İstanbul 2023
Meral bugün hayallerine kavuşacaktı. Çok sevdiği adamın tenine dokunabilecekti. Hayallerinin gerçeğe dönüştüğü nadir günlerden biriydi. Aynanın karşısında süsleniyor, takıyor takıştırıyordu. Dışarı çıktığında gördüğü ilk taksiyi çevirdi. Kaç yıldır İstanbul'da yaşamasına rağmen ilk defa Atatürk hava alanını görecek, bu da Ayalon'un sayesinde olacaktı. Sanki Ayalon öncesinde yaşamıyordu. Bu düşünceler içerisinde hava alanına gelmişti. Meral, otomatik cam kapıdan içeri girerken haramilerin hazinesini bulmuş alibabalar kadar mutluydu. Meral, Ayalon'u beklerken heyecandan iliklerinin titrediğini hissedebiliyordu. Bir süre sonra uzaktan kalabalığın arasından Ayalon'u gözleri ayırt ettiğinde, Meral'in kalp atışları sağlıksız bir hal almıştı. Ayalon tüm karizmasıyla yaklaştığında Meral'in tüm bağları çözülüyordu. Ayalon çantalarını yere koyup kırk yıllık karısına sarılır gibi kollarının arasında almıştı Meral'i. Ayalon'un kokusunu derin derin çekiyordu içine. Ayalon düzelip Meral'in yüzüne baktı. Birbirlerinin nefeslerini yüzünde hissedecek kadar yakınlardı. Meral biraz utangaçlığıyla biraz heyecanla konuşuyordu.
- Hoş geldin canım.
Ayalon asaletini bozmadan iki elinin arasına Meralin yüzünü almış, alnına bir öpücük dokundurmakla yetiniyordu.
Meral tüm bayraklarını göklere çekmişti. Ayalon yerdeki çantasına uzanarak:
- Hadi buradan çıkalım artık. Önce otelime eşyalarımı yerleştirdikten sonra baş başa güzel bir yemek yeriz. Zamanın kısıtlı olduğunu biliyorum.
Bu anlayışlı konuşmasından sonra yola çıkmışlardı. Taksiye atlayıp yola çıkarken takside ki sıcak konuşma Meral'in de heyecanını almıştı. Otele geçtiklerinde resepsiyona Ayalon'un samimi konuşması dikkatini çekmişti. Dayanamayıp sordu:
- Adamla bu samimi konuşmanı neye borçlusun?
- Onlar kurnaz tilkidir canım. Paranın kokusunu alır ve bu hale bürünürler.
Ardından nazik bir davetini de esirgemedi:
- Yukarı gel de beraber bir şeyler içeriz. Bu arada bende soluklanırım ne dersin?
Meral içinde bulunduğu tehlikeyi anlamayacak kadar kör kütük aşık olmuştu Ayolan'a, "Olur tabi ki" deyip Ayalon'un koluna girerek üst kata doğru çıkıyorlardı.
Kapıya geldiklerinde Ayalon elektronik kartıyla kapıyı açıp valizleri düzgün şekilde içeri bırakan bellboy'a bahşişini veriyordu.. İçeri girdiğinde üzerinde ki yorgunluğu atıyordu adeta. Onların önünden de iri yarı otel görevlisi Ayalon'un çantasını alarak odasına götürüyordu. Kapıya geldiklerinde Ayalon bellboya bahşişini vererek gönderiyordu.
Kapı kapandığında Ayalon:
- Biliyorum içki kullanmadığını ama bir kadeh şaraptan kimse ölmez.
- Bugün senin kölenim, azat edene kadar istediğini yapacağım.
Bu teslim olmuş konuşmanın ardından Ayalon, Meral'i kıvama getirdiğini düşünüyordu. Kadehleri doldururken Meral'in bardağına avucunun içinden çıkardığı hapı bırakıyordu. Hap milyonlara ayrılırken Ayalon kendisine de viski ikram ediyordu. Merale beyaz şarabını verip viskisini yudumlaya başlamıştı. Meral ilk yudumu ağzına aldığında suratı eskimişti. Bu sahneyi gören Ayalon, bardakta ki tüm sıvıyı tek seferde ağzında dolaştırdıktan sonra yutuyordu. Yeni kadehini doldururken:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun içinde Oyun
General FictionDünyayı saran bir savaş, sevdiklerini çok sevdiği vatanına gömen adamlar, barut kokuları üzerine sinmiş aşklar ,kaybedilen duygular,kurumuş göz yaşları,masumiyet ve noktaları virgülle hayata bağlamaya çalışan bebek. Amerikanın İsrail'e açtığı sava...