Nizam'la aramızda soğuk yeller esiyordu. Ne o konuşuyordu ne de ben. Sadece birkaç kere göz göze gelmiştik. Onda da birşeyler anlatmak istermiş gibi bakıyordu. Durumu fark etmiş olan Elçin kuru bir şekilde öksürünce dikkatler onun üzerine toplandı.
"Sinemaya gidelim mi?" Onur agzındaki salamla kafasını bize çevirdi.
"Ovot yo. Sonomo çok oyo olor." Nizam sandaliyede geri yaslandı
"Ben çok yorgunum ya." Elçin yüzünü asarak konuştu.
"O zaman bize para ver." Dedi ve elini Nizam'a uzattı. Nizam 'param sizin gibi sefillerden daha değerli' dermiş gibi baktı ve gözlerini devirdi. Elçin tek kaşını kaldırıp elini Nizam'a daha çok uzattı. Nizam elini cebine atarak bir ellilik çıkardı. Elçin hayır anlamında kafa salladı. Nizam Elçin'in elindeki parayı alıp hareket çekti.
"Ozaman bunu al Elçin." Ben kahkahayı basarken Elçin ayağıma vurdu.
"Abicim bana para veriyor musun yoksa anneme haber mi vereyim?" Nizam savaşı kaybettiğini anlayıp parayı masaya bıraktı. Elçin birden "arabanın anahtarını da istiyorum." Diyince Nizam Alacakaranlık'ta Edward'ın Bella'ya 'bir daha söyle' demesi gibi sordu " İstersen domalayım Elçin?" Hepimizin gözleri büyürken Onur "Aaa Nizam'ın annesi" dedi. Bazen bu çocukta bir sorun olduğunu düşünüyorum. Neyse konumuz bu değil.
"Annecim?" Dedi Nizam tek yanağındaki gamzesini belli ederek gülümserken.
"Kardeşine ne güzel örnek oluyorsun yavrum."
"Teveccüğünüz annecim." Hanife teyze işaret parmağını mutfağın kapısına tutarak konuştu.
"Nizam, cezalısın." Nizam Elçin'e 'ben sana bunu ödetirim' bakışlarını atıp odasına ilerledi. Geri kalan sürede Onur ve ben evin anahtarını bulmaya çalıştık. Bulduğumuzda hunharca eve dalıp üzerlerimizi değiştirdik. Birkaç itişme kakışma sonucunda AVM'ye varmıştık. Hatta sinema sırasında film seçiyorduk. Onur "Bence komedi filmine girelim" dediğinde sırıttım. "Sen en büyük komediyi aynanın karşısına geçince zaten görüyorsun." Elçin kahkaha atarak bize döndü. "Abla kardeş ilişkiniz gözlerimi yaşarttı." Toplu karar olarak bir aşk filmi seçtiğimizde mısırlarımızı ve içeceklerimizi alıp sinema salonuna geçtik. Onur hiç koltuk sırasına bakmadan en öne paytak paytak koşarak geçti. Bizde arkasından ilerledik haliyle. Ayakkabılarını çıkartıp koltukta bağdaş kurunca dehşete düşmüş ifadelerle ona baktık. Onur " Ne var?" Diye bir tepki koyunca, Elçin "hiç, evdekinden daha rahatsın ona baktık." Dedi. Onur agzına bir mısır attı ve konuştu. "Sizin evde böyle otursam annen ayaklarını indir ordan diye terlikle kafamı yarar Elçin." Elçin olumlu anlamda baçını sallayıp koltuğa oturdu. Bende hemen yanına kuruldum. Film sesli bir müzikle başlayınca 'töbe Bismillah' diye bir tepki koydum. Sonrası çok sıkıcı olduğundan tırnaklarımla, eteğimin ucuyla uğraştım. Saçımdaki kırıkları kopardım falan. Sonunda dayanamayıp ayağa kalktım. Elçin "nereye gidiyorsun?" Dediğinde "hava alacağım, sıkıldım" dedim. Yangın çıkışıyla aynı yerde olan sinema salonu çıkışına ilerledim. Kapıyı yavaşca açıp seslice kapattım. Bunu neden yaptığımı bende bilmiyorum. Ayaklarımı fayans zemine vurarak ses çıkartacak şekilde yürüdüm. Biri kolumdan tutup beni kenara çekince soğuk ter boşaldı alnımdan. Boğazımda soğuk bir metal hissedince bağırmak istedim. Agzımı kapatan kocaman el buna engel oldu.
"Rahat durursan sana zarar vermem, güzelim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahvemdeki Sinek
HumorÇocukluktan beri tanışan iki gencin aşk hikayesi. Birbirine yıldızların altında söz veren Nizam ve Ezgi yeni kazandıkları düşmanlarıyla nasıl başa çıkacak.