Uzun bir şoktan sonra sonunda kendime gelebilmiştim. Damla'yı uzun bir süre görmemeyi umuyorduk. Yani çok uzun bir süre. Damla'yı öldü olarak biliyorduk.
1 Yıl Önce...
- İlay hazır mısın? dedim son sesimle.
- Hazırımm. Sen hazır mısın?
- Bende hazırım çıkalım o zaman.
- Niye bağırıyorsun? Seni duyabiliyorum. İlay bunu söylemeden önce çok bağırdığımı fark etmemiştim. Ama gerçekten çok bağırıyormuşum. İlay'ın odasına doğru yürüdüm.
- Tamam hadi oyalanmayalım.
- Tamam hadi. Hızla merdivenler indik. Bu gün muhteşem bir gün olmasını diledikten sonra kapıyı açtık. Kapıyı açar açmaz karşımızda Damla sırıtmış bize bakıyordu.
- Ben de sizi bekliyordum. Nerde kaldınız? O güler yüzüm bir anda asılmıştı.
- Ne işin var burada? dedim. Sesim ifadesizdi.
- Aa ne kadar ayıp. İnsan arkadaşını böyle mi karşılar? Sözlediği her kelime sinirimi bozuyordu.
- Arkadaş? Sen hala arkadaş olduğumuzu mu zannediyorsun? Damla ile uzun zaman önce arkadaşlığımızı bitirmiştik. Damla, Berk ile yatmıştı. Berk sevgilimdi ve Damla bunu bile bile, onu ne kadar sevdiğimi bile bile onunla yattı. Ayrıca yatmakla da kalmadı. Bana birlikte oldukları fotoğraflarını gönderdi. Altına da "Biriciğimle mutluyuz." yazmıştı. Hayatımın en kötü gününü geçirmiştim o gün. O gün ve diğer günler... O fotoğrafları gördüğümde yıkılmıştım. Deli gibi ağlamıştım. Kafayı yemiş gibiydim. İntihar etmeyi bile düşündüm. Bu acı bir hafta sürdü. Daha sonra acının yerini intikam duygusu aldı. Hem Damla'dan hem de Berk 'den intikamımı almak istedim. Ve istediğim de oldu. O gün Berk ile Damla'nın bara gideceğini öğrendim. Berk içmeden duramazdı. Damla'nın da Berk'den farkı yoktu. Her zaman içerdi. Bunun olacağını düşünerek Berk'in arabasının freninin kablosunu söktüm. O gece tam da tahmin ettiğim gibi oldu. İkisi de sarhoş sarhoş arabaya bindiler. Gerizekalılar. Tabii hızda yaptılar , kafa da güzel tabii. Uçurumdan yuvarlandılar. Tabii Berk öldü. Bunu şuan gayet normalmiş gibi söylüyorum ama o zaman içim yanmıştı. Ama nedense hiç pişman olmadım. Beni kimse aldatamaz. Sonucunu da böyle ödemiş oldu. Damla ölmedi. Dokuz canlı gerizekalı ölür mü hiç? Ölmez tabii. Bir de bunun benim yaptığımı öğrendiğinden bu yana benden aklınca intikam almaya çalışır. Bu yüzden Damla ile o zamandan beri düşmanız. Ve o nedense her seferinde dibimizde. Bu gün olduğu gibi.
- Evet. Biz hala arkadaşız. Ben seni çok seviyorum. Sarılmaya başladı.
- Yılışma. Hızlı bir şekilde ittim. Bu kız gerçekten sinirimi bozuyor.
- Bir daha sakın bana yaklaşmaya kalkma. Anladın mı beni?
- Yaklaşırsam nolur? Gene mi beni öldürmeye çalışırsın. Ama güzelim anla artık beni öldürmek o kadar kolay değil.
- Haklısın kötüye bir şey olmaz diye boşuna dememişler. O iğrenç gülüşüyle bir kahkaha attı. Sabrım taşmak üzere. Eğer daha fazla beni zorlarsa bu sefer onu gerçekten öldürürüm.
