Elimdeki kalemi burnuma vurarak hocanın sınıfa gelmesini bekliyordum. Boğazıma bıçak dayayan çok akıllı şahıs halk tarafından 'birader gücün şu kızamı yetiyor yiyiyorsa gel bizle dalaş.' ve 'bacımızı ezdirtmeyiz' nidalarıyla kelimenin tam anlamıyla linç edilmişti. Bende 'bugün de ölmedim' diyerek eve geri dönmüştüm. Sınıfın kapısı hunharca açılınca kalemi sıranın üzerine bırakıp ayağa kalktım. Matematik hocamız oturun komutunu verince olduğum yere yeniden pıstım. Şuan tek dileğim matematik sınavlarını okumamış olmasıydı.
"Hocam size klasik bir soru sorabilirmiyim?" Dedi Ali. Hocamız da,
"Klasik sevmem, çoktan seçmeli sor." Yüzüm birden dehşete düştü. Uzak doğunun en berbat espirisiydi yahu. Sınıfta birkaç yağcı anıra anıra gülerken hoca zafer kazanmış gibi sırıttı. Espiri yaptığını sanıyordu.
"Hadi, sor bakalım."
"Sınavları okudunuz mu?" Hoca büyük siyah çantasından bir tomar kağıt çıkardı.
"Evet." Yavaşca kafamı sıraya gömüp fısıldadım, " Sıçtım." Hoca yavaşca sınavları okumaya başladı.
"Ezgi Başkurt,"
"Buyurun hocam?" Diyerek sahte bir sırıtmayla ayağa kalktım.
"Kaç bekliyorsun Ezgi?"
"Siz ne verdiyseniz onu bekliyorum hocam."
"Sınav kağıdını iki kere kontrol ettim Ezgi. İlk kontrol ettiğimde notun 0,5'ti. Belki biryerden puan bulurum diye birdaha kontrol ettim. Baktımki yanlış kontrol etmişim. Notun 0,2. Çok başarılısın." Sırıtarak konuştum.
"Teşekkür ederim hocam."
"Önemli değil yavrum." Bence notum bir sözelciye göre fazlaydı bile. Neyse.
Kafamı sıraya gömüp uyuduğum bütün günün sonunda çıkış zili çalmıştı. Merdivenlerden " Allahuakbar!!" Nidalarıyla iniyordum. Sürekli benim yerime oturmaya çalışan bir kız vardı serviste. Asıl amacım onu geçmekti. Okulun çıkış kapısından seke seke çıktım. Karşıda duran servisimi görünce içim birden buz kesti. Kız benden önce gitmiş ve arabaya biniyordu. Bende Ezgi isem onu ordan kaldırırdım. Yavaşca servise ilerlemeye başladım. Nefesim yeni yeni düzene girmeye başlamıştı ki omzumdaki kolla havaya sıçradım.
"Korkma tıfıl, benim."
"Deniz,"
"Efendim" dedi, 'bana deniz deme' diyen ses tonuyla.
"Bu yaz denize girermiyiz?"
"Çok komikti be bak ölücem şimdi."
"Ölmene gerek yok, biliyorum komik olduğunu." Servisin girişine doğru adım atıp içeri girdim. Nenim yerime oturup, bana sırıtan kızın yanına gittim.
"Kalk ordan,"
"Neden?" Dedi kollarını gögsünde birleştirirken.
"Çünkü midem bulanıyor ve sen ordan kalkmazsan o kepekli saçlarına kusarım."
"Ama ilk ben geldim."
"Umrumda olsa sana ordan kalk demem zaten." Nizam arkadan konuştu.
"Hey, kızı rahat bıraksana." Kız melül melül arkamdaki Nizam'ı süzmeye başladı.
"Ama ben buna dalarım." Dedim ve kollarımı uzatmaya yeltendim. Nizam çantadan ne kadar sarılabiliyorsa, o kadar sarıldı. Siyah saçlarımda burnunu hissettim. Kulağıma
"Kızı rahat bırakır mısın tıfıl? Bırak otursun orda. Yarın ben tutacağım sana orayı." Kafamı olumlu anlamda salladım. Nizam, en arkada oturan Ege'ye bir bakış attı. Ege paçası tutuşmuş gibi ayağa kalktı. "Bende senin için ısıtıyordum burayı aşkım. Gel otur."
"Ege, senin kafanı kırarım çocuk." Dedi Nizam. Ege sırıttı ve konuştu.
"İşte bunu duymak istiyordum. Geç otur kanka." Nizam çantasını yere, ayağının yanına koydu ve etrafa baktı. Çantanın kollarını birazdaha sıktım.
"Ee yer kalmadı." Dedi Nizam. Ege hemen lafa atladı.
"Brnim için problem yok Deniz. Beni düşünmene gerek yok." Nizam, baygın bakışlarını Ege'ye çevirdi.
"Zaten Ezgi için yer arıyorum." "Bir centinmenlik yapıp ayağa kalksan sorun kalmaz bence" dedi Ege ve aynı anda servisin ön tarafına doğru düştü. Nizam beni belimden yakalamıştı ama Ege hızını alamayıp yeri öpmüştü. Servis hareket ettiğinden olmuştu hepsi. Zaten anlamışsınızdır. Ege konuştu.
"Hayvan gibi şiy yapıyonuz." Sustu ve soluklandı.
"Keşke okul formaları etekli olsaymış be." Dedi ve oturan kızların bacaklarına baktı.
"Böyle babama benziyorsunuz." Nizam oturduğu yerden Ege'ye tekme attı.
"Sapıklık yapma." Sonra bana döndü.
"Tıfıl sırtım çok ağrıyor. Ayağa kalkmasam olur mu?" Başımı olumlu anlamda salladım.
"Sorun yok," dedim ve yerime oturan kıza döndüm. "Yarın nasıl olsa ben oturacağım." Kız kafasını başka yere çevirdi. Nizam vahiy inmiş gibi konuştu.
"Bacağıma oturmak istermisin?" Gözlerimi kırpıştırdığım sırada servis bir kes daha sarsıldı. Ege yeni kalkmıştı ki yeniden yere düştü. Ege'ye bakarak konuştum.
"Sanırım oturacağım."
--------------------
Su'danTopuklu ayakkabılarımın zeminde bıraktıgı ses ve havada karışan duman eşliginde kırmızı kapılı odanın önüne geldim. Kapıyı birkaç kez tıklatarak içeri girdim. Berke oturduğu yataktan kalkmadan ellerini önünde birleştirdi. Yan tarafını başıyla göstererek " Otur " dedi. Gidip yanına oturdum.
"Beni neden çağırdın Berke?"
"Nizam ve yanındaki kız,"
"Ezgi mi?"
"Adı her neyse," dedi ve olduğu yerde bana döndü.
"...."
"B-ben bu kadarını yapamam Berke."
"Yapmazsan," dedi ve tehditkar bir bakış attı.
"Daha kötüsünü sana yaparım. Bundan emin olabilirsin Su."
Yutkundum ve başımı salladım.
"P-peki"Wowowowow çok güzel yerlerde kesiyorum yahu. Yeni yılınızın muhteşem geçmesi dileğiyle. Sizi seviyorum *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahvemdeki Sinek
HumorÇocukluktan beri tanışan iki gencin aşk hikayesi. Birbirine yıldızların altında söz veren Nizam ve Ezgi yeni kazandıkları düşmanlarıyla nasıl başa çıkacak.