Bakıyorum sadece bakıyorum. Burası muheteşem bi yer. Denizin kenarında dört beş tane masa var. Masanın etrafında oturacağımız yastıklar. Bu muhteşemdi. Sadece etrafa hayranlıkla bakıyorum.
-Beğendin mi?
-Bayıldım. Ve gerçekten aldığım en güzel süprizlerdendi.
-Bi şey değil. Güldüm. Gerçekten çok mutluydum. Yanımda yakışıklı bir çocukla muhteşem bi yere gelmiştik. Sanırım bu gün geçirdiğim en güzel gündü. Masaya doğru yürüdük. Masada harika yiyecekeler vardı. Çok çeşit yiyecek vardı. İlk düşündüğüm şey "acaba hangisinden başlasam".
-Oturcak mısın?
-Pardon pardon dalmışım bi an.
-Güzel olmuş mu? Bu gün bizim için boşalttım burayı. Normal günde çok dolu oluyo.
-Herşey çok güzel. Teşekkür ederim. ve gülümsedim.
-Eğer bana her zaman böyle güleceksen senin için yapamayacağım şey yok demektir.
-Bu iyi bişey sanırım.
-Oldukça. dedi o kadar güzel gülüyodu ki. Tüm gün onu seyredebilirim. Gözlerine bakarak. Bu çocukta beni etkileyen başka şeyler var. Mükemmelliğinden olsa gerek. Her neyse yemeğimizi yemeğe başladık.
-Mmm bu yiyecekler gerçekten mütiiş olmuş.
-Gerçekten mi beğendiğine sevindim. Çünkü bunun için 2 gün uğraştım.
-Hazırlıklara bana teklif etmeden önce başladın yani.
-Yani. Senin bana evet diyeceğini hissetmiş olmalıyım.
-Vayy iyimiş. Güldüm ama içinde garip bi his vardı. Her neyse ne olabilir ki. Yemeğimizi bitirdik. Herşey mütişdi gerçekten. Emir ayağa kalktı.
-Beni 2 dakka bekle. Hemen gelcem. Acaba bu sefer ne yapcaktı. Merakla bekliyoruum. Çok geçmeden geldi. Elinde küçük bir müzik çalar vardı. Ve şarkı açtı. Elini uzattı.
-Bu dansı bana lütfeder misin? Olur şeklinde kafamı salladım. Elimden tutup kaldırdı. Ve belimi tuttu. Bende iki elimi onun boynuna sardım. Ve dans etmeye başladık.
(Şarkı: of Verona - Breathe)
Yaklaşık bir saat dans ettik. Sonra alnımız birbirine değdi.
-Yoruldun mu?
-Sayılır. Sen?
-Tüm gün böyle durabilirim.
-Anlaşılan yorulmamışsın.
-Biraz oturalım istersen.
-Olur. dedim. Oturduk. Konuşmaya başladık. Bana her şeyi anlattı. Hayatına dair herşeyi. Annesiyle babası ayrıymış. 2 yaşında bi kız kardeşi varmış. İkiside annesinin yanında kalıyormuş. Bende herşeyi anlattım. Babamın öldüğünü. Anlattım. Ona anlatırken herşey gözümün önünde bir kez daha gerçekleşti. Babam çok iyi biriydi. Sadece arada çok sinirlenirdi. Bu yüzden sinir ilaçları vardı. Onları hiç aksatmadan içerdi. Ama ilk defa bi gün o sinir haplarını içmemişti yani unutmuştu. O gün annemle kavga ettiler. Nedenini bilmiyorum ama ettiler işte. Babamın sinirden hiçbişeyi gözü görmüyordu. Mutfaktan bıçağı aldığı gibi annemi bıçakladı. Annem hastaneye kaldırıldı. Babamda hastaneye gelmişti. Ama bi ara ortadan kayboldu. Tüm hastanede onu aradım en sonunda dışarı çıktım. Aradım onu en sonunda yolun kenarındaki bakta otururken gördüm. Yanına gittim konuşmaya çalıştım ama sürekli "onu öldürdüm, onu öldürdüm" diye sayıklıyodu. En sonunda ağaya kaltı başını tutarak yola doğru yürümeye başladım. Onu kurtarmak isterdim ama bi araba çarptı ona. İstemezdim kurtarmak isterdim elimi uzattım ama araba çok hızlı geliyordu. Tutamadım. Yapamadım. Olmadı. Birden ağlamaya başladım.
YOU ARE READING
Problemli
Teen FictionHazal'ın hayatı gayet normaldi. Babası ölene kadar... Babası öldükten sonra onu ele geçiren hastalık kendisine ve çevresine zarar verir. Güvendiği erkek arkadaşının aslında güvenmemesi gerektiğini öğrenince ondan ayrılır. Yaşadığı tüm bu hüzünlü v...