Duyduğum sözlerin yalan olmasını diledim. Bana gerçekten değer veriyor olmazdı. Baran ikinci kez bana değer verdiğini söylüyordu. Bu garip. Sen, Baran; ilk başta benden nefret eden ama sonrasında bana değer verdiğini söyleyen, duygularımla deli gibi oynayan çocuk. Hayatıma girdiğin andan itibaren beni mahfeden sen. Kafamı toparlamaya çalışıyorum. Artık ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Yolunu kaybetmiş küçük bir çocuk gibiyim. Nereye gideceğini bilemeyen küçük bir kız çocuğu. Baran'ın söylediği sözler kalbime yavaş yavaş işlenirken bir kez daha düşündüm. Ne yapmalıyım? Mal gibi önünde beklediğim taksiye atlayıp gitmek mi yoksa Baran'ın yanına gidip ona birkaç özlü söz mü söylemeliydim? İçimden derin bir nefes aldım ve taksiye binip oradan uzaklaştım. Bu tepkiyi beklemiyormuş gibi bana şaşkınca bakıyordu. Taksinin içinden son bir kez ona baktıktan sonra gözden kayboldu. Yüzümde istemesem de bir gülümseme oluştu. Durduramıyordum. İçimdeki ufak da olsa o sevinci durduramıyorum. Peki bu istemsizce mutluluk neye dahil? Sevgiye mi? Olamaz değil mi? Hayır ben kimseyi sevmiyorum. Sevemem. Sevdiklerim hiçbir zaman benim değerimi bilmedi. Bu yüzden bir erkeğe daha güvenemem. Bu hataya bir daha düşemem. Bir kez daha kalbimin kırılmasına izin veremem. Baştan beri aynı hatayı yapıyorum. Hayatıma babamdan başka bir erkeğin olmasına izin vermemeliydim. Yüzümdeki gülümsemenin yerini gözyaşlarım alırken kafamı geriye yasladım ve derin bir nefes aldım. Elim tersiyle gözyaşlarımı sildiğimde evin önüne gelmiştik. Taksiciye parayı uzattım ve ağır adımlarla eve doğru yürüdüm. Cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz karşımda Asya ve İlay duruyordu.
- Neden ayaktasınız? Dedim. Sanki garip bir soru sormuşum gibi ikisi de yüzüme şaşkın şaşkın bakıyorlardı.
- Ne? Ne bakıyorsunuz öyle? Elimdeki anahtarları koltuğa fırlattım. Yüzümdeki ifadesizliği korumaya çalışarak onlara baktım.
- Neredeydin sen? Dedi İlay göğsünde kavuşturduğu kollarıyla , bana bakıyordu.
- Bıraktığım notu okumadınız mı? İşte masanın üstüne bıraktım. Masanın üstündeki notu elime alıp salladım. Bu kadar da kör olunmaz ki canım. Kocaman bir kağıdın üstünde kocaman yazılarla.
BEN DIŞARI ÇIKIYORUM. FAZLA GEÇ KALMAM. ÖPÜLDÜNÜZ... yazıyor.
Yok artık bunu da görmedilerse kusura bakmasınlar da yapacak bir şey yok yani. İlay sert bir şekilde elimde salladığım kağıdı aldı.
- Bunu gördük canım. Kör değiliz. Nerdeydin diyorum sana? Bıraktığın kağıtta gittin yer yazmıyor güzelim, kusura bakma açıklama yapman lazım. Gerçekten mi? Şimdi bir de size mi açıklama yapacağım. Neden ben ya? Cidden neden ben? Bu sorunun cevabını o kadar merak ediyorum ki. Her neyse şimdi anlatayım da kurtulayım. Yarın başımın etini yemesinler. Koltuğa oturdum ve her şeyi anlattım. Baran'ın söylediği yere kadar her şey normaldi. Tepki göstermeden sadece dinliyorlardı. Ama Baran'ın söylediğini söylediğimde. İkisi de ağzı açık bir şekilde bana bakıyorlardı.
- Şaka yapıyorsun? Dedi Asya. Tepkisini gayet normal buluyorum. Bende aynı tepkileri vermiştim. Hatta daha fazlasını.
- Şaka yapmıyorum. Aynen böyle söyledi. Dedim. Gerçektende aynen böyle söylemişti. Baran'ın o an ki sesi hala kulağımda. Sesi bıkmış ve aynı zaman da, ufak da olsa sevgi içeriyordu. İşte beni mutlu eden o sesteki ufak sevgi tohumu. Kulağıma gelen sesi gülümsememe neden oldu.
- Ne gülüyorsun kızım? İlay'ın sesi beni kendime getirmişti. Bir an ciddileştim.
- Ne gülmesi be? Gülmüyorum ben. Dedim ama tabi ki de inanmayacaklardı.
- Ben de yedim. Dedi İlay alaycı ses tonuyla. İnanmayacaklarını biliyordum ama en azından şansımı denemiş oldum.
- Her neyse işte hadi yatalım yoruldum ben.
- Niye yoruldun? Dedi İlay. Ayy cidden sıkıldım ama ben bu sorgudan.
- Aa yeter ama bu ne canım kendimi polis sorgusunda gibi hissettim.Ben yatıyorum. Öpüldünüz. Hızlı adımlarla merdivenden çıktım. Odama girdiğimde derin bir nefes aldım. Bu gün yaşadıklarım garipti. Gerçekten garipti. Yatağıma sırt üstü uzandım. Baran'ın sesi bir türlü kulağımdan gitmiyor. Telefonuma gelen mesajla irkildim.
Gönderen: Baran
Senin derdin ne? Sana değer verdiğimi söylüyorum ve sen öylece çekip gidiyorsun.
Bir süre sadece ekrana baktım. Ne yapmamı bekliyordu ki geri dönüp ona teşekkür etmemi falan mı? Eğer öyle düşünüyorsa çok bekler.
Gönderilen: Baran
Ne yapmamı isterdiniz efendim?
Mesajı gönderdikten sonra güldüm. Ne cevap verecek çok merak ediyorum. Bakalım bu mesaja da mantıklı bir cevabı var mı? Birkaç dakika mesaj geldi.
Gönderen: Baran
Boynuma falan atlamanı bekliyordum tabiî ki de. Ama en azından yanıma gelip bir şeyler söyleyebilirdin.
Ne söyleyebilirdim ki ? Eğer o an Baran'ın yanına gitseydim anca onun yüzüne mal mal bakardım. O anda bir şey söyleyebileceğimi sanmıyorum.
Gönderilen: Baran
Yanına gelip sana ne diyebilirdim ki? O an onu düşünecek kadar vaktim olduğunu sanmıyorum. Şu an bile sana ne diyeceğimi bilmiyorum.
Mesajı gönderdikten sonra mesajı tekrar okudum. Bu mesaj fazla mı duygusal mı oldu ne? Neyse artık gönderdik.
Gönderen: Baran
Bir şey demene gerek yoktu. Bana sadece 1-2 saniye sarılsan olurdu. O bile yeterdi bana.
Mesajı tekrar okudum. Tekrar. Tekrar . Tekrar. Bu mesaja verilebilecek cevabım yoktu. Ekran kilidine bastım. Ekranın karardığını gördüğümde telefonu yatağın diğer ucuna fırlattım. Bu mesaj da neyin nesiydi? Ne demek istiyordu? Son günlerde bu çocuk beni acayip şaşırtıyor. Bana değer verdiğini söylüyor. Ona sarılmamı istiyor. Bu çocuk beni her seferinde böyle etkilemek mi zorunda? Evet etkileniyorum ama sevmiyorum. Bu sözlerden hangi kız etkilenmez ki? Umarım sadece etkilenirim. Umarım daha fazlası olmaz. Umarım onunda bana karşı hisleri daha fazla ileri gitmez. Aksi takdirde kalbime söz geçiremem.
Umarım beğenmişsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. :D
YOU ARE READING
Problemli
TienerfictieHazal'ın hayatı gayet normaldi. Babası ölene kadar... Babası öldükten sonra onu ele geçiren hastalık kendisine ve çevresine zarar verir. Güvendiği erkek arkadaşının aslında güvenmemesi gerektiğini öğrenince ondan ayrılır. Yaşadığı tüm bu hüzünlü v...