MEDYA : YELİZ
" Çok geç kaldım!"
Ayakkabımı merdivenlerden inerken giymeye çalışırken son basamakta ayağım takıldı ve yere yapıştım.
" Ah!"
Bazen neden pantolon değil de şort giydiğimi kendime soruyordum. Şimdi en azından dizim o kadar acımayacaktı.
" Azra! Sen evde miydin? "
Ay, bir gün babamın odasında kaldım şu olanlara bak. Telefonum olmadığından alarmı kuramadım ve Aysel ablaya güvenmiştim. Beni odamda göremeyince gittim sanmıştır kadıncağızda, ne yapsın.
Aysel abla yanıma gelip kalkmama yardımcı oldu." İyi misin kızım? Bir yerine bir şey olmadı değil mi?"
"İyiyim iyiyim. Aysel abla, çok geç kaldım!"
Ayakkabımın bağcıklarını bağlamaya çalışırken " Kızım ne işin var senin bu vakitte evde?" diye yakınmaya başladı Aysel abla.
" Uyuyup kalmışım ya..."
Bağcık bağlama işim bitince Aysel abladan bir makas alıp " Hadi hoşçakal Aysoş abla." dedim ve çıktım evden.
Hep evdeki yardımcımızla bu kadar samimi olmak istemişimdir. Kendi kendime gülerken yine çok geç kaldığım aklıma gelince hızla koşmaya başladım. Saatimde yok yanımda. Bende aptallık. Madem telefonun yok, saat taksana koluna. İşte her zamanki Azra...
Hızlı hızlı koşarken arabaların altında kalmayayım bir de diye düşündüm. Yok ya düşünmedim, valla. Şimdi ben çok şom ağızlıyımdır. Olur falan ...
Her araba geçerken acaba altında kalacak mıyım diye iyice süzüyordum arabaları. Bu bakışla zaten gel beni ez diyordum. Kendime gelip hızla koşmaya devam ettim. Okula yaklaşıp güvenliğin içindeki saate baktım. Aralarda durmasaydım beş dakikaya oradaydım. Uyuzlanıp, saçma konularla uğraşırsam yedi dakikada varırdım işte böyle.
Kendi iç sesimle konuşmamı bırakıp okula girdim sonunda. Hızla merdivenlerden çıkıp sınıfıma doğru ilerledim. İlk dersin bitmesine yirmi dakika kalmıştı. Acaba girmesem de ikinci ders mi girsem? Yok yok gireyim." Hoca kızarsa? Yok ya kızmaz ne kızsın."
Tam kapıyı tıklatacaktım son anda vazgeçip geri çektim.
" Şimdi dersin ortasında da girilmez ki?"
" Ama o zaman da yarım gün yok yazılacağım."
" Yok yok gireyim ben. Olmadı azarımı yer otururum. Napiyim şimdi ?"
Kapıyı tıklatmak için elimi uzatmışken merdivende ayak sesleri duymamla elimi geri çektim ve uslu çocuk rolüne büründüm. Hayır neden o role bürünüyorum hiç anlamadım. Sanki suç işledim. Kendi kendime gülmemle karşımda bana bakan Kaan'la karşılaştım. Bir anda ciddileşip suratına baktım.
Sonra " Günaydın!" dedim sevimli olmaya çalışarak.
Hiç ses çıkarmadan tek koluna taktığı çantasını öne getirip fermuarını açtı. Tek eliyle yapmaya çalışması onu zorluyordu. Yanına gidip " Yardımcı olayım." dedim elinden çantayı alıp . Ses çıkarmadan bana baktı ve "İçinde sana ait eşyalar var. Al onları." dedi.
Kafamı sallayıp kendi çantamı açıp daha sonra onun çantasının içindeki defter, kitap, kalem ve telefonumu aldım ve kendiminkine attım. İşim bitince fermuarını kapatıp ona uzattım. Elimden çekip yine tek omzuna aldı çantayı. Kolunu merak ederek" Kolun nasıl?" diye sordum.
" İyi." deyip geçiştirmesiyle suratımı astım. Hayır neden böyle olmak zorunda ki. Hala daha buradayken birini beklediğini anladım. Ara sıra arkasına dönüp birine bakıyordu sanırım. Yüzünü bana çevirip asık suratıyla bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AşK Şüphe Eder Mi?
Teen FictionAşk ve şüphe bir arada olursa ne olurdu? O aşk günden güne azalır mıydı yoksa kanla mı sonuçlanırdı? Bu hikâyenin sonu tamamen seçimlere bağlıydı. Her seçim bir sonun başlangıcı değil midir? Ya aşk galip gelecekti ya da şüphe. Azra ve Kaan'ın lise h...