- Canım sen en iyisi beni öldürmeye çalışmaktan vazgeç de sevgililerine mukayyet ol. Malum sonunda hepsi bana dönüyor. Ve sabrımı taşınran son cümlesini de kurmuştu. Kendimi korumak için yanımda bulundurduğum çakımı çıkarttım. Ve Damla'ya doğrulttum.
- Beni zorlama Damla. Acımam. Beni biraz olsun tanıyorsan bunu bilirsin zaten.
- Bu numarayı bir kez yerim ben canım. Onu da sarhoşken. Sende bunu yapacak yürek yok. Beni bunlarla korkutamazsın. İstesem seni şuan hapishaneye attırmıştım. Benim kaybedecek bir şeyim yok biliyorsun. Ama senin annen var. Babanda vardı ama o zaten çoktan sizlere ömür. Babamın adının geçtiği her cümlede gözlerim doluyor. Damla'ya doğru bir adım attım ve elimdeki çakıyı karnına soktum. Bunu yaparken gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Karnının içinde çakıyı bir kez daha döndürdüm. İçimi öfke, acımı bastırıyordu. Damla'ya olan nefretim herşeyden üstündü. Damla karşımda acıyla kıvranırken bir nebze olsun acımadım ona her şeyi baştan sona kadar hak ediyor. Benim yaşadığım bu acı, onun şuan yaşadığı acıdan daha üstün. Artık herşeyin sonuna geldik.
Şimdi...
- Sana demiştim. Ben ölmem. Beni öldürmek o kadar kolay değil. Üstündeki tişörtü yukarı kaldırdı ve karnına baktı.
- Bu iz varya. İşte bu izin aynısı senden olana kadar ensendeyim. Belkide daha fazlası olur ne dersin? Senin şansına bağlı.
- Senden korkacağımı düşündüren şey ne sana?
- Bunca yılın acısı. Senin yüzünden 6 ay hastanede yattım. Belki aynısı sana yapmam ne dersin? Belki de karnında değil de, kalbimde bırakırım o izi. Biliyorsun bu konularda deneyimliyim. Her zaman iğreneceğim bir şekilde sırıttı.
- Bu sefer o kadar kolay olmayacak. dedi İlay ve Damla'nın üzerine yürüdü. Damla, İlay'ın yanağını sıktı ve güldü.
- Güzelim ya sen ne ara bu kadar cesur olsun. Seni en son gördüğümde diş elindeki yemekleri çıkartıp burnunu siliyordun. Şimdi baya iyi olmuşsun ama diş teli işe yaramış. İlay gülümsedi ve tek eliyle Damla'nın yüzünü sıktı. İlay'ın uzun tırnakları şimdi daha belirgindi.
- Eski İlay yok artık Damla. İnan bana görmek istemeyeceğin bir İlay var karşında. İlay elini Damla'nın yüzünden çekerken, yüzüne derin bir çizik attı. Damla sinirle İlay'a bakıyordu.
- Pardon canım ya. dedi İlay alaycı bir şekilde. Damla sinirle gözlerini çevirerek bana baktı.
- Aferin küçüğüm. İlay'a birkaç bir şeyler öğretmişsin. Ama ikinizde bana bulaşmayacağınızı bir türlü öğrenememişsiniz. Merak etmeyin çok yakında bu yaptıklarınızın hepsini size tek tek ödettireceğim. Belki eski arkadaşım olduğunuz için biraz insaflı davranabilirim ama bu ancak sizin ölümünüze sebep olur. Fazla insaf beklemeyin derim.
Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum.
YOU ARE READING
Problemli
Ficção AdolescenteHazal'ın hayatı gayet normaldi. Babası ölene kadar... Babası öldükten sonra onu ele geçiren hastalık kendisine ve çevresine zarar verir. Güvendiği erkek arkadaşının aslında güvenmemesi gerektiğini öğrenince ondan ayrılır. Yaşadığı tüm bu hüzünlü v...