Akdeniz savaşı (Mavi Umut) 2024

105 22 0
                                    

            Dünya Türkiye'nin ileri sürdüğü belgeler üzerinde tartışırken Amerika çirkef tavrını sürdürüyordu. Bir yandan da İsrail'in yok oluşunu zevkle izliyordu. Amerika devreye girdiğinde bir dünya savaşının ipini çekeceğini biliyordu. O yüzden Türkiye'nin yanında bir ülkenin daha savaşa girmesi gerekiyordu. İşte o zaman Amerika savaşa dünya savaşı çıkarmadan dahil olabilirdi. Amerikalı yetkililer planlarını İsrailli yetkililerine gönderdiklerinde Amerika'nın seçtiği ülke olan İran'ı savaşa dahil etmek için koyulmuşlardı. Bu çok kolay olacaktı. Amerika da İsrail'e yardım ediyormuş gibi görünüp güçleri azalan Türkiye ve İran'ı avlamayı planlıyordu. İsrail ordusu vakit kaybetmeden İran'ın nükleer tesislerine ve askeri üstlerine füze yağmuru başlatmıştı. İran tetikte olduğundan saldırıdan en az hasarla kurtulmuş ve Türkiye'nin yanında savaşa zorlanmışçasına dahil olmuştu. İran ise İsrail'in füzelerine misilleme olarak plansızca fırlattığı füzelerle karşılık vermişti. Bu gelişmenin hemen ardından Amerika, İsrail'e gemileri yürütmesi talimatını veriyordu. Çevre üstlerden kaldırılan uçaklar için üstlerin bulunduğu ülkelerden izin alma lüzumunu bile görmemişti. İsrail savaş gemileri adeta denizi kaplamış Akdeniz'in üzerine doğru geliyordu. Amerika'da; Yunanistan, Bulgaristan ve Arap yarımadasında ki F16'larını hazırda tutuyordu. Savaş başladığında hava gücü yok olmuş İsrail deniz birliğine karşı Türkler rahat davranacaktı. Bir anda bastıran Amerikan uçakları karşısında da şoka uğramayacaktı. Amerika'nın şimdi ki oyunun bundan ibaretti. Türk jetleri de hareket eden İsrail savaş gemilerinden dolayı Akdeniz ve egede ki hava meydanlara dönüşü başlamıştı. İsrail savaş gemileri kendi kara sularından çıkmış ilerlemeye devam ediyordu. Koca gemiler denizin mavi sularını gizlemeye yetiyordu, arkalarında kabarık ve köpürmüş bir şekilde bırakıyorlardı üzerinde geçtikleri suları. Türk yapımı insansız hava uçakları da gemilerin üzerinde kimseden habersiz dolaşarak Türk komutanlara istihbarat aktarıyordu.

Mavi gökyüzüne mavi deniz suları yerine gemilerin metal rengine bürünmüşlük eşlik ediyordu. Hava birazdan çıkacak savaştan dolayı etrafı saracak barut kokusunu dağıtmak istercesine etki ediyordu. İsrail savaş gemileriyle Türk savaş gemileri karşı karşıyaydı. Türk jetleri de bir bir kalkarak deniz gücüne destek vermeye hazırlanıyordu. Gemiler birbirlerine ateş püskürmeye başlamıştı. Bu deniz savaşını galibini büyük ihtimalle deniz altılar belirleyecekti. Sırayla dizilmiş gemiler dağılmış, savaş Akdeniz'in geniş sularına yayılmıştı.

İstanbul 2024

Bir kaç gecede o kadar çok şey ani ve hızlı yaşanmıştı ki, sanki birileri izlediğimiz filmi hızlıca ileri sarıyordu. İstanbul'un sessiz semalarında sabah ezanı duyuluyordu. Ne fabrika, ne trafik ne de iş makinelerinin sesleri vardı etrafta.

Ezan sesiyle beraber halk camilere koşuyordu. Bu zor günlerde Allah inancıyla ellerini açıp samimi bir şekilde ailelerine ve tüm Türk alemine felaket gelmemesi için dua ediyorlardı. Sabah namazı bir Cuma gününde kılınan Cuma namazını andırıyordu. Camilere sığmayan insanlar için sokaklara hasırlar seriliyordu. Şevkle kılınan namazın ardından insanlar namaz arasında doldurdukları gözlerini dua ederken boşaltıyorlardı.

Küçük cemil anaokulu yaşındaydı ve konuşmasını peltek peltek sürdürüyordu. Küçücük bedeniyle babasına takılarak tutmuştu caminin yolunu. Cemil ve babası camiyi terk ederken içeride hatırı sayılır bir kalabalık Kuran-ı Kerim okumaya başlamıştı. Cemil babasıyla eve geldiğinde babasına cesaret edip soramadığı soruları ufak kaplara mutfakta kuru gıda depolayan annesine yönlendiriyordu:

- Anne babam bugün camide ağladı biliyor musun? Baba mı Allah mı ağlattı anne?

Küçücük gözbebeklerini titreterek oğlunun tombul suratına bakıp eliyle kısa saçlarını dağıtıyordu ve bu sevgi seli içerinde annesi oğluna anlayabileceği dilden cevabı veriyordu:

Oyun içinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin