HAVUZ

34.5K 1.9K 217
                                    

İNCİ

Helikopter hava alanına indiğinde hepimiz oldukça heyecanlıydık. Uzun zamandır MGS'de kapalı kalmıştık ve dışarıdaki hayatı cidden özlemiştik. Alacağım yeni görevden dolayı dışarıya çıkabiliyorduk. Buna oldukça şaşırmıştım. Bu kadar çabuk görev almayı beklemiyordum. Şu an için fazla bilgi verilmemişti bana. Sadece hedef alacağım kişiyi yakından tanımam için bir fırsat verilmişti. Gerekli bilgi MGS'ye geri döndüğümde tam olarak verilecekti. En azından müdür öyle söylemişti. Bu durumdan şu an itibariyle sadece üç kişi haberdardı. Barut'un işin içinde olmasına şaşırmamıştım ama Zehir beklemediğim kişiydi. Müdür neden böyle bir şey yaptı bilmiyordum ama bildiği bir şey olduğuna emindim. Başka türlü o ikisini aynı göreve vermezdi.

Diğerlerinden bu bilgiyi saklamam tembihlenmişti. Bunu yapmak zordu ama yapmak zorundaydım. Bunu yapmam demek emre itaatsizlik anlamına gelirdi ki bunu istemiyordum. Oğuz ve Gizem'e karşı kendimi suçlu hissetsem de onlara açıklamadım. Bu da benim için ilginç bir tecrübeydi. Çünkü önceki hayatım şu an ki hayatımdan daha iyi değildi. Şimdi yeni arkadaşlarım vardı gerçi. Onlarla daha önce olmadığım kadar mutluydum. Arkadaşlığın ne olduğunu ben, bu son üç ayda öğrenmiştim. Hiç yapmayacağım şeyleri de onlar sayesinde yapmıştım. MGS benim için yeni bir başlangıç sayfasıydı. Ben daha önce var olduğunu bile bilmediğim bir İnci'yle tanışmıştım ve o İnci'yi çok sevmiştim.

Üç taksi tutup Barut'un söylediği adrese doğru yol aldık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. İstanbul'da on sekiz sene yaşamıştım ama buraya dair doğru düzgün bildiğim hiçbir yer yoktu. Okul ve yurt arasında sıkışmış bir yaşantım vardı. Sosyalik desen sıfırdı. Ama şimdi bu kadar yoğun bir tempoyla çalışıyor olmamıza rağmen arkadaşlarımla vakit geçirecek ve eğlenecek zamanı bulabiliyorduk. Umarım bu tatil bize iyi gelirdi.

Taksi büyük bir villanın önünde durduğunda, cam kenarında oturduğumdan rahatça ve oldukça şaşkın bir şekilde dışarıyı görebiliyordum. Ben bir otel bekliyorken bir villa görmek beni şaşırtmıştı. Oğuz taksinin parasını ödediğinde inmemiz gerektiğini anlamıştım. Kapıyı açıp yere bastığımda hala gözlerimi karşımdaki villadan alamamıştım. Ben MGS'den önce bu kadar büyük yapıların yanından bile geçmemiştim.

" Beğendin mi?" başımı yana çevirip valizleri taşıyan Oğuz'a baktım.

" Beğenilmeyecek gibi mi? Daha önce böyle yerleri rüyamda bile göremezdim." Kocaman taş duvarlarla çevrili villaya bakmaya devam ettim. Kapıda güvenlik görevlisi vardı. Bu da oldukça iyi korunduğunun kanıtıydı. Genç bir adamdı. Bize kaçamak bakışlar atıp kim olduğumuzu anlamaya çalışıyordu. Adam haklıydı hani. Bir gurup genç evin önünde inip beklemeye başlamıştı. Ben olsam bizden şüphelenirdim. Hatta gelir sorardım. Ama o bunu yapmıyordu. Kulübesinden bizi izlemeyi tercih ediyordu. Buna görev ihlali denirdi. Buranın sahibi ben olsam onu şutlardım.

Güvenliği gözlemeyi bırakıp bahçeye bakmaya devam ettim. Demir kapıdan görebildiğim kadarıyla kocaman yemyeşil bir bahçesi vardı. Gri villa bu yeşilliğin arasında bir sarayı andırıyordu. Daha doğrusu benim gibi yetimhanede büyüyenler için saraydı burası. Barut'un bizi neden böyle bir yere getirdiğini cidden merak ediyordum.

Oğuz gülmeye başladı. " Eğitimimiz yakında bitecek. Kendimize yeni bir hayat kuracağız. O zaman hatırlat da, ekipçe sizi bizim yalıya götüreyim." Dedi oldukça havalı şekilde.

" Sen şu zengin züppelerdendin değil mi? Unutmuşum." Dedim ona takılarak.

" Ayıp değil mi bu söylediğin? Beni tanımıyormuş gibi konuşuyorsun?" koluna girip ona yaslandım.

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin