriye gidecek adımı her ikisi de atmaya cesaret edemiyordu, edemezlerdi de çünkü evlenmeden birlikte olmak her ikisininde adabına uymuyordu. Marry'nin ise olan biten her şeyden haberi vardı ve rahat olmaları için odanın yakınından dahi geçmiyor, kendi odasına gidip uykuya dalmaya çalışıyordu.  Yaklaşık olarak yarım saat kadar öpüşen Perihan ve Abraham yorgunluktan bitkin bir halde bıraktılar kendilerini, bir kaç dakika aynı pozisyonda kalan iki aşık genç yavaş yavaş aşkın tadını alıyor ve aralarındaki samimiyeti güçlendiriyorlardı. Bir kaç dakika Perihan'ın üzerinde yatan Abraham sızmış ve uyuya kalmıştı. Perihan rahatsız etmemek için kımıldamadan yatıyordu, hatta böyle bir vaziyette Abraham ile uyumak çok hoşuna gitmişti.

Sabah olduğunda her ikisi de küçücük kanepede birbirlerine sarılır vaziyette gözlerini açtı, ilk önce Perihan daha sonra da Abraham uyandı, birbirlerine bakarak gülümsediler, bulundukları yerden kalktıklarında Perihan'ın her tarafı tutulmuştu. Abraham Perihan'a dönerek 

-Dün gece yaşadıklarımızı hatırlıyor musun?

*Evet hatırlıyorum

-Pişman mısın?

*Hayır

-Dün bana söylediklerin gerçek miydi?

*Evet hepsi gerçekti.

-Seni seviyorum Perihan....

Perihan'ın ağzı kulaklarındaydı, oturdukları kanepede birbirlerine birkaç dakika sarıldıktan sonra her ikisi de kalktı ve içeri salona geçip oturdular. Sohbet ederek birbirlerine güzel sözler söyleme başlayan çiftin mutlulukları gözlerinden okunuyordu, Perihan Abraham'ın dizlerine uzanarak kıkırdamaya başladı, Abraham ise Perihan'ın saçlarını okşuyor arada yaklaşarak öpücük konduruyordu yanağına, Aradan 15 dakika kadar zaman geçtikten sonra Marry'de uyandı, salona geldiğinde küçük bir kahkaha atarak...

-Vaaaov romantik aşıklar ne yapıyormuş bakıyım

*Gördüğün gibi kuzum birbirimize doyuyoruz

-Doyun, doyun umarım mutfakta da doya biliyorsundur, hazırlanmayı bekleyen bir kahvaltı varda....

*Kuzum bugün sen hazırlasan

-Şaka yapıyorum tatlım siz keyfinize bakın ben hallederim, haa unutmadan yaralı kadına da bakın zahmet olmazsa ismini de öğrenin kadın diye hitap etmekten sıkıldım....

*Tamam canım hallederiz biz Perihan doğrularak. Kalk hadi Abraham kadına bakalım

Perihan ve Abraham el ele kadını bulunduğu odaya yani Perihan'ın odasına giderler, kadın çoktan uyanmış ve ne yapacağını bilmediği için yerinden kalkmamıştı.

-Günaydın

*Günaydın bayan, nasılsınız daha iyi misiniz?

-Evet daha iyiyim, kalkabilir miyim artık?

*Tabi nasıl rahat ederseniz, bu arada isminiz nedir?

-Katy sizin?

*Ben Perihan buda Abraham

-Memnun oldum

*Bizde memnun olduk

içeriden Marry'nin sesi yükselir

Hadii gelinn kahvaltıı hazırrr

*Hadi Katy kalk kahvaltı yapalım...

Birlikte kahvaltı yapmak içi mutfağın yolunu tuttular , o döneme bakılırsa sofrada yok, yok gibiydi, Katy böyle bir zamanda bu kadar bol yiyeceği ilk kez bir arada görüyor ve şaşkınlığını gizleyemiyordu, hemen masaya oturdular ve çaylarını yudumlayarak kahvaltılarını yapmaya başladılar aralarında tanışma amaçlı kısa kısa kesintili sohbetler geçti.

Bir iş yapıyor musun Katy?

-Evet 1 yıl öncesine kadar terziydim

*Kaç yıldır bu meslek ile uğraşıyorsun?

-Çocukluğumdan beri, benim babamda terziydi, küçük bir dükkanımız vardı ben ve annem babama yardım ediyor hatta neredeyse babam kadar ustalaşıyordum, yani anlayacağınız her şey yolundaydı fakat o kara gün gelip çatana kadar... Askerler ben dükkanda yokken annemi ve babamı götürmüşler, öldürdükleri de söyleniyor... İşte o günden sonra insanlar ile pek muhabbetim olmadı, ancak sizin gibi insanlar ile arada sırada konuşuyor ve dertleşiyordum. Ailenin tek çocuğuydum annem ve babamdan başka kimsem yoktu, onlarda gidince kos koca dünya da bir başıma kaldım. Otuz yaşında bir kadın dünya da tek başına kalıyor, ona sahip çıkacak kimseleri etrafında bulamıyor ve yalnız kaldığını anlıyorsa o küçücük ailenin içinde ki kocaman huzuru daha çok arzuluyorsunuz. Perihan iyice duygulanmaya başlar ve kadına bakarak...

Katy artık yalnız değilsin, biz varız ben, Abraham, Marry hatta komşumuz Fred, hepimiz çok iyi bir dost olabiliriz.

Katy hıçkırıklar içinde ağlamaya başlar...

-Sizler çok iyi insanlarsınız, böyle bir zamanda sizin gibilere rast gelmek çok zor, benden ne isterseniz yapmaya hazırım. 

Perihan ciddi bir tavır takınır...

*Bulunduğun evi sat veya kiraya ver artık bizimle kalacaksın, zaten bu koca evde Marry ve ben sıkılmaktan başka bir şey yapmıyoruz...

-Hayır olmaz, asla kabul edemem bunu

*Katy başka bir şansın yok, oraya tekrar dönersen yakalanır ve, ve biliyorsun işte...

-Onlardan korkmuyorum, hayatta kimsesiz kalmışsa ölümden dahi korkmuyor insan...

Perihan sert bir şekilde...

Ben buna izin veremem bu konuyu akşam yemeğinden sonra tekrar masaya yatıracağız. Abraham sende yemeğe kadar bir yere gitmiyorsun...

-Tamam Perihan sakin ol lütfen

*Çıldıracağım, bu acımasızların yaptıklarına boyun eğmek, köleleri gibi olmak zoruma gidiyor. 

Birkaç saniye sessiz bir ortam oluşur.

*Marry akşam yemeğine Fred'i de çağıralım

-Tamam kuzum nasıl istersen

*Artık boyun eğmek yok, gerekirse hepimiz ölürüz ama asla boyun eğmeyeceğiz, boyun eğecek olanların aramızda işi yok...

Perihan artık bu dava için çalışacak ve insanların huzura kavuşması için bulduğu gördüğü her Yahudi'ye yardım edecekti.


YORUMLARINIZI VE ELEŞTİRİLERİNİZİ BEKLİYORUM....

İHANET SARMAŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin