Temizlik bölümüne gidiyorlardı. Temizlik bölümü resepsiyonun sol tarafında küçük bir odaydı. Bir yandan adamın dediklerini sindiriyordu. Deniz onların kesinlikle mafya olmadığını düşünüyordu. Çılgın insanlar olabileceğini öngördü. Ama neden böyle bir şey yapıyorlardı ki? Gerçekten dışarı çıktıklarında ne olacaktı? Adam telefon konuşmasının sonunda neden 'BARIŞ' demişti? Her şey oldukça karışıktı. Odaya Kemal önderliğinde girdiler. Sarı saçlı bir erkek,
'Çantalarda farklı isimler var.' dedi.
Anlaşılan çantalarda özel hazırlanmıştı. Kemal
'Adını okuduğumuz çantasını alsın.' dedi ve çantaları insanlara vermeye başladı. Tanımadığı insanlara.
-Koray Ayyıldız
-Eylül Aslanoğlu
-Deniz Elitler...
Çantasını aldıktan sonra tekrardan ortaya gidiyorlardı. Kimse çantasını açmamıştı. Herkes oturduktan sonra çantalar birer birer açılıyordu. Deniz'in çantasından 1 ekmek, 1 adet su ve yedek kıyafet çıktı. Her birinde aynı şey vardı aslında. Birbirleriyle konuşuyorlardı. İlk çantayı alan Koray ayağa kalktı ve yüksek sesle,
'Bende bir not var.'
Grup şaşırmıştı ve çantalarına daha iyi baktıklarında onlarda da küçük notlar olduğunu gördüler.
--Koray Ayyıldız-- ( Dnk )
Koray notundakini yüksek sesle okuduktan sonra herkes kendi notuna bakıyordu. Deniz notunu okuduğunda,
--Deniz Elitler-- ( Zhn )
Deniz oldukça şaşırmıştı. Duru yanına geldi ve ona,
'Bende iym yazıyor.' dedi.
Deniz bunların ne anlama geldiklerini az çok tahmin etmeye çalışıyordu. Bu özellikler neden yazılmıştı ki ?
'Ben de zhn yazıyor. Oldukça garip.'
Yüzünde anlamsız bir sırıtma olmuştu. Bunu Duru'yu üzmemek adına yapmıştı. Oda ona gülümsedi. Kemal ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.
'Bu notların ne olduğunu akşam konuşuruz. Şimdi elektrik var mı yok mu ona bakmalıyız. Yanıma 4 kişi alacağım ve elektriği bakacağız. Yoksa da mum felan bakarız. Herkes işimize yarayacak şeyler yapsın ve anlaşılan yemeğimiz sınırlı dikkatli olun. Koray, Deniz, Yağız benle gelin.'
Olaylar oldukça heyecanlı olsa da herkes buradan çıkmak istiyordu ve korkuyordu. Böyle emirleri uygulayıp köle gibi burada mı kalacaklardı. En kısa zamanda bir şey yapılmalıydı.
**
Kemal ve diğerleri önce elektrik var mı diye baktılar. Işık yanmıyordu ve resepsiyondaki bilgisayar çalışmıyordu. Eğer elektrik bulabilirlerse bilgisayarla yerlerini bulabilir ve kurtulabilirlerdi. Elektrik sigortalarına da bakmışlardı. Anlaşılan buraya elektrik hiç gelmiyordu. Yağız,
'Denizle ben üst kata bakalım. Belki mum falan buluruz.'
Diğerleri başlarını sallamışlardı. Deniz ve Yağız üst kata çıkmışlardı. Üst kattan alta rahatça bakılıyordu. Diğerleri kitaplara bakıyorlardı. Bir kaçı da camları inceliyordu. İkili üst katı incelemeye koyuldu rafların arasındaki masalara bakıyorlardı. Etraf oldukça düzenliydi ve temizdi. Buranın yeni temizlendiği gayet belliydi. Üst katın sonunda dolaplar vardı fakat her biri şifreliydi. Burada amaç kesinlikle bir oyun olmalıydı. Neden dolaplara şifreli kilit takılmıştı ki? O sırada Deniz'in gözüne bir şey takıldı. Yan taraftaki sandalyenin alt bölümünde küçük fermuarlı bir çanta vardı. Deniz çantayı aldı. Çantanın içinden 12 tane fener çıkmıştı. İşte bu ikiliyi sevindirmişti. Deniz gülerek,
'Dostum bak bu çok iyi oldu. Karanlıkta kalmayacağımız için sevinçliyim.' Yağız'da onu onaylar gibi başını salladı ve aşağı indiler. Diğerleri de ortada toplanmıştı. Deniz sevinçle bağırdı.
'Fenerler bulduk.'
Grup sevinmişti ve çoktan kaynaşmışlardı. Deniz ve Yağız herkese birer fener verdi. Kemal ayağa kalktı.
'İdareli kullanın. Başka fener var mı bilmiyoruz.'
Bu söz Denizi endişelendirmişti. Kızlar daha da endişelenmişti. Adının Ecrin olduğunu çantalar verilirken hatırladığı bir kız sinirle konuştu.
'Kemal tek yaptığın bizi olumsuz etkilemek.'
Kemal bu cümleye çok aldırış etmemişti.
'Burada ne kadar süre kalacağımız belli değil.'
Deniz'de Kemal'i destekliyordu.
'Ecrin her ne kadar buradan çıkmak istesek de Deniz haklı, ne kadar kalacağımız belli değil.'
Ecrin üzgün olsa da başını sallamıştı. Neden hala buradaydılar onlar da bilmiyordu ama zaten her yer kilitliydi. Yapacak bir şey yoktu.
**
Akşam olmuştu. Sohbet ediyorlar ve tembel bir şekilde yatıyorlardı. Belinay başını rafa vurmuştu.
'Ben bu kadar sert bir yerde yatamam.'
Koray'da cevap hazırdı.
'Hanımefendi'ye de bak. Hala keyif arıyor.'
Belinay cevap vermemişti çünkü Koray bunu espri amaçlı söylemişti. Güldüler. Sohbetin ardından herkes uykuya daldı ve sabah olmasını, yeni şeyler keşfetmeyi beklediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barış
FantascienzaKim olduğunu dahi bilmiyorsun. Neden yaşadığını, neden nefes aldığını, neden konuştuğunu bilmiyorsun. Bilgiye açsın. Bir şeyler öğrenmek, bir şeyler yapmak zorundasın. Dünya hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Sessizsin. Sana denilenleri yapmak, k...