Gece boyunca uyumadım. Gözüme uyku girmedi. Sadece pencereden dışarıyı izledim. Hava yavaş yavaş aydınlanıyodu. Güneş tüm güzelliğiyle doğmaya başlıyodu. Saat sabahın 5.30 'u annem daha uyanmadı. Yavaşça merdivenlerden indim. Ve atıştırmak için bişeyler hazırladım. Telefonum çaldı. Kim ki şimdi bu saatte. Arayan Emirdi. Açmadım. Kendimi anlamadığım bi şekilde kötü hissediyodum. Sanrım ilk defa bi oğlan benim böyle olmama sebep olmuştu. Telefonum ikinci kez çaldı. Açmadım. Daha sonra mesaj geldi.
Kimden:Emir
Mesaj: Tüm gece uyuyamadım. Hep seni düşündüm. Hazal ne duydun bilmiyorum ama hiçbiri doğru değil. Bana inan tamam belki ilk önce bi iddayla başlamış olabilir ama sonra seni sevmeye başladım anlıyomusun seninle konuşmak istiyorum. Aşağıda bekliyorum seni. Lütfen bana bi şans daha ver. Lütfen.
Mesajı okudum ama hiç bi şey hissetmedim. Sanki kalbim kaskatı olmuştu. Duygularım yok olmuştu. Hiç bi şeyi düşünemiyorum. En önemlisi mutlu olamıyorum. Başımda iğrenç bi ağrı var. Ama bunu umursamıyıcak kadar meşgulum ya da acı çekiyorum. Tarifsiz. Neden böyle oldu bilmiyorum. Yeni tanıştım. Sevmem. Sevemem. Bu bana aykırı. Şu ana kadar çıktığım kimseyi sevmedim. Sadece eğlenmek istedim. Ama Emir. O benim eğlencem değildi. İlk sevdiğim kişiydi. Bunları düşündükçe başım daha çok ağrıyor. Mıtfaktaki pencerenin oraya gittim. Perdeyi hafif araladım. Ve çaktırmadan baktım. Emir'in arabası ordaydı. Telefonu alıp Asyayı aradım.
- Günaydın güzelim. dedi sesi mutlu geliyodu.
- Ben bu gün kursa gelmiyicem. dedim sesimin iyi olması için çabaladım ama sesimdeki burukluk çoktan çıkmıştı.
- Sen iyi değilsin?
- İyiyim ben. Sadece biraz yorgunum bu gün uyumak istiyorum.
- Yanına gelmemi ister misin?
- Sağol ama sen kursa git.
- Peki çıkışta uğrarım ama.
- Tamam.
- Görüşürüz. dedi ve telefonu kapattım.
- Günaydın tatlım. Niye erken kalktın.
- Uyuyamadım.
- Sen iyi misin?
- İyiyim ama yorgunum bu gün gitmesem olur mu?
- Peki dinlen ama yarın mutlaka gidiyosun.
- Tamam. Odama çıktım. Kitaplıktan 3 tane kitap seçip aşağı indim. En büyük koltuğa geçip oturdum. Ve ilk kitap. Okumaya başladım. Başımı kitaptan kaldırdığımda. Annem çoktan gitmişti. Saat 9.00. Elimdeki kitaba baktım son bi sayfası kalmıştı. Ama Okuduğum kitabın hiçbirşeyini hatırlamıyorum. Ne ara okudun bunu ben. En sonunda kafayı yedim. Yemin ederim kafayı yedim. Tam kafayı yemekle meşgulken kapı çaldı. Dürbünden baktım. Emir. Hiç sesimi çıkarmadan koltuğuma geri oturdum ve ikinci kitabımı alıp okumaya başladım. Sürekli kapıyı çalıyodu.
- İçerde olduğunu biliyorum. Sabah annenle konuştum. Aç şu kapıyı. Konuşalım beni bi kez olsun dinle sonra gene konuşmazsan konuşma ama beni bi kez olsun dinle lütfen. Bi anda ses kesildi ama bu sefer ağlama sesleri gelmeye başladı. Olamaz. Ağlıyodu. Kalbimdeki o buz yavaş yavaş çözülmüş olmalıki. Kapıyı açmaya gittim. Ama yüzümdeki o ifadesizliği koruma çalışıyodum. Kapıyı açtım.
- Sadece 10 dakkan var. dedim ve kapıyı sonuna kadar açtım. Güldü. Off bu gülüşü gerçekten özledim. Hemde çok özledim.
- Evet başla. dedim buz gibi bi sesle.
YOU ARE READING
Problemli
Genç KurguHazal'ın hayatı gayet normaldi. Babası ölene kadar... Babası öldükten sonra onu ele geçiren hastalık kendisine ve çevresine zarar verir. Güvendiği erkek arkadaşının aslında güvenmemesi gerektiğini öğrenince ondan ayrılır. Yaşadığı tüm bu hüzünlü v...