Hala ağızı açık bir şekilde bana bakıyordu. Belki beyefendi utanmıştır yaptığından. Ama artık her şey için çok geç. Bunu yapmadan önce düşünseydi. Ama lanet olsun ki ona güvendim. Ben niye herkese bu kadar çabuk güveniyorum. Çünkü ben malım. Bunu ilk defa kabul ediyorum. Gene sinirlenmeye başladım. Dişlerimi birbirine bastırarak Baran'a baktım. Salak salak bakıyor daha ya. Sonra hoca geldi ve herkes yerine geçti.
- Hazal bir yanıma gelir misin? niye çağırıyor ki şimdi?
- Efendim hocam. kolumdan tuttu ve sıradan biraz uzağa götürdü.
- Yüzüne ne oldu? başımı öne eğdim ve alnımı ovuşturdum.
- Önemli bir şey değil hocam.
- Nasıl önemli bir şey değil? Yüzünün halinden haberin var mı? bu soruyu duymaktan gerçekten bıktım. Evet haberim var. Bunu o gerizekalı yaptı. İçimden her ne kadar bunu söylemek istesemde sakinliğimi korumaya çalıştım.
- Var hocam. Yüzümden haberim var. Ve ben iyiyim hiç bir sorun yok. Merak ettiğiniz için de teşekkür ederim. Şimdi izin verirseniz sırama geçebilir miyim? Bir süre sadece yüzüme baktıktan sonra başını "gidebilirsin" dercesine salladı. Senin yüzünden daha kaç kişiden "yüzünden haberin var mı?" sorusunu duyucağım acaba. İnşallah bu son olur da benim sinirlerimle daha fazla oynamazlar.
- Hoca ne dedi? Asya fısıltıyla sormuştu bunu.
- Ne olacak yüzümü sordu. Derin bir iç geçirdim. Bu günün bir an önce bitmesini istiyorum gerçekten. Yoksa birine acayip derecede patlayacağım. Hoca benim oynamama izin vermedi. Her ne kadar "Ben iyiyim" desemde. Oynatmadı. Gün boyu bankta İlayla oturduk. Sonunda antreman bitti ve evlere dağılmaya başladık. Tüm orda sırf o Baran pisliğinin pişmanlık duyup yanıma gelmesi için durdum. Ama tahmin ettiğim gibi gelmedi. Ne düşünüyordum ki? Gelip benden özür dileyeceğini falan mı? Saçmalama Hazal ya. Daha fazla iç sesimle konuşursam kafayı falan yiyeceğim herhalde.
Peki seni kim delirtti?
Baran.
Neden delirtti?
Çünkü o bir pislik.
Ama onu seviyorsun.
Yeterrrr. İç sesim bile benimle aynı fikirde değil. Sanırım gerçek yalnızlık dedikleri bu. İç sesim bile gerizekalı. Ben ayaklanınca İlay'da ayaklandı.
- Hadi gidelim artık. Burası beni sıkmaya başladı.
- Tamam gidelim güzelim. Asya'nın yanına doğru gittim.
- Biz gidiyoruz sende gelmek ister misin? Hem takılırız biraz.
- Olur gelirim ama ilk önce şu kıyafetleden kurtulmam lazım.
- Tamam bekliyoruz burda seni. hızlı adımlarla soyunma odasına doğru yürüdü. Emir'in buraya doğru geldiğini gördüm. Off bu salak benden ne istiyor şimdi ya.
- Ne istiyorsun gene? Kollarımı göğüsümden kavuşturdum.
- Yüzüne ne oldu?
- Sanane.
- Ne demek sanane ? Hem benim yüzümden olduğunu söylüyorsun. Sonrada sanane diyorsusn. Senin amacın ne kızım? Ne istiyorsun sen benden?
- Benden uzak durmanızı istiyorum. Yeterince hayatımı mahfettiniz zaten. Sen ve senin arkadaşın. Anlıyo musun? Asıl sizin amacınız ne? Ruh hastası falan mı olmamı istiyorsunuz? Kafayı yiyip sonunda bir deli hastanesine falan mı yatmamı istiyorsunuz? Ama merak etme eğer böyle yapmaya devam edecek olursanız zaten bu istediğiniz her şeyi elde edersiniz. Şimdiden her şey için teşekkür ederim. Hayatımı mahfeden iki insan olarak size bu teşekkürü borçluydum! sesim oldukça sakin çıkmıştı. Her ne kadar bağırıp bir şeyleri kırmak dökmek istesemde sakin konuşmuştum. Kendimi iyi hissetmiyorum. Gerçekten iyi hissetmiyorum. Sanki bir boşluğa düşmüşüm gibi. O boşluktan çıkmak için çırpınıyorum ama çırpındıkça daha çok batıyorum. Battıkça boğuluyorum. Kimse beni o battığım yerden kuratmıyor. Tek başıma ölüyorum.

YOU ARE READING
Problemli
Genç KurguHazal'ın hayatı gayet normaldi. Babası ölene kadar... Babası öldükten sonra onu ele geçiren hastalık kendisine ve çevresine zarar verir. Güvendiği erkek arkadaşının aslında güvenmemesi gerektiğini öğrenince ondan ayrılır. Yaşadığı tüm bu hüzünlü v...