-16-

4.3K 253 31
                                    

Multimedyada Ezgi'nin ayakkabıları ve elbisesi var. İyi okumalar.

Ezgi oturduğu yatakta biraz geri kayarak ayaklarını sallandırmaya devam etti. Nizam elinde ayakkabı kutusuyla odaya girince bakışlarını duvardan çekip Nizam'a odaklandı Ezgi. Nizam, yatağın önünde durup yere çömeldi. Ezgi deli gibi hala ayaklarını Nizam'ın gözüne gözüne sallandırıyordu.
"Tıfıl, ayaklarını sabit tut." Ezgi omuz silkti.
"Yarın bu topukluları ben değil sen giyeceksin." Ezgi ayaklarını daha da hızlandırdı. Nizam Ezgi'nin ayak bileğinden yakalayarak ayakkabıyı ayağına geçirdi. Ezgi topuklu ayakkabısı olan ayağını sallamaya başlayınca Nizam'ın burnuna vurdu. Nizam acıyla burnunu tuttu ve inledi.
"Bi' rahat dursana tıfıl ya."
"Oh canıma değsin. Gidip benim yerime Su'yla alışveriş yapıp, birde onla sahneye çıkmaya karar verirsen böyle olur. Topukluyu götünde kırmadığıma şükret." Nizam derin bir nefes verdi.
"Ezgi, zorunda kaldım. Öğretmen ikimizi seçti şarkı söylememiz için. Ne yapabilirim?"
"Neden onla alışverişe gittin?" Dedi Ezgi kollarını gögsünde birleştirerek.
Nizam, Ezgi'nin yanına oturdu.
"Çünkü arabada uyuya kaldın tıfıl. Kıyamadım uyandırmaya. Aynı mağazada onuda görünce birlikte alışveriş yaptık." Ezgi tiksinircesine elbiseyi kaldırdı.
"Bunu da o seçti değil mi?"
"Hayır hepsini ben seçtim." Ezgi elbiseye bakıp konuştu.
"O zaman beğendim. Bunları bugün verme amacın değiştirme tehlikemi ortadan kaldırmak dimi?" Nizam parmağını Ezgi'nin şakağına vurdu.
"Akıllı kız." Ezgi elindeki ayakkabıyı ayağına geçirdi. Elini dizine vurdu ve konuştu.
"Hadi öğret bana pikaçu" Nizam ayağa kalktı ve ellerini Ezgi'ye uzattı.
"Ellerimi tut tıfıl" Ezgi küçük ellerini Nizam'ın ellerine kaydırdı. Nizam birden heyecanlandı. Ellerindeki, minik eller onu heyecanlırıyordu. Sessiz ve titrek bir nefes aldı.
"Kalk ayağa şimdi," Ezgi ayağa kalktı. Nizam geri geri gitmeye başladı ellerini çekmeden. Ezgi'de minik ve dengesiz adımlarla Nizam'a doğru yürüyordu. Siyah saçları başını eğdiği için yüzünü kapatıyordu. Nizam gülümsedi.
"Bak yürüyorsun tıfıl" ellerini yavaşca Ezgi'nin ellerinden çekti. Vücuduna elektiriği dağıtan o akım gitmişti. Ezgi küçük adımlarla yürümeye devam etti.
"Nizam," dedi.
"Bak yürüyorum cahil." Nizam kahkaha attığında balkondan ses geldi. Ezgi boş bulunduğu için kafasını birden balkona çevirince Nizam'ın üzerine düştü. Feryat figan bir çığlık attığında kafasını Nizam'ın alnına çarptı. Ezgi'nin dudağı Nizam'ın dudağına sürttüğünde Nizam'ın istemsizce nefesi kesildi.
"Ezgi," dedi sessizce.
"İlacımı ver, cebimde." Ezgi eli ayağına dolandığı için zorlukla ilacı buldu. Cebinden çıkartıp Nizam'ın eline verince Nizam zorlada olsa ağzına ulaştırıp içine bir nefes çekti. Rahatladığı sırada gözlerini kapattı. Evet, Nizam astım hastasıydı.
"Şimdi iyimisin?" Dedi yan tarafa oturan Ezgi. Nizam kafasını Ezgi'ye dönüp olumlu anlamda salladı. Ezgi suçluluk duygusuyla Nizam'ın yanına ilerledi.
"Özürdilerim ayol."

Cuma, balo zamanı, Ezgi'den
Redd - Nefes Bile Almadan

Hoplaya hoplaya sırtımdaki fermuara yetişmeye çalışıyordum. Odamın kapısı tıklandığında bıkkınlıkla nefesimi dışarı verdim.
"Gel." Kapıyı hunharca açan Onur beş saniye donup kaldı.
"Abla," tek kaşımı kaldırdım.
"Çok güzel olmuşsun."
Gözlerimi kırpıştırdım.
"Onur beni ağlatma, makyajım akar mübarek. "
Yanıma gelip maşa yaptığım saçlarımdan bir bukleyi parmağına doladı.
"Harbiden," dedi.
"Çok güzelsin." Diyerek Onur'un lafını tamamlayan Nizam'a döndük. Nizam siyah bir takım elbise giymişti. Dağınık gibi duran saçları, hafiten çıkmış sakallarıyla çok, tatlıydı. Arkama geçtiğinde ne yapmaya çalıştığını ilk anlamasamda fermuarı çekince anladım.
"Hazırsanız çıkalım." Dedi. Onur ve Elçin'de bizle geliyordu. Onur başını sallayıp koluma girdi.
"Abla aynı boydayız. Bence bu topukluları hiç çıkarma." Elimdeki çantayla kafasına şaplak attım.
"Sus be. Ben tıfıl olmayı seviyorum" merdivenlerde tak tuk ses çıkararak apartmandan çıkmıştım. Arabada sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturarak gitmiştim. Balo bir otelde yapılıyordu. Büyük kapıdan içeri geçtiğimizde bir hizmetli yanımıza gelerek,
"Buyurun efendim, bu taraftan." Dedi. Büyük salona geldiğimizde elbisesi gözükmeyen kızlar topluluğundan hemen gözlerim Su'yu buldum. Koşturarak bizim yanımıza geldi. Elini boğazına koydu.
"Deniz," dediğinde zaferle sırıttım.
"Sesim kısıldı. Şarkıyı başjasıyla söylemelisin." Nizam başını olumlu anlamda salladı.
"Geçmiş olsun." Su yanımızdan gidince bir masaya geçip oturduk. Saçları uzun olan müdürümüz sahneye çıktı.
"Hoşgeldiniz çocuklar." Bir alkış tufanı koptuğunda gözlerim Zekeriya'yı aradı. Müdür birşeyler daha söyledikten sonra:
"Nizam Baysal'ı gecenin ilk şarkısını söylemesi için sahneye çağırıyorum" Nizam elimi tutup ayağa kalkınca "nabıyon uzaylı" bakışlarımı ona çevirdim.
"Birlikte sahneye çıkacağız" dedi ve ilerledi. Altın rengi merdivenleri çıkıp sahneye geçtik. Eline mikrafonu alıp beni kendine bastırdı. Yavaşca sallanmaya başladıgında elimi omzuna koyup bende ona eşlik ettim. Şarkının sözleri başladığında söylemeye başladı.
"Kelebek kadar ömrümüz var, sevmek lazım hemen başlayalım."
Gözlerime bakıp gülümsedi.
"Kaybedecek daha neyimiz var, aşk için ne gerekiyorsa hepsi bende var." Gözlerimi kaçırdım.
"Nefes bile almadan, nefes bile almadan, nefes bile almadan seviyorum seni." Gözlerimi gözlerine sabitledi. Şarkının ara yerinde dans etmeye devam ettik. "Sarmaşıklar gibi sardın kalbimi, değiştirdin kanımı koydun zehrini. Örümcek gibi ördün zihnimi, düşündükçe daha çok isterim seni." Gözleri farklı bakıyordu. Omzundan hissettiğim kalp atışları ellerimi yakıyordu.
"Nefes bile almadan, nefes bile almadan, nefes bile almadan seviyorum seni. Nefes bile almadan, nefes bile almadan, nefes bile almadan." Ilık nefesi yüzüme çarptı.
"İçimde dolaşan, alkol gibi. Sana git gide sarhoş oluyorum. Ruhumu kaybetmiş gibi sadece senin için yaşıyorum. Nefes bile almadan, nefes bile almadan, nefes bile almadan seviyorum seni. Nefes bile almadan, nefes bile almadan, nefes bile almadan seviyorum seni." Kısık bir şekilde devam etti.
"Seni seviyorum" gözlerimin içine baktı ve alnını alnıma dayadı. Hızlı hızlı aldığı nefes yüzüme çarpıp havaya karışırken tekrar etti.
"Seni seviyorum."
"Bende seni," dedim ve yutkundum.
"Arkadaşım."

Kahvemdeki SinekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin