❄Keşif başlıyor〳Kısım 12❄

50 18 0
                                    

İçeride bir kanepe ve iki koltuk vardı. Çok büyük değildi. Yan tarafa bir oda geçişi vardı ve salonu yoktu. Deniz yan kapıya yaklaştı ve çürümüş kapı tokmağını tuttu. Burası şüphesiz mutfaktı. Sağa sola bakmak yerine musluğa yaklaştı ve suyu açtı. Kana kana su içiyordu. Ne kadar aç olursa olsun su her zaman ön plandaydı. Ne kadar zamandır yemek yemediğini düşündü. Olayları düşündü. Midesine giden saf suyu içerken açlığı bastırıyordu. Kemal arkasından dokunmasa suyu sonsuza kadar içebilirdi.

'Dostum müsaade et.'

Kemal de su içiyordu ve Deniz raflara bakma kararı almıştı. Diğerleri oturmuş dinlenirken, Duru odanın tek camından dışarı bakıyordu. Oldukça düşünceliydi. Deniz raflara bakmaya devam etti. Raflar boştu. Her şeyi bilerek almış olabileceklerini düşündü. Raflarda duran şeylerin tozu bile duruyordu. Bu nasıl bir testti ? Son rafı da ümitsizce açtı. İçinde konserveler vardı. Hemde ağzına kadar konserve vardı.

'Kemal dostum. Konserveler.'


'Anne barbunya istiyorum, bar-bun-ya, bar-bun-ya, bar-bun-ya..'

'Daha fazla barbunyamız yok ki Deniz. Yaşadıklarımızı biliyorsun.'

'Banane anne ben barbunya istiyorumm.'


Deniz bir konserveyi indirdi ve mermerin üzerindeki konserve açacağını aldı. Açtığı barbunya konservesiydi. Bunu açarken annesini düşündü. O kadar çok anısı vardı ki. Annesi çocukken ona haftada bir kere konserve yedirirdi. Gözleri dolmuştu. Bu düşüncesini diğerlerinden gizleyemedi. Gözündeki damlalar yavaşça çenesine doğru iniyordu. Utku ne olduğunu merak etmişti.

'İyi misin ?'

Deniz burnunu çekti ve evet anlamında başını onayladı. Gözlerini eliyle sildi ve elini üzerine sürüp konserveyi açacakla açtı. Bozulmamış gibiydi. Ağzına bir tane attı.

'Tadı güzelmiş.'

Ağzına bir kaç tane daha attı ve diğer konserveleri indirdi. Herkese birer konserve açtı ve verdi. Kendi konservesini aldı ve merdivenlerin oraya geçti. Tahta çürük merdivene oturdu ve yağan yağmuru izledi. Burada neden olduklarını çok merak ediyordu ve bunu öğrenememek onu bitiriyordu. BARIŞ'ta çalışanları düşündü. Bunu neden yapıyorlardı ? Düşünceler onu yiyip bitiriyordu ama sonra ıslanmış olduğunu unuttuğunu fark etti. Üzerlerini değiştirmeliydiler. Şu anda güçlü hissediyor diye hep güçlü hissetmeyecekti.

'Koray, Deniz, Utku, Melih.'

Dördü de hemen Kemal'in yanına gelmişti.

'Ne oldu?'

'Dostum diğer evlere gidip bir bakalım zaten toplasan 10 ev falan vardır.'

'Zaten üzerimiz ıslak değiştirmeliyiz.'

'Aynen Deniz o da var.'

'Ben Eylül'le kalmak istiyorum. Çok kötü durumda.'

Kemal başını salladı ve kapıyı açtı. Yağmur sesi tekrar beyinlerindeydi.

İçeride kalan Koray ve Eylül'e dikkatli olmalarını söyledikten sonra dışarı çıkmışlardı.

-



Bu kadar ıslanmışken evini hayal etti Deniz. Nedense hatırlamada zorlanıyordu. Anıları yavaş yavaş zihnini terk ediyor gibi hissediyordu. Şömine başında sıcacık oturmayı, tekrardan huzuru bulmayı hayal etti. Bu çok uçuk bir hayal olmalıydı.

Hayat. Ne kadar garipti. Arkadaşları, sevdiği kız, ailesi, hepsi gitmişti. Şimdi içinde BARIŞ'a olan öfke vardı. İntikam vücuduna yayılmıştı. Kemal'in dediğine uydu ve dışarı çıktılar. Deniz diğerlerinden daha fazla üşümüş olmalıydı. O kansızdı ve çabuk üşür, zor ısınırdı. Evden dışarı çıktılar. Her yer çamur içindeydi. Etrafına baktı. Bu kasaba gerçekten fena değildi. Şimdi ne olacaktı gerçekten merak ediyordu ama önceliğini kıyafet bulmaya harcadı.

Grup harekete geçti ve teker teker evlere girmeye başladılar. Her ev farklı renkdeydi bu oldukça hoştu. Kırmızı ahşap eve Utku, yeşil eve Kemal girmişti. Mavilerden birine de Deniz girdi. Evin kapısı beklediği gibi açıktı. 

Bu da BARIŞ'ın bir oyunuydu. Kendini bu oyuna verdi. Kazanmak zorundaydı. İleriye doğru adımını attı. Karşısında salon vardı. Tabloların çevrelediği salonu geçti ve gördüğü ilk odaya girdi. Karşısında bellona marka bir yatak ve eski bir çalışma masası vardı. Her şeyin mavi olması gerçekten ilginçti. Yatağın nevresiminden, çalışma masasının ışığına kadar. O an maviyi ne kadar sevdiğini düşündü. Gökyüzünün sahibi olan bu renk ona göre huzurun rengiydi. Bi an favori renklere göre dağılma ihtimallerini düşündü. Böyle bir şey mümkün müydü? Söz konusu BARIŞ mıydı? Mümkündü. Kim yangın çıkarmak zorunda kalır ki? diye geçirdi. Odadaki mavi dolabı açtı ve içindeki mavi kıyafetlerden kendine uygunlarını seçti. Mavi v yaka bir tişörtün altına kot pantolon ve daha koyu bir kot ceket giymişti. Kenarda bir çanta buldu ve diğer kıyafetleri yerleştirdi. Üzerini giydiğinde yavaştan ısınmaya başladığını hissetti. 'İnsan elindekilerin kıymetini kaybedince anlar.' 

Ah, annem ah. Isınmanın ne kadar önemli olduğunu düşündü. Elindekilerinin kıymetini bir kere daha anlamıştı. Çantayı da alıp o odadan çıktı. Başka bir odaya girdi. Burası oturma odası olmalıydı.

Odaya girdiğinde gördüğü ilk şey bir televizyondu. En güzelinden. 3D olanlardan. Televizyonun yanı sıra oturma odası oldukça büyüktü. Kenarda 1925 yazılı çok hoş bir tablo ve pencere vardı. Pencereden etrafa bir bakış atmak istedi ve karşısında gördüğü Duruydu. Birbirlerine gülümsediler. İkisi de camı açtı ve konuşmaya başladılar.

'Senin favori rengin beyaz mı?'

'Evet. Seninki de mavi mi yoksa?'

'Ne kadar ilginç değil mi Duru? Kim bilir şimdi bizi ne bekliyor? Biz burada konuşurken dünya başımıza yıkılabilir ve ben yaşamak istiyorum.'

Duru Deniz'in bu söylediğinden bir anlam çıkarmışçasına Deniz'in camına biraz daha yaklaştı ve saçını geriye atıp,

'Yaşamak için bir gayenin olması da önemli tabi.'

Deniz şaşırmıştı ama belli etmedi. Ona onu anlatamazdı. Daha kendine bile anlatamazken ona ne diyebilirdi ki?

'Ailem, arkadaşlarım vardı ve ben, ben her geçen gün onları kaybettiğimi düşünüyorum Duru.'

Bunu Duru'da düşünmüştü. Sanki anılarını hatırlamak isteyince bir şey buna engel oluyordu. Sadece küçük fotoğraflar zihninde yer edinmişti.

'Bu da oyunun bir parçası mı sence Deniz?'

'Nasıl biri olduğunu bilememek, anılarını kaybetmek. Acaba daha ne var? Yakında adımı hatırlayamam diye korkuyorum.'

'Bu kesinlikle zor Deniz ama biz bir takımız artık. Buradan kurtulurken bu gruba inancım hiç azalmadı, azalmayacakta. Hep beraber başara-..'



BarışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin