" Ne işin var senin burada?"
Kolumu adamın elinden çekip " Şey açıklayabilirim." dedim saçma olduğunu düşündüğüm cümleye yakınarak.
Sabırsızca yüzüme bakıyordu açıklamamı beklercesine.
" Yolumu kaybettim. Dolaşıyordum ben sonra kayboldum. Seni de buraya girerken görünce merhaba diyeyim dedim. Bir de bana yardımcı olursun falan diye düşündüm."
Dün Berke'nin yol kaybetme yalanını bugün ona da söylemiştim. Kafasını sallayıp yanımdaki adama baktı.
" Sen git."
Adam kafasını sallayarak oradan uzaklaştı. 18 yaş sınırı ne oldu?
" Benimle gel küçük sıçan?"
Bileğimden tutup beni sürüklemeye başladı . Bir sürü yapış yapış olan çiftlerin arasından geçip, barmenin yanındaki kapıdan içeri girdik. Sol tarafta bir merdiven vardı yukarıya çıkan. Merdivenden yukarıya doğru sürükleyip sonunda uzun koridorun olduğu bi yere ulaştık. Koridor, karanlığın arasındaki beyaz aydınlıklarla aydınlanmıştı. Fakat loş bir görünüme sahipti.
Koridorun sonundan sağa döndük ve orada bulunan bir kapıdan içeri girdik. Karşıma bir oda çıkmasını beklerken yine merdivenlerle karşılaşmam " Acaba nereye kadar sürecek bu böyle? " diyerek sızlanmama neden olmuştu . Tabi cevabımı alamadan aşağı inen merdivenden zar zor indim. Sağa dönüp merdivenin altındaki kapıdan içeri girdik. Bu sefer odaya benzer bi yere gelmiştik. Oturma gruplarının olduğu tamamen karanlık olan odada Kaan'la yalnızdım.Bana dönüp " Ne işin var burada?" dedi.
" Söyledim ya. Kay..."
" Bana doğruyu söyle!"
Bağırmasıyla irkildim. Nereden anlamıştı ki yalan söylediğimi.
" Ama.."
Cümlemi tamamlamadan beni itip duvara yasladı.
" Bak küçük sıçan, sabrımı taşırmadan bana doğruyu söyle."
Sağ koluyla boğazıma baskı uyguluyordu.
" Ben, o adama gidiyorsun sandım ve..."
Devam etmemi bekleyen gözlere baktım.
" Korktum. "
" Neden?"
" Bu halde ona bir şey yapamazdın ve sana bir şey olacak diye..."
Cümlem yarıda kalırken Kaan geri çekildi.
" Bak küçük sıçan. Benden uzak duracaksın. Bana acımayacaksın. Beni merak etmeyeceksin. Benim için hiç bir şey yapmayacaksın. Ve en önemlisi...."
Duraksadığı anda gözlerine daha da yoğunlaşarak baktım.
" Bana aşık olmayacaksın."
" Ben zaten sana..."
" Hoşlanmaya başladın bile."
" Hayır yok öyle bir şey. Senin yerinde Berke olsa da aynısını yapardım."
" Yapardın... "
Sessizce ona baktım.
" Bak, bu konuşmayı daha önce bir kişiye daha yaptım ve sonu... ölüm oldu."
Gözleri hafif dolarken bu kişiyi çok sevdiğini anladım.
" Belinay mı?"
Yanıma yaklaştı.
" Bana çok aşıktı ve aşkının bedelini acı ödedi. Bunu hak etmiyordu."
"Nasıl öldü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AşK Şüphe Eder Mi?
Novela JuvenilAşk ve şüphe bir arada olursa ne olurdu? O aşk günden güne azalır mıydı yoksa kanla mı sonuçlanırdı? Bu hikâyenin sonu tamamen seçimlere bağlıydı. Her seçim bir sonun başlangıcı değil midir? Ya aşk galip gelecekti ya da şüphe. Azra ve Kaan'ın lise h...