Bölüm 7

364 47 12
                                    

Yasemin, Behzat'ın ne yaptığını merak ededursun, Salih isteme merasiminden sonraki gün, öğle vakti Behzat'ın ruh durumunu öğrenme şansını elde etmişti. O akşam arabayla eve dönerlerken Salih vardığı ani karardan dolayı pişmanlık hissetmeye başlamıştı. Delişmen kızın yaptığı bir çapkınlık yüzünden, o neden kendi boynuna evlilik tasmasını takacaktı? Evlense ne olur, evlenmese ne olur diye düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı. Hiç tanımadığı ve gönlünün istemediği biriyle ilk evlenen kendisi değildi ya. Kızı annesine emanet eder, kendi işi gücüne devam ederdi. Kısmetse bir iki torundan sonra büyükleri ferahlatırlardı da...

Eve vardığında annesi söz bohçasını hazırlamak için kahya kadın ve kız kardeşi Hüma ile heyecanlanırken o doğruca odasına çıktı. Akşam yemeğine inmedi. Loş odada tek başına otururken düşündü, düşündükçe kederlendi, kederlendikçe eski sevdası, gönlünü istila etti. Nina... Ah, Nina... Kahverengi gözlerin hasretiyle kavrulurken, bari düşünde görebilmek umuduyla gözlerini kapattı. Nina'nın esmer güzelliğini görmeyi hayal ederken Yasemin'in kızgın zümrüt yeşil gözleri zihninde belirince yataktan zıplayarak doğruldu.

"Tövbe, bismillah!"

Bu ani baskın yüzünden kalbi ters dönmüş gibi buruldu ve hızlıca atmaya başladı. Gömleğinin düğmelerini çözmeye çalışırken bir ikisini feda ederek göğsünü araladı ve elini kalbinin üstüne koydu. Nasıl da deli atıyordu! Eli ayağı buz gibi, bir kriz geçirme tedirginliğiyle sakince nefeslenmeye odaklandı. Gözlerini kapamaya çekiniyordu, çünkü kapatır kapatmaz, kızın yay gibi biçimli kaşlarının altında parıldayan zümrüt parçalarını göreceğine neredeyse emindi.

"Kıza bak ya!" diye mırıldandı. "Hayal kurmama bile karışıyor. Daha evlenmeden bu engeli yapabiliyorsa, evlenince ne yapar bu bana?"

Masanın üstündeki sürahiden su içmek için yatağından kalktı. Sersemliği son haddindeydi. Tuhaf bir ruh haliyle, gözlerini her kırptığında Yasemin'in suratı, o bir saniyeden az zaman içinde beliriyordu, kulaklarında yazdığı mektubun dillendiğini işitiyordu. Aklına gelen duaları çabucak okuyarak suyu başına dikti, hatta yetmedi avucuna döküp yüzüne, ensesine çarptı.

Küçük balkonuna giderek dışarıya çıktı. Sıcak yaz gecesinin getirdiği deniz kokusunu ve bahçeden süzülen hanımeli ve yaban güllerinin kokusunu burnuna çekerek sakinleşti. Ruhuna can geldiğini hissedince Nina'yı düşünmekten vaz geçip daha masum bir şeyleri aklına getirmeye çalıştı. Tekrar cadaloz hayalet Yasemin'in hışmına uğramak istemiyordu. O yüzden yarın yapacağı arşivleme işini düşünmeye ve tasarlamaya çalışarak geceyi yarıladı. Yatağına döndüğünde sabaha çok az kalmıştı ve yorgunluk da iyice üstüne çökmüştü. Gecelik namına giydiği ipekli pantolonu altına geçirerek yumuşak döşeğine uzandı.

***

"Yasemin abla, dedikleri kadar güzel mi ağabey?"

Salih kardeşinin bu saf sorusunu duymazdan gelerek tabağındaki zeytini tembel çatal darbeleriyle yakalamaya çalıştı. Ailece kahvaltı sofrasındaydılar, babası kahvaltısını bitirmiş kahvesini içiyordu. Sofraya en geç gelen yani zorla getirilen Salih ise kahvaltıya yeni başlamıştı.

Sorusu cevapsız kalan kız, annesine döndü. "Ben de gelseydim keşke..." diye sızlandı. "Çok merak ediyordum."

Sema Hanım, Hüma'ya doğru gülümsedi. "Yarın Afife Hanım ile nişan törenini görüşmek için gittiğimde sen de gelirsin. Yengenin ne kadar hoş bir kız olduğunu da kendi gözlerinle görürsün. Ne yalan söyleyeyim, ben çok beğendim."

Gergin bir nefes aldı. Hem annesinden, hem de Behzat'tan duyduğu övgülerin haddi hesabı yoktu. Dışı güzel diye, içi de mi güzel olacaktı yani? Kızın süs bebeği gibi kenarda oturması annesinin hoşuna gitmiş olabilirdi, Behzat da ona gülen her dişiyi zaten beğenirdi. İkisinin de beğenisini dikkate almadı.

Kalpten ÖteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin