-2-

7.5K 425 53
                                    

Multimedyada Nizam (diğer adıyla Deniz) var. İyi okumalar.

Şaşkın şaşkın eve gelen misafirlere bakıyordum. Bir adet benim yaşlarımda kız ve abisi olarak kantindeki Deniz vardı. Kantindeki Deniz dediysem yanlış anlamayın. Lütfen. Zaten kim kantine deniz sığdırabilir. İnsan olarak sığdırılabilir orasına sözüm yok. Ama şu köpüklü, tuzlu ve dalgalı olanı sığdıramazsınız. Uzun lafın kısası insan olan Deniz ve ailesi bizim evdeydi. Yeni komşularımız onlarmış. Sevine sevine eve geliyordum oysa ki. Anlaşabileceğim biri çıkar diye. Annem Deniz'in annesine çay koyma derdindeydi. Ama kadın katiyen kabul etmiyordu. Sonunda başardığında salına salına mutfağa ilerledi. Geldiğinde elinde çaydanlık vardı. Üşenmişmiydi ne yapmıştı. Kıvırtarak, aslında kıvırtmıyordu ama öyle görüyordum sehpaya ilerledi. Giderken sorduğu soru bir Ezgi fesatçasını dürtecek kadar komikti.
"Başka vermemi isteyen var mı?" Masumhane düşünenler el kaldırsın. Hm. Elleri göremediğime göre artık gülebilirim. Zuhahahahaha. Dışımdan kıkırdamakla yetiniyordum. Yanımda oturan Deniz'de aynı şeye gülüyordu galiba. Su olan deniz değil yanlış anlaşılmasın. Adının Hanife olduğunu öğrendiğim Nizam'ın annesi konuştu.
"Ee çocuklar, birbirinizi tanıdınız mı?" İkimzde aynı anda birbirimize bakıp aynı tepkiyi koyduk.
"Ha?" Annem ve Hanife teyze güldü.
"Nizam hani küçükken karşımızda bir komşu vardı, sürekli kızıyla oynardın. Birbirinizi çok severdiniz hatta. Antalyaya taşınırken otogardan bile kaçmıştın 'ben Ezgi'yi bırakmam' diye bağırıp. Hatırladın mı?" Nizam mırın kırın etti. Ben sanki hatırlamıştım. Ben sekiz Nizamsa dokuz yaşındaydı. Birbirimize çocukca sevgiden fazlasını hissediyorduk. Ya da ben öyle hatırlıyorum. Taşınacaklarını ilk öğrendiğimiz gece uyumayıp, apartmanın arkasındaki küçük kulübenin kiremitle döşenmiş çatısına çıkmıştık. Hafif bir rüzgar estiğini ve üşüdüğümü hatırlıyorum. Nizam üstündeki ince hırkayı çıkarıp omuzlarıma sermişti hatta.
"Isıtmazsa sarılabilirim" dediği kulaklarıma dolunca sırıttım. Tanışıyorduk. Sarılmasını istediğimde küçük kollarını minik bedenime sarmıştı. Birlikte turuncuya dönük rengi olan dolunayı izlerken birbirimize söz vermiştik.
"Ben geri döneceğim Ezgi. Söz veriyorum. Ama sende beni bekle tamam mı?"
"Söz veriyorum bende seni bekliyeceğim Nizam" kolumdan dürtülünce başımı iki yana salladım. Bana garip garip bakan Nizam'a bakıp gülümsedim.
"Biz birbirimize söz vermiştik. Hatırladın mı?"

Kahvemdeki SinekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin