Yanma sesleri. Yanma sesleri onların başarısızlığının kanıtıydı. Ses çıktığı sürece başarısız oldukları akıllarına geliyordu. Kitapların kokusu her yerdeydi. Tepeye çıkarken ne kadar çaresiz olduğunu düşündü Deniz. Ne yapacaklardı? Kurtulmak istiyordu ama neden? Hiçbir şey bilmiyordu. En ufak bir belirti bile hissetmiyordu anılarında. Daha önceden ne yaptığını bilmiyordu. Ailesini hatırlayamıyordu. Çok zordu. Çok zor.
Yeterince tepeye çıktıklarını düşündükleri bir anda durdular ve yere oturdular. Karşılarında ölü kütüphanenin manzarası vardı. Utku derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
'Hiçbir şey hatırlamıyorsunuz. Bu normal şartlarda imkansız ama gelin görün ki siz hatırlamıyorsunuz. Size bir şeyler yapmışlar.'
'Ailemi hatırlayamıyorum.'
'Anılarınızı silmişler Deniz. Bunun başka açıklaması olduğunu düşünmüyorum. Her şeyi benim anlattığım kadarıyla bileceksiniz. Bundan tam beş yıl önce tam olarak böyle yerlerde yaşıyorduk. Yani her şey sıradandı. Eskisi gibiydi. Sonra gökte bir taş belirdi. Biz yıldız sanıyorduk. Sonra bir gün profesörler televizyonlara çıktı. Her kanalda farklı biri vardı. Ortak yayınlarla, ispatlı çalışmalarla insanlara bu taşın çoğu şeyi değiştirebileceği aktarıldı. Belki doğruydu. Doğru gibiydi. Bilmiyorum. Sadece şuanda keşke yapmasaydık diyorum. Taşın geldiği bir koordinat vardı. Tam hatırlayamıyorum koordinatı fakat bilim adamları kırk sekiz gün içinde koordinatın tam karşısında oluşacak bir kara delik olacağını söylediler. Buna her birimiz inandık çünkü doğruydu. NASA'nın canlı yayınlarında bile önceden çıkan kara delikler vardı. Kara delik ne biliyorsunuz değil mi?'
Diğerlerinden ses gelmemişti. Durumun sandığından daha kötü olduğunu anladı Utku.
'Daha önce hiç girmediğimiz yerler. Uzayın keşfedilmemiş kısımları. Normal şartlarda kara deliklere girmemiz imkansız çünkü onlar bizden çok uzaktalar. Zaten etrafındaki her şeyi kendilerine çekip yok ediyorlar. Bilim insanları başka bir evrene açıldığını söylüyor. Neyse çok dağıtmayayım. Taş diğer taşlar gibi değildi. Daha önce hiç o kadar büyük bir taş görmedik. Bize çok yakındı ve parçalanmıyordu. Neredeyse Plüton büyüklüğündeydi. Bilim insanları taşa bir sistem hazırlamaktan bahsettiler. Daha önceden bu konuda çalışılan her şey açığa döküldü. Bazılarına göre yapacakları bu sistemle taşı kara deliğe gönderebilirlerdi. Eğer taşı gönderirlerse içine yerleştirdiği şeylerde onlarla beraber gidebilirdi. Çoğu insan buna karşı çıktı. Batı tarafı teknolojiyi sevse bile yeteri kadar insan toplayamamıştı. Bu yapılacaksa daha fazlasına ihtiyaçları vardı. Doğu tarafında din ağır basıyordu. B-b,-bazı şeyleri değiştirmeye hakları olmadığını düşünüyorlardı ki ş-şimdi b-b,b-aktığımda ne kadar saçma gelse de haklı ç-ç-ç,-ıktıklarını far-k-k e-,e,-t-tim.'
'Hey iyi misin?'
'Evet evet iyiyim Deniz. Nerede kalmıştım? Ha sonra halka açık oylamalar yapıldı. B-b,-bilim a-,a-adamları başarısız olmuştu. Bunu yap-p-mayacaklardı. Bir gün sabah kalktığımda televizyonda dünyada bir şeylerin döndüğü-,-n-nü h-hh-hatt-hatta..-'
Utku konuşurken çok zorlanıyordu ve sonunda kendini bırakmıştı. Öylece yere düşmüştü. Hemen arkadaşları etrafını sardılar.
'Hey, hey Utku. Utku. İyi misin? Ne oluyor?'
Utku'nun yerdeki bedeni titriyordu. Vücudunda mavi elektronik ışık yansımaları oluşuyordu. Sonra ayaklarından başına kadar gelen mavi ışınlar kafasında birleşip bir top bulutu haline geldi. Deniz ve diğerleri sessizce olanları izliyordu. Buna bir şey yapamazlardı. Zaten her şey çok hızla gerçekleşiyordu. İki üç saniye içerisinde ışınlar kafasından gökyüzüne doğru gitti ve orada açılıp her biri farklı yerlere dağıldılar. Utku'dan bir şey alınmıştı. Çok saçmaydı. Artık mantık aramak doğru değildi ve bunu fark etmişti Deniz. Daha fazla mantık yoktu. Her şey olabilirdi her şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barış
Ciencia FicciónKim olduğunu dahi bilmiyorsun. Neden yaşadığını, neden nefes aldığını, neden konuştuğunu bilmiyorsun. Bilgiye açsın. Bir şeyler öğrenmek, bir şeyler yapmak zorundasın. Dünya hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Sessizsin. Sana denilenleri yapmak, k